Dünü Bugünü Yarınıyla İsrail – Türkiye ilişkileri

II. dünya savaşının müttefiklerin galibiyeti ile bitmesinden sonra İngiltere ve ABD’nin yardımıyla “Filistin Sorunu” BM’ye götürüldü. 14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion İsrail devletini ilan etmiştir. Ancak 24 saat sonra; Mısır, Suriye, Lübnan, Irak ve Ürdün İsrail topraklarına girdiler. 1949’da ateşkes anlaşması imzalandı. Batı Şeria Ürdün’e, Gazze Mısır’a, Kudüs eski şehrin olduğu kısım Ürdün’e, batısı İsrail’e bırakıldı. O günden beri İsrail-Filistin gerginliği çatışmaları, sorunları devam etmiştir ve etmektedir.

 

Coğrafi olarak Asya kıtasında bulunan ülke, Akdeniz, Lübnan, Suriye, Ürdün, Mısır ve Kızıl Deniz ile çevrilidir.  Başkenti İsrail meclisine göre Kudüs’tür. Bu durum Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamaktadır. Nüfüsunun büyük bir çoğunluğu Yahudi olan tek devlettir. 27817 km²’lik bir alana ve 7.353.985’lık bir nüfusa sahiptir. Nüfusun yaş gruplarına göre dağlışı;

 

0-14 → %27.8, 15-64 → %62.3 ve 65 yaş üzeri  %10’dur. Ortalama yaşam süresi erkekte 78.7 kadında ise 83.12’dir. Bebek ölüm oranı binde 5.45’tir. Doğum oranı ise eskisi gibi yüksek değildir. Binde 19.51’dir. toplam nüfusun %97.1’i okur yazardır. Simgeleri önünde hayvanları otlatan, sırtında hafif makinelisi olan ve elinde kitap bulunan bir insandır.

 

Parlementer demokrasi ile yönetilen, FAO, ILO, IMF, ISO, UNCTA, UNESCO, WTO, WHO, WMO, ... gibi uluslararası kuruluşlara üyedir. Satın alma paritesine göre GEYİH 206.8 milyar $ (2009) büyüme oranı %5 (2009), kişi başına gelir (PPP) 28.400$ (2009), GSYİH’nin sektörler bazındaki dağılışı;  tarım %2.6, sanayi %32 ve hizmetler %65.4 (2009) civarındadır.İşsizlik oranı % 7.4 (2009)’dür. 44.35milyar $ ihracat, 47.4 milyar $ ithalat yapmaktadır (2009). Dış borcu 84. 69 milyar $ (2009)’dır.

 

Öte yanan İsrail ekonomisi; tarım, sanayi, elmas işletmeciliği, turizm ve yüksek teknolojik araç gereç üretimine dayalıdır. Özellikle tarım sektöründe Kibbutz olarak isimlendirilen kommünal tarım çiftlikleri gıda üretiminde söz sahibidir. Böylece gıda da kendi kendine yeten bir ülke olmuştur. Teknoloji alanında Hi-tech en hızlı gelişen sektör konumundadır. Google, Motorola, IBM, Intel gibi firmaların serbest bölgelere ve tekno parklarda AR-Ge leri vardır.

 

Ayrıca NASDAQ endekslerine bakınca AB ve Kanada’dan sonra İsrail firmaları en çok işlem görenler arasındadır. İsrail kaliteli, kalifiye eleman insan gücü yetiştirmeye çok büyük özen göstermektedir. Ona yaklaşan üniversiteleriyle uluslararası alanlarda olukça öndedir. Toplam iş gücünün % 6.5 tarım sektöründe kooperatif modelleri ile gelişim sağlamaktadır. Sanayide ise  aktif nüfusun %33.4’ü çalışmaktadır. Başlıca sanayi kolları; silah sanayi, elektirik malzemesi, ilaç, optik, elmas işletmeciliği, uçak ... olarak sayılabilir.

 

Gelelim Türkiye İsrail ilişkilerine; yine tarihsel gelişim içine sosyal, ekonomik, ticari, askeri amaçlarla yıllardır giderek artan bir tempo ile iyi ilişkiler sürdürülmüştür. Özellikle 1997’de iki ülke arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması’nın yürülüğe girmesiyle daha da artmaya başlamıştır. 1996’da ticaret hacmi 446 milyon $ iken 2008’e bu rakam 3.38 milyar $ seviyesine çıkmıştır. 2009’a İsrail’e  1.528.370 bin dolarlık ihracat buna mukabil 1.070.128 bin dolarlık ithalat yapılmıştır.

 

Ayrıca Türkiye-İsrail arasındaki savunma sanayi işbirliği çerçevesinde 13 proje tamamlanırken, 6 proje devam etmektedir. Öte yandan TÜBİTAK kapsamında projeler, üniversitelerde ortak projeler, müteahitlik hizmetleri, enerji ve altyapıda işbirliği, bilimsel işbirliği ve savunma sanayi ise iki ülke arasınaki işbirliğinin önemli bir parçası olarak devam etmektedir. Sonuç olarak 3.3 milyar dolarlık ticaret ve 2 milyar dolarlık savunma sanayi ortak çalışmaları (54 adet F-4 savaş uçağı, 170 adet M60 tankı madernizasyonu, 10 insansız hava aracı Heron, Sentetik Açılı Radar Sistemleri, mayına karşı korumalı “Yürüyen Kale”....) bir anda Dünya barışına, Uluslararası Hukuka aykırı olarak İnsani Yardım Yüklü Mavi Marmara gemisine korsanca İsrail’li devlet teröristleri tarafından salırılması 9 kişinin öldürülmesi, 19 kişinin yaralanması sonucu, yukarıda kısaca belirtmeye çalıştığımız güzel tabloyu, ilişkileri İsrail kendi kalesine talihsiz bir gol atarak dondurmuştur.

 

Nitekim, hemen devletimiz, hükümetimiz gerekli tedbirleri almıştır. Bu cümleden olarak Büyük Elçimiz geri çağrılmıştır. İsrail ile planlanan üç tabikat; Deniz Kızı Arama Kurtarma (İsrail’de) karşılığı Türkiye’de Arama Kurtarma Tatbikatı ve Barış Güvercini isimli Türkiye-İsrail-Ürdün ortak tatbikatı iptal edilmiştir. Ayrıca İsrail’de bulunan Genç Milli Futbol Takımımız geri çağrılmış ve maç iptal edilmiştir. İsrail ile olan ilişkilerimizde şimi ne olacak sorusu gündemin en önemli noktasıdır.

 

Artık Türkiye Arap-İsrail anlaşmazlığında taraf olmuştur. Üstelik tamamen svil toplum örgütü (İHH)’ya ait Türk bandıralı insani yardım gemisinde hem kendi vatandaşları öldürülen hem de 32 ülkenin vatandaşı bulunan Türkiye bir taraftan diplomatik yollardan bir taraftan BM Güvenlik Konseyi ile, tüm dünyayı arkasına alarak bir çözüm yolunu en kısa zamanda bulacaktır. Nihayet artık dünyada amborgolar dönemi bitmiştir. Bu cümleden olarak İsrail derhal Gazze’de sürdürdüğü ambargoyu kaldırmalıdır. Amaç farklı medeniyetlerin kültürlerin bir arada yaşaması olmalıdır. KOBE depreminde Japon mafyasının deprem zedelere yemek, battaniye, ilaç dağıttığı ayrıca, çocuklara, kadınlara, yaşlılara, din adamlarına ve beyaz bayrak çekenlere savaşta/barışta saldırmadığı unutulmamalıdır. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’nın ifadesiyle cümlelerimizi tamamlayalım. Dostluğumuz ne kadar kıymetliyse düşmalığımız da o kadar şiddetlidir.

Benzer Videolar