Düşlerden Göklere
Köşemde, ülkemizin savunma sanayii alanında önde gelen kurumlarımızın, ülkemizi nasıl ileri taşıdığını ve dünyaya nasıl öncü olduğunu beraber incelemeye ne dersiniz?
Her köşe yazımda, aslında ülkemizi derinden ilgilendiren ve ülkemizin dünyada parmakla gösterildiği en önemli alanlardan biri olan savunma alanındaki ilerlemelerini adım adım takip edeceğiz.
Türkiye, savunma alanında ne zaman yükselişe geçti diye bakacak olursak, 1974 (Kıbrıs Barış Harekatı sonrası) ve 1998 yılları arasını incelememiz gerekir. Yerli savunma sanayiinin gelişmesi gerekiyordu çünkü ülkemize uygulanan bir silah ambargosu söz konusuydu. Herhangi bir stratejiye dayalı olmasa da, bu dönemde askeri vakıf şirketleri kuruldu. 1998 yılından sonra ise, çok daha sağlam ve doğru adımlar izlendi. İzlenen bu adımlar ile Türk Savunma Sanayii Politikası ve Stratejisi Esasları göz önünde bulundurulmuştur. Peki, bu esaslar bizi nasıl yönlendirmiştir? İzlenecek yollar belliydi; birincisi, döküman, teknoloji odaklıydı ve bu da ilerlemeyi hızlandırdı; ikincisi, milli olması zorunlu şartı vardı ve bu sayede hem ilerlememiz hızlandı hem de ilerlerken bütün ilerlemeler ülkemize ait oldu. İşte, ülkemizin savunma sanayiinde gelişmeleri burada şahlanmaya başladı. O yıllardan bugüne, hız kesmeden savunma sanayiimiz hakkında konuşulmaya ve parmakla gösterilmeye devam ediyoruz. Gelin, birlikte ülkemizin günümüz savunma alanine inceleyelim.
Devamlı ismini duyduğumuz, günümüzün ve geleceğin en kıymetli konularından biri olan İHA nedir hiç merak ettiniz mi? İHA, yani İnsansız Hava Aracı, adından da anlaşıldığı gibi, ilerleyen teknoloji sayesinde, içerisinde insan bulundurmadan uçma kabiliyetine sahip araçların tümüne verilen isimdir. İnsansız hava araçları, tarım alanından arama kurtarmaya, arama kurtarmadan savunmaya, çokça alanda yer almaktadır. Bugün İHA’nın savunma kısmındaki projelerinden olan ve ülkemize büyük katkılar sağlayan kısmını incelemek istedim.
Bu konu biz Türkleri çok yakından ilgilendiriyor çünkü savunma sanayiinde ve şu anın konusu olan İnsansız Hava Aracı alanında gün geçtikçe daha da hızlı gelişiyoruz. Sözlü bir tartışmada savunma dendiğinde aklınıza gelen kilit noktalar nedir diye sorsalar, olay içinde kendimi çok belli etmeden fakat bilinçli bir şekilde kendimi koruma, atiklik, gerekli zamanlarda karşı tarafın bana zarar vermesini engelleyebilecek cevaplar verme gibi özellikleri sayabilirim. Yazımı okuduğunuz süre boyunca, sıraladığım kilit noktaları göz önünde bulundurarak, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Gelin, son zamanların gelişmelerinden biri olan Baykar Bayraktar KIZILELMA (MİUS) adlı savunma aracımızı inceleyelim. Yüksek manevra kabiliyetine yani bir savunma aracının en önemli ve atik olmasını sağlayan özelliklerinden birine sahip olan KIZILELMA, aynı zamanda, havada yüksek derecede kamufle olabilme özelliği ile de kendisini koruyarak, ataklarına devam edebilme kabiliyetine sahip. KIZILELMA, aktif faz dizinli radar sistemi sayesinde uzak mesafeyi görebilme, profesyonel gizlenme, birden fazla hedef takip etme gibi gelişmiş özelliklere de sahiptir. Tüm bunların yanı sıra, gövdesinde bulundurduğu yeterli alan sayesinde, mühimmatları, yani savunmamız için gereken malzemeleri taşıma kapasitesi ile de avantaj sağlıyor. Bir yerli savunma aracımızın daha hayata geçecek olması ve insansız hava aracı olarak, sıradanlıktan çıkarak, az önce bahsettiğim gelişmiş özelliklere sahip olması sayesinde, hem gelecek tasarımlara hızla yön verecek, hem de ülkemizin savunma alanındaki konumunu, olduğundan daha da ileri taşıyacaktır. TÜBİTAK-SAGE’nin geliştirdiği BOZDOĞAN ve GÖKDOĞAN Füzelerinin de, KIZILELMA’ya entegre edilmesi sayesinde, ilerlememizdeki adımlar daha da hız kazanıyor. Bahsedilen özellikleri incelediğimizde görüyoruz ki, KIZILELMA, adeta işinde profesyonel ve ülkemizi güvende tutmak için çalışan diğer araçların yanında yerini almasına sadece birkaç test adımı kalmış bir İnsansız Hava Aracı.
İyi haber şu ki, KIZIELMA’nın test sürüşlerinin bir kısmı, Selçuk BAYRAKTAR yönetiminde başarıyla tamamlandı, geri kalan testlerinin de başarıyla tamamlanması, dört gözle bekleniyor. KIZILELMA’nın ilk resmi uçuşuna bir adım daha yaklaştık derken, test aşamasındaki savunma aracımızın ilk kez ayağını yerden kestiğini ve seri üretime bir adım daha yaklaştığını görüyoruz. Test faaliyetlerine devam edilen KIZILELMA için, 2023’ün sonuna doğru seri üretime geçileceği bildiriliyor. Bir Havacılık ve Uzay Mühendisliği öğrencisi olarak, ülkemizde savunma sanayii üzerine konuşabileceğim, araştırabileceğim, devamlı gelişen projeler üzerine düşünebileceğim savunma araçlarının var olduğunu görmek, hem çok heyecan verici hem de çok gurur verici. Öğrencilik dönemim boyunca araştırmasını yaptığım ve yapmaya devam edeceğim savunma araçlarının, geliştirme ve üretim alanında bulunarak, ülkeme katkı sağlayacağımı düşünmek beni daha da heyecanlandırıyor. Bir sonraki yazımda, ülkemizin bir başka savunma aracı üzerine araştırma yapmak ve araştırdıklarımı sizlere anlatmak için sabırsızlanıyorum. Sonraki yazımda görüşmek üzere..
Eda Deniz SOYDİNÇ