Engellerin ardındaki büyük yürek, lirizmin prensesi: Türkan Başa

20 Nisan 2024 - 08:37

1977 İzmir doğumlu çok yönlü sanatçı, Ege Ünv. Ziraat Fak. Toprak Mühendisliği ve A.Ü.Halkla İlişkiler Uzmanlığı , Ege Ünv Eğitim Fakültesi Pedagojik Formasyon Bölümlerinden mezun oldu. İçerisinde Ege Ünv Bilgisayar programcılığı ,Siyaset Okulu dâhil birçok eğitim programını bitirdi . Resmi ve özel kurumlarda resim ve bilgisayar öğretmenliği yaptı. Temel resim eğitimini çok küçük yaşlarda annesi ressam Nüket Bağra’dan aldı . Küçük yaşlarda başlayan resim ve edebiyat çalışmalarında o dönemlere ait ödülleri de bulunmakta olan sanatçı daha sonra Kosova ‘ya giderek sayın Dr.Ethem Baymak atöyesinde Sanat Tarihi , Desen ve Resim Teknikleri üzerine eğitimini geliştirmiştir. Sanatta köklerimizden beslenerek yol alırken özgün olmanın gerekliliğine inanan sanatçı aldığı Toprak Mühendisliği ve Resim eğitimlerinin bir getirisi olarak kendi geliştirdiği kum dokulu karışımı ile kendine has bir teknik yaratmıştır ve KUMSAL YANSIMALARI dizisi ile ‘Kumların Ressamı’ olarak tanınmaktadır. Ayrıca akrilik, yağlıboya, suluboya serilerinden oluşan eserleri bulunmakta ve çocuk kitapları için çizimlerde yapmaktadır. Bugüne dek çoğunluğu yurt dışında olmak üzere on sekiz kişisel,yüz ‘e yakın karma sergi açan sanatçı , yurt içi ve yurt dışında çok sayıda sergi, çalıştay ve uluslararası organizasyonlara katılmıştır .Kendisi de sanat küratörlüğü yapmakta ve kendi tekniği ile ilgili olarak bir çok bienal ve önemli sanat fuarlarından özel davet almaktadır.. Uzmansal çalışmalarını Türkiye, ,Balkan ülkeleri , İtalya, Mısır ,Bahreyn ,Karadağ gibi ülkelerde zaman zaman sürdüren sanatçı; “İtalya Regolad de Arte Vakfı” tarafından 2011 yılında düzenlenen yarışmada dünya üçüncülüğü ödülüne değer görülmüştür. Toplum sorunlarına kayıtsız kalmayan sanatçının birçok Sivil Toplum Kuruluşu’nda kurucu üye ve aktif yönetim kurulu üyeliği bulunmaktadır. Eserleri bir çok resmi ve özel koleksiyonlarda bulunan çok yönlü sanatçının; resim çalışmalarıyla birlikte yürüttüğü edebiyat çalışmaları da bulunmaktadır.Dergi editörlüğü , köşe yazarlığı , eleştiri,deneme,araştırma ve şiir kitapları yazmakta ve bu konularda ki araştırmaları ile bir çok bilimsel toplantılara katılmakta olan sanatçı Sanat çalışmalarını İzmir Karşıyaka’da bulunan atölyesinde sürdürmektedir..

Fatma Elvin Öztürk

Engellerin ardındaki büyük yürek, lirizmin prensesi: Türkan Başa

Engellerin ardındaki büyük yürek, lirizmin prensesi: Türkan Başa
Son Güncelleme :

22 Ekim 2013 - 22:02

310 okuma
(Last Updated On: 10/02/2014)

Mısraları ağır ama dopdolu bir ömür var gibi gözükse de bizim ömrümüzle beş ömür eder. Prizren’in yükselen şairlerindendir kendisi, bedensel engeline rağmen yorulmak bilmeden çalışan, öğrendikçe öğrenen, şiirlerini coşku ile ruhu ile yazan, birçoğumuza örnek olması gereken bir şair bu hafta satırlarımıza konuk oluyor. Türkan Basa…

 

Fatma Evlin ÖZTÜRK

Uzun zaman oldu ellerim bir türlü gitmedi satırların coşkusuna, yürek belki de yoruldu da fısıldayamadı kulağıma. Bir yandan yazamıyor bir yandan da karalar bağlıyordum geçen ay boyunca. Neden yazamıyorum neden tükendi satırlarım diye. Bu sabah oturdum başına imlecim uzun süre yandı söndü satırda ben ona o bana baka kaldı. Tam hayal kırıklığına uğrayıp gözyaşlarımı kirpiklerimde sallandıracaktım ki işte başladı satırlarım. Anladım küsmüş bana. Aylardır sadece resimle ilgilenir oldum diye sitemdeymiş meğer. Ne şiir, ne üç beş kelam unuttun bizi diye içlenmişte ben anlamamışım. Doğru ya çok yoğun geçti bu yaz sergi, çalıştay koşuşturmacaları önce Karadağ sonra Bahreyn derken edebiyatın e sine bile dönüp bakamamışım hatta aynada aksime bile… Birde üzerine hastalıklar eklenince… Üzerinize afiyet Bahreyn’de sıcak soğuk farkından bir tutuldu sırtım hala çözülemedi. Zor zanaat hareket etmekteyim hal böyle olunca gergin oluyorum. Geçen sene geliyor aklıma üç ay yatakta çırpınışım. İzmir’de adı lazım değil büyük bir özel hastanenin çalışanının hatası ile felç kalışım. Yanlış iğne ve sol bacağımı kaybedişim… Yatar halde kalışım ve sonrasındaki fizik tedavi günlerim. Çok şükür şimdi iyiyim ayaklandım, yürüyorum ufak tefek aksaklıklar yaşasam da buna da çok şükür. O günler de yıllarca öylesine bakakaldığımız manşetler hep gözlerimde uçuştu .(Yanlış iğne sakat bıraktı. Çocuğumuz artık yürüyemeyecek, Babam hastane hatası nedeni ile sakat kaldı,  yüksek ateş nedeni ile …. ) Vs vs vs nerdeyse hemen hemen her hafta böyle bir haber okuyorduk manşetler de. Şimdi o manşetler gözlerimde dönüyordu. Sol bacağım bir kütük edasında asla kıpırdamazken içim daha bir kararıyordu. An dan ibaretti hayatımız bana olmaz dememeliydik sadece bir an bir hemşire hatası belki de beni bir ömür boyu zora koşacaktı. Biraz benim azmim çokça Allah’ımın takdiri iyileştim iyileşmesine de bir başka bakar oldum. Bir başka coşar oldu yüreğim satırlara bakışım. Diğer arkadaşlarımı gözleyişim bir başka oldu. Hele bir de azimleri varsa, hele birde yürekleri kocamansa hele birde dünyaya ben buradayım beni yıkamazsın ben bedensel engelli de olsam BEN’im diyebiliyorsa işte onların önünde daha başka bir saygı ile eğilir oldum. Ben altı ay yaşadım bedensel engelli olmayı ama bin ömre bedeldi ruhum da. Ruhum büyüdü dirildi farklı bir kalkış yaptı. Yüreğim yaralandı, duygusallaştım. Belki biraz daha fazla, ona buna kolay ağlar oldum. Ama beynim öyle bir gelişti ki bir gizli nefer oldum belki de arkadaşlarıma. O büyük yüreklere şapka çıkarır. Ellerini öper oldum. Zordur engelli olup dikilmek, zordur yürek ister her babayiğidin harcı değildir. Öyle dışarıdan bakıp kolay sanmayın. Ben ne ağlayan koca dev gibi adamlar gördüm ilk öğrendiklerinde, fizik tedavi odalarında. Yürek hazmetmeli önce beden ise hikâye. İşte hem yüreği hem ruhu hazmedip ben buradayım diyenler var ya. İşte ben onların önünde bin kere saygı ile eğiliyorum. Tam bu sırada Kosova dolaylarından bir şiir dolanıyor dilime mırıl mırıl geveliyorum. Bugün sırt ağrılarım ile kalktım ya yine çağrışımdayım günlerimin her ne kadar atlatsam da o günler arada misafir oluyor bana. Nasıl geçti gitti bilemesem de duygularımı hala içimde hissediyorum sıcaklıkla. Dizeleri tutamıyorum dökülüyorlar bakalım de diyorlar kimin yüreğinden dilinden geliyorlar satırlarımıza…

TEKERLEKLI SANDALIYE

 

Tekerlekli sandalyeye mahkûm olduğum için

Bir korku var içim de

Hiç hakkım yok mu sevmeye sevilmeye

Herkes gibi gezmeye

Geceleri sessiz  sessiz  ağlıyorum

Bu acıya dayanamıyorum artik

Allah’ım sana soruyorum

Neden?

Allah’ım isyanım sana değil, kaderime

Kotu kaderime

Tekerlekli sandalyeden Allah kurtarsın herkesi

Bu kotu günleri kimseye yaşatmasın

Tatmasın bu acıyı düşmanım bile

Hayatin güzelliklerini yaşatmıyor tekerlekli sandalye

Baktıkça her şeye küsmek geliyor içimden

Ama gene de yasamak gerek.

İyimser olmalı insan

Tekerlekli sandalyeyle de olsa

Hayata sarılmalı

Karamsarlık duvarlarını yıkmalı

Gülerek uyanmalı inadına

Sevmeli, her şeyi sevmeli…

 

Türkan Basa sesleniyormuş meğer bu sabah Prizren’den selam ediyormuş bize. Bizden de selam olsun bu güleç kocaman yüreğe… Mısraları ağır ama dopdolu bir ömür var gibi gözükse de bizim ömrümüzle beş ömür eder. Prizren’in yükselen şairlerindendir kendisi, bedensel engeline rağmen yorulmak bilmeden çalışan, öğrendikçe öğrenen, şiirlerini coşku ile ruhu ile yazan, birçoğumuza örnek olması gereken bir şair bu hafta satırlarımıza konuk oluyor. Türkan Basa…

 

GURUR KABARTAN TABLO

 

Yeni-Resim2Başarılarını duydukça bir hemcinsim olarak gururum kabarmıyor değil ne yalan söyleyeyim. Gün geçtikçe kitapları artıyor. Arttıkça da daha bir demleniyor şiirleri, daha bir dilleniyor. İçinde ki yüreğinde ki bitmek bilmeyen sevgisini çıkarıyor satırlarında… İyimserliğini anlatıyor mısralarında. Gücünü yansıtıyor şiirlerinde. Hayata nasıl karşı koyduğunu yılmadığını gösterircesine kükrüyor. Biraz bahsetmek gerekirse kendinden 1977 Kosova –Prizren doğumlu sanatçı daha bir yaşındayken geçirdiği yüksek ateş yüzünden ortopedik engelli durumuna düşüyor. Fakat sadece bedenindeki bu oluşum onu engellemiyor. Ruhu ve yüreği onu 2002 yılında ‘’ Tekerlekli Sandalye’’ adını taşıyan ilk şiir kitabını çıkarmaya doğru kovalıyor kendisini. Zaman zaman yoruluyor yılıyor belki de ki hiç sanmıyorum. Bir bir dolduruyor satırları lakin farklı bir şekilde. Çünkü Tekerlekli Sandalye kitabı yayınladığında henüz okuma yazması yokmuş kendisinin.  Duygularını annesinin yardımıyla kâğıda döküyormuş. Bu durum, uzun bir süre böyle azimle sürmüş. Yani, Türkan Basa söylüyor, annesi ona kalem kâğıt oluyormuş. Ama Türkan Basa bu şekilde devam edemeyecek azmi aşabileceği her engeli yıkacak ve okuma yazmayı çözüp kitaplarını kendi hazırlayarak çıkacak hayatın karşısına. İşte tam kocaman İki yıl sonra okuma yazmayı çözdükten hemen sonra Tekerlekli Sandalye’nin genişletilmiş ikinci baskısını bu şekilde yayınlıyor sanatçı. Kitap, özellikle gençlerden yana oldukça ilgi görüyor ve daha sonrasın da Türkan Başa Çiryazi Kardeşler okulunda özel sınıfta eğitimini başarıyla tamamlıyor. Türkan Başa‘nın sosyal yanı oldukça yoğun. Hal böyle olunca dizeler de insanlar da oluk oluk arkasından akıyor. Hayata ‘ben ne yapabilirim’ diye bakıyor.  Ve bu bakışına birde kendini katıyor. Hemen hissediyorsunuz. Ben kendisini malum uzaklıklar sebebi ile Facebook’tan takip ediyorum bir bakıyorum İstanbul’da bir etkinlikte bir bakıyorum Kosova’da başka bir etkinlikte Nerde bir etkinlik varsa, ona orada mutlaka rastlıyorsunuz. Şiir onda bir tutku halinde. Yazmayı da hayatı şiir gibi yaşamayı da seviyor. Hani derler ya yürek kalemde misali her daim yazıyor şiirlerine şiirler ekliyor.’’ Sen Gittiğinde Hanımeliler Açmıştı ‘’ adını verdiği en yeni şiir kitabı da işte bu yoğun çabanın, isteğin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Biz de bir mola verelim bu güzel satırları okuyarak ne dersiniz. Arkamıza yaslanıp ışıkları biraz loşlaştıralım. Ne güzel bir başlık ‘’ Sen gittiğinde Hanım eller açmıştı ‘’. Hüznün zamanına ne güzel bir tanım böyle.

 

GİTTİĞİNDE HANIMELLER AÇMIŞTI

Sen gittiğinde hanımeliler açmıştı
Gözyaşlarım kurumuş
Şarkılara küsmüştüm
Hiçbir şey avutmuyordu beni

Sen gittiğinde hanımeliler açmıştı
İçimde hüzün çoktu SEN
Ay dargın yıldızlar dargındı sanki
Hiçbir şey avutmuyordu beni

Sen gittiğinde hanımeliler açmıştı
Balonu elinden kaçıran
Bir çocuk ağlıyordu
Hiçbir şey avutmuyordu beni

Sen gittiğinde hanımeliler açmıştı
Günler bana anlamsız
Geceler çekilmezdi
Hiçbir şey avutmuyordu beni

Sen gittiğinde hanımeliler açmıştı
Onları koklamadan yaz geçmişti
Gene kış kapımı çalmıştı
Hiçbir şey avutmuyordu beni

 

Yüreğine sağlık güzel insan ne diyeyim ki. Aşka âşık biri var karşımızda. Mısralarında aşkı anlatan, yüreğinde çığlıklara karışan. Yaşama onun acımasızlığına Aşk’la karşılık veren. Yolunda dimdik yürüyen. Bir ömre birçok acılarla üvey sevinçleri yükleyen koskoca bir yürek…

BOYUNA AŞK, İNADINA SEVGİ

Yeni-Resim6Boyuna aşk,  inadına sevgi var. Bunun yanı sıra  doğaya, Prizren için yazdığı  şiirlere ve  diğer konulara da yüreğinin çarptığının tanığı oluyoruz. Kitabının sayfalarını bir bir çevirdiğimizde. Bir tane edinmenizi öneririm. Severek okuyacaksınız. Herkesin bir güzellik bulacağına inandığım bu şiirlere imzasını atan duyguları ile mühürleyen Türkan’ı kutluyorum gerçekten. Ama burada bitmiyor Türkan Hanımın hikâyesi İki yıl ara vermesine rağmen kaldığı yerden devam ediyor ve açık öğretim lisesinde eğitimini sürdürmeye devam ediyor kendisi. Biraz da onun kelimelerinden dinlemek istiyorum ben hayatı ne dersiniz? Geçen sohbetimizde ki onun sözlerini değiştirmeden aktarmak istiyorum size buyurun Türkan hanımın söyleyeceklerini dinleyelim. Başarılı bireyler yetiştirmek hem aile bazında ve hem de toplum bazında önem arz etmektedir. Diye başlıyor sözlerine ve şöyle devam ediyor. İnsanin inancı ve azmi olduğu surece başaramayacağı hiç bir şey yoktur. Ben o kadar inandım ki ve istedim ki sonunda hüsran dahi olsa  üzülmeyecektim. Çünkü kendi adıma bir şeyler yaptım. 2002 yılı benim başarmamın ilk adımıydı… Bazı insanlar inanmadı lakin hiç birine kulak vermedim bende ki bu azmi kimse anlayamazdı… Hiç bir söyleşi her ne kadar engelli insan olsam da engelleri aşmama engel olamadı… Bu gün zafer şarkıları söylüyorsam bu  başarımda ki en büyük desteği veren ailemdir, belki yazmayı okumayı bilmiyordum ama her insan gibi  duygularım vardı… Oturdum, düşündüm kendimi yargıladım senin diğer insanlardan eksiğin ne? Tamam, belki yürüme engeliyim… Bu yargılama sonucunda  büyük bir hırsa sahip oldum ve 24 yaşımda yazmayı okumayı öğrendim… Ve artık kendi şiirlerimi kendim yazıyor iken kendi öz irademi de kazanmış oldum. Birinci kitabımdan sonra hemen ardından 2. kitabımı  yazmamda ki amaç ve gaye tesadüf olmadığını kanıtlamak içindi… Ve herkes Artık beni bir şair olarak kabul etti böylece. Nasıl mı? Kosova da ‘İlk Engelli Şair’ unvanını elde ettim, 2012 senesinde Kosova Türk Sanatçılar Derneği tarafından ‘Yılın Sanatçısı’ seçildim ve buna benzeyen birçok unvan… Teşekkür belgeleri alarak başarılarımı taçlandırdım. İdeallerime gelince sadece ve yine şiir yazmak olacak  Çünkü nasıl Leyla ile Mecnun, Aslı ile Kerem, gündüz ile gece  birbirleriyle bütünleşmiş ise bende şiirlerimle öyle bütünleşiyorum… Çünkü şiir yazarken kendimi buluyorum…  Diye noktalıyor sözlerini sanatçı… Ben eklemek istiyorum şiir yazarken kendimi buluyorum diyor. Hayır, sen hep oradasın Türkancığım. Sen kendini değil biz seni buluyoruz o güzel mısralarında. Tel tel yüreklere dokunup onları ısıtıyorsun. Bizi kendi dünyamızdan alıp senin dünyanda gezdiriyor, Demlendirip geri yolluyorsun. Kendin zaten varsın ve herkesi de peşinden sürüklüyorsun inançlarınla, gülen gözlerinle, sevgi dolu yüreğin ile. Bu kocaman yürekli kadın şimdi de bir dernek kurmuş Kosova ‘da adı CEREBRALİS. Engellilere yardım amacıyla ve engelleri aşmak bizde varız buradayız diyebilmek için sosyalleşmek, sosyalleştirmek engelli kardeşlerimize hayatın ne kadar güzel olduğunu göstermek için. Bir engellinin de yapamayacağı hiçbir şey yok demek amacı ile…

NİCE BAŞARILARA GEBE

Zaten bu amaçların hepsi Türkan Başa adında tek tek toplanmış ve başarılmış ve daha nice başarılara gebe. Bizde hem kendisini hem de derneğini zevkle takip edeceğiz ve kendim adına söyleyebilirim ki bunu kısa dönem de olsa yaşamış bir insan olarak Derneğe tam bir destekte İzmir’den bir dostunuzdan. Satırlarımıza konuk olan bu güzel insanı tebrik ediyor büyük bir dostlukla ve saygı ile kucaklıyorum. Kelimelerimi şenlendiren hikâyesi ve o güzel yüreğe ait şiirleri için teşekkür ederken yeni şiir kitabını da dört gözle beklediğimi de itiraf etmeliyim.

Bir sonraki Balkanların renkleri, sesleri, dizelerinde buluşmak üzere hoşça kalın. Sevgi ve azimle dolu hayatlarda buluşalım. Ben sabah kahvesi molasına doğru geçiyorum. İyilikler hep hayatımızda olsun.

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.