Katıldığı programda Kendisi ve TYP’nin kurulma amacı hakkında bilgiler veren Erol, şu ifadeleri kaydetti:
"Ben Ankara Beypazarı doğumluyum. Daha önceden çiftçilik, çelik-montaj işleri yaptım. Daha sonra iş bulamadığımdan dolayı TYP'ye başvuru yaptım. Artık yaşayamaz hale geldiğimiz için bu sorunu çözmenin peşine düştük. TYP 2007'de başladı. Kuruluş amacı eski hükümlüleri topluma kazandırmaktı. Tabii daha sonra bu işte bir kazanç olduğu anlaşıldığında devletimiz bunu ticarete dönüştürdü. Çünkü sosyal hiçbir hakkımız yok. Bir de işsizlik artınca bizim gibi iş bulamayanları, yaşlı kesimi çalıştırıyorlar. Daha önce geçimimizi idare edebiliyorduk, ek işlerde çalışıyorduk ama şu an yaşayamaz hale geldik. Şu anda çok mağduruz. Bunun bir an önce çözüme kavuşması lazım."
“126 Bin TYP’li İşine Geri Dönmek İstiyor"
TYP çalışanlarının sorunlarını ve beklentilerini dile getiren Erol, “Biz kadro talebinde de değiliz. İşimize geri dönmek istiyoruz. Asgari ücret de olsa belirli şartlarda çalışmaya razıyız. Özel sektörler şu an asgari ücrete çalıştırmayı bile kabul etmiyor ama bunu devlete anlatamıyoruz. Devlette genciz, özel sektörde yaşlıyız. Sabah 8, akşam 8 çalışma saatleri istiyorlar. Temizlik, çaycılık, bakım onarım işlerini bütün kurumlarda TYP'liler yapıyor. 6 ay ile 9 ay arası süreyle çalıştırılıp işten çıkarın diyorlar tekrar alım yapılıyor. Ama şu an o da imkansız hale geldi. Cumhurbaşkanımızın çıkardığı kararname ile tekrar başvuru yapamıyorsun. İşe başvururken hiçbir şeyin olmaması gerekiyor. Ev, araba hiçbir gelir olmayacak, bunların ispatlanması lazım. Asgari ücretle işe başlıyoruz. Şu anda sadece bu maaşla evini geçindiren insanlarımız, çocukları hasta olan insanlarımız var. Bu insanları işten çıkardıktan sonra ne yapacaklarını düşünmemek adaletli değil. Bu adaletsizliğin ta kendisidir. Biz buna çözüm bulmak zorundayız. Çünkü yaştan dolayı özel sektörde bizi kabul etmiyor. Yaş sıkıntımız var. Vermiş oldukları asgari ücretten geriye para istiyorlar ama bu insanların nasıl yaşayacağını düşünmüyorlar. Biz şu anda bir kira bedeline bile çalışmaya muhtaçken devletimizin bizi işten çıkarması çok acı. Bunu İŞKUR müdürleriyle de konuşuyoruz ama bir çözüm olmuyor. Devlet baba gibidir evlat ayırt etmez diyoruz. 126 bin TYP’li işine geri dönmek istiyor. Cumhurbaşkan'ımıza sesimizi duyurmak istiyoruz” diye konuştu.
“Çok Zor Durumda Olduğumuzu Anlamaları Lazım"
TYP’den iş başvurusu yapma sürecini anlatan Erol, “Kurumlar ihtiyaçları olan personel sayısını İŞKUR'a bildiriyor. İŞKUR’da da bir yayın yapılıyor. Daha sonra başvuranları kuraya tabi tutuyorlar. Kurada çıkan isimleri işe alıyorlar. 6 ay ya da 9 ay çalışıyorsun. Biz devletimizin her zaman arkasındayız ama çok zor durumda olduğumuzu ve arkamızda durmaları gerektiğini anlamaları lazım. Arkadaşlarımızın yaşadıkları yüreğimi parçalıyor. Erkek arkadaşımı ağlarken gördüğümde ya da bir annenin derdini dinlerken kahroluyorum” ifadelerini kullandı.
“Tok Açın Halinden Anlamıyor"
Vekillerden geri dönüş almadıklarını ve dertlerine çözüm üretilmediğini aktaran Erol, “Ben iki haftadır meclisteyim. Acaba bir yetkili, bir milletvekili gelir de dertlerimizi çözebilir mi diye düşünüyoruz. Bunu çözmek için her şeyi yapıyorum. Ben 21 yıldır onları sırtımda taşıdım, hiç kimseden çok bir fayda göremedim. Ama hiç kapısını çalmadığım kişiler halimizi hatırımızı sordu ben şaşırdım. Biz muhtaç olmuşuz, kapılarına gitmişiz ama bir yardım edilmiyor. Aksine TYP bize bir lütufmuş gibi gösteriyorlar ve teşekkür bekliyorlar. Devlet bizi kabul etmek mi istemiyor ayırt mı ediyor anlamıyoruz. Suriye'den gelen insanlar bizden daha konforlu yaşıyorlar. Biz onların yaşadığı standartlarda değiliz. Biz önümüzdeki ayı, çocukları, faturaları düşünüyoruz ama Suriyeliler devletin her şeyinden faydalanabiliyor. Tarlalarda çalışmak istiyoruz ama Suriyeliler izin vermiyor. Çok kalabalık gittikleri için çoğunluk onlar da olduğu için iş verene karşı geliyorlar. Ben Suriyelilere karşı değilim ama onlar da vergi versinler ve bizim gibi yaşasınlar. Yetkililer bize sosyal yardımlaşmaya gidin diyorlar ama biz dilenci değiliz. Biz iş istiyoruz" açıklamalarında bulundu.
"Bizim İçin De Bir Çalışma Olsun ve Mücadele Verilsin"
126 bin ailenin yüzde 80'i gerçekten zor durumda. İnsanların psikolojisi bozuk, intihara sürüklenen arkadaşlarımız var. Cumhurbaşkanımızın belki yaşadığımız sıkıntılardan haberi olmayabilir ama TYP'yi imzalayan kendisi. TYP'nin ne için kurulduğunu biliyordur. Ben tek tek herkesi gezip durumumuzu anlatmaya çalışıyorum. Biz şu anda 126 bin kişinin işe tekrar geri dönmesini istiyoruz. İşe tekrar geri alınamaz kararının değiştirilmesini istiyoruz. Deprem bölgesindeki arkadaşlarımız çok daha kötü durumda. Evleri kalmamış eşi, dostu vefat etmiş. Benim derdim bile dert değilmiş dediğim arkadaşlarım var. Çok vahim hikayeler var. Ben onların mücadelesini veriyorum. Vekillere bu durumları izah ettim ama tok açın halinden anlamıyor. Bizim iktidar partisinden beklediğiniz çok şey var. Vekiller bir dışarı çıkıp baksınlar. Biz görünmez olmak istemiyoruz. 22 Haziran'dan beri işsiziz. 11 ay 29 gün şeklinde çalışmak istiyoruz. Bir çözüm bekliyoruz hem özel sektörü korusunlar hem bizleri de korusunlar. Bizim derdimiz evimizin kirasını ve faturaları ödemek. Bizim için de bir çalışma olsun ve mücadele verilsin. Türkiye Yüzyıl'nın en mağdur kesimiyiz” şeklinde konuştu.
“Verilen Sözler Tutulmadı"
Partilerin seçim öncesi verdikleri sözlerden ve yaklaşımlarından bahseden Erol şunları kaydetti;
“Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) 'de bizi iyi karşıladı ama Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'nin yaklaşımı çok farklıydı. Beni çok etkiledi. Akşam kalacağımız yere kadar sordular. Böyle insanları başımızda taç ederiz. Ama diğer tarafa baktığımızda biz size 4,5 ay verdik bize teşekkür etmeniz lazım dedikleri zaman oluyor. Biz 21 yıldan beri size güvendik ama sizin bize yaklaşımınız benim 21 yıldır hatalı olduğumu gösterir. Ben bunu Cumhurbaşkanımıza da değil AK Parti'ye söylüyorum. Cumhurbaşkanımız sorunlarımızı bilse muhakkak bir çözüm bulacaktır. Aramızda etten bir duvar var ve biz bu duvarı asla aşamıyoruz. Bu sorunları zaten Çalışma Bakanlığının çözmesi lazım. Mesela Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ihtiyaç duydukça kimseye sormadan alım yapıyor. Diğer bakanlıkların da böyle olması lazım. Seçim öncesi Yeniden Refah Partisinde birkaç vekil, çalışma süresinin uzatılacağına dair sözler vermişti ama keşke vermeselerdi. Çünkü bazı arkadaşlarımız için çok sıkıntı oldu. Çok fazla güvendiler. Verilen sözler tutulmadı daha sonra bizden uzaklaştılar zaten. Türkiye çapında sorunlu bütün işçilerin çözüme kavuşturulması gerekiyor.”