Genç Adam

Hayat nedir? Nasıl yaşanmalıdır, bu mecburi zindan denen dünyada?

Sorular ve sorular. Bitmez tükenmez sorular. Geleceği endişelerle dolu bir insan. Bir genç adam var yolun başında. Tek başına ve yalnız, etrafında sıcak bir dost eli uzatılmasını bekleyen genç bir yürek.

Ve sürekli düşünmek zorunda kaldığı bir hayatı var önünde.

Binlerce tercih ve sadece bir doğru. Doğru da o kadar kolay bulunmuyor. Büyük bir mücadele ister doğruyu bulmak için. Canı çıkarcasına bir kavga ister gerçeğe ulaşabilmek için.

Mayın tarlaları gibidir, tuzakları bu dünyanın. Hepsinden sağ çıkmak imkansız gibidir. Genç adamdan binlerce yıl önce ekilmiş bu mayınlar. Binlerce yıl ruhlar esir olmaya başlanmış. Genç adam ise tüm bu mayınların üzerinden yürüyerek evrensel insan olma yolunda ilerlemek zorunda.

Arkaya, geriye dönmek yok. Ondan çok önce tarihin içinde gemiler yakılmıştı çünkü. Ondan önce dönen olmamıştı ve o yol çıkmaz yoldu artık. O da geri dönemiyor, ilerlemekten başka tercihi yoktur karşısında. İleriye doğru, belirsizliğe, yılları harcamaya, yaşlanmaya doğru bir yolda. Ya aydınlığın hakim olduğu sevgi yurduna doğru ilerleyecek yada karanlıkların hakim olduğu acılar yurduna. Zor bir seçim. Ve seçimi zor yapan doğru bilgiye ulaşılmadan yanlış fikirin yapacağı yanlış tercihtir.

Ama o çaresiz. Kime soracak? Kimden yardım isteyecek? Çare istedikleri kişiler de esir olmuş kendi arzularına. Akıl ve mantık dolu sözler çıkmıyor onlardan da.

Yardım, yardım diye bağırır. Fakat duyan olmaz. Kendini veriyor isyana. Hem de herşeye isyan.

Doğru-yanlış ayrımına isyanı başlar sonra. Dertlerine, çağrılarına cevap vereni olmayan genç adam, herşeyi redetmeye başlar. Onu nasıl da her şey redettiği gibi, o da herşeyi önüne çıkan her bir engeli rededer. Mücadeleyi redettiği gibi, doğruya ulaşmanın yollarını da reddeder.

Genç adam ne ister peki?

Biraz ilgi biraz bilgi biraz da adam yerine konulmayı ister.

En başta ilgi ister

Hayat denen bu yolculukta güvenli bir liman ister. Ayaklarının rahatça basacağı bir kaya ister. İnsan yerine konulmayı ister. Bütün isyanları, biraz ilgi biraz da saygıya dayanır. Bunu bulduğunda, isyanları söner, güvenilir dost haline dönüşür. Genç adamın ruhu biraz da yaban atlara benzer. Uysallaştırdığınızda en sadık dostunuz olabilirler zira. Güven ve sevgidir onları evrenselleştirecek iki büyük ilgi aracı.

Sonra da bilgi ister

En başta okulların okul olmasını ister. Okulun, sadece Kimya, Matematik, Fizik, Tarih ve Coğrafya gibi derslerin anlatıldığı kuru bir bilgi makinesi mekanı olmasını istemez. Güvensizliğin, aldatmanın, çalmanın ve yalanın hakim olduğu şu yozlaşmış dünya çölünde okulların birer kurtuluş vahası olmasını ister genç adam. Artık faydasız bilimden bıkmıştır o çünkü. Faydasız bilgi, hayatında kullanamayacağı, işine yarayamacağı her tür enformasyondur, onun için.

O, hayatını daha neşeli, daha zevkli yaşatacak, herbir anına anlam katacak bilgi ister. O, dünyaya sığmayan, uzaydaki yıldızlara ulaşmak isteyen ve evreni avucunun içi gibi bilmek steyen bir evrensel insan olmak ister. O, okulunda hayata dair herşeyi ister. Ütopik olan her şeye karşıdır.

O, sadece ders dinlemek istemez. O, tek başına değil, hocası ile öğretmeni ile beraberce öğrenmek ister. O, vazifeler bittiğinde eve dönülen, mekanik ve ruhsuz bir mekan olan bir okul istemez. O, 24 saat boyunca capacanlı bir okul ister.

Dünyanın her yerinde, genç adamın isyanları bunu bizlere söylemez mi?

Bir genç adam var orada bir yerde, yanı başımızda. Kendini bulma yolunda yürüyen bir canlı beden. Ruhunun derinliklerinde ise dünyaya bir isyanı var.

Bir zamanlar hepimizin içinde birer genç adam vardı ve biz onu hayatın alışkanlıkları içinde yavaş yavaş öldürmüşüzdür belki. Evrensel insana dönüştürmeden, sıradanlaştırarak modern mağara denen hayatımız içinde boğmuşuzdur o isyanı. O isyan ki, doğru yönde kullanıldığında evrensel insana gitmeyi sağlayacak en güçlü vasıtasıdır hayatın.

 

sanidemiri@yahoo.com

Benzer Videolar