Gönülleri sızlatan 3 yurt: Gümülcine, Kavala, Selanik

Mübadele yıllarında Kavala’da tütüncülük önemli bir gelir kaynağı olduğundan; buradan göç edenler, Türkiye’de hem sahil kenti, hem de tütüncülüğün önemli bir merkezi olması nedeniyle Samsun’a yerleştirilmişti. Samsun’dan İzmir’e gelenlerin yakınları olarak bazı konuklar, İzmir’den tekrar Kavala’ya yol aldı.     OSMAN GAZİ OKTAY/GÜMÜLCİNE   Ulusal Eğitim Derneği üyeleri ve dostları, Atatürk’ün doğduğu, çocukluğunu geçirdiği, eğitim gördüğü ve atalarımızın yaşadığı toprakları ziyaret etti. İzmir Çankaya’daki büro önünden, Gökmen Car’ın kaptanlığındaki otobüsle hareket eden Rumeli sevdalıları Keşan’da bekleyen katılımcıları da aldıktan sonra İpsala Gümrük Kapısı’ndan Yunanistan’a girdi. Geziye Yunanistan’da rehberlik edecek Osman Osman, kafileyi Gümülcine Şehir Merkezi’nde yol kenarında bekliyordu. Gümülcine Yunanistan’ın Batı Trakya Bölgesi’nde olup, 1361 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. 1913 yılında yapılan Bükreş Antlaşması’yla Bulgaristan’a bırakıldı. 1920 yılında imzalanan San Remo Antlaşmasıyla, Batı Trakya’nın diğer illeriyle birlikte Yunanistan’ın oldu. Gümülcine nüfusunun yüzde 40’ı Türk. Türkler azınlık olarak devlet memuru olabiliyor. Osman Osman, Gümülcine Nedim Tesisler sahibine, bir gün önceden Türkiye Türklerinin kahvaltı geleneğine uygun malzemeleri aldırtmıştı. Yunanistan’da sigortasız ve 8 saatten fazla eleman çalıştırmak zor olduğundan; işletmeler fazla garson çalıştırmıyor. Bu nedenle; iki garsonla kahvaltı hizmeti vermek süre aldı. Rehber Osman Osman, doğma büyüme Gümülcineli. İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okumak için İstanbul’a gelmiş, üniversiteyi bitiremeden Gümülcine’ye dönmüş. Genel kültürü hayli yüksek olan ve tüm misafirlerin gönlünde taht kuran Osman Osman, Yunanca Tüm Trakyalılar Takımı anlamına gelen “Pantrakikos” futbol takımında top koşturmuş.   RODOPLAR VE TÜRK KÖYLERİ   Kahvaltı sonrası İskeçe yönünde hareket eden otobüste, Osman Osman, Rodop Dağları’nı işaret ederek, “Karşıda gördüğünüz yerleşimler Türk köyleri. Dağın arka yüzündeki yerleşimler de Türk olup, Bulgaristan sınırları içindedir’’ dedi. Gezinin ikinci durağı, mübadele yıllarında çok sayıda Türk’ün göçerek, o dönemde tütüncülüğün yoğun yapıldığı yer olması nedeniyle; Türkiye’de Samsun’a yerleştirilenlerin vatanı Kavala idi.   İZMİR’DEN KAVALA’YA   Balkan Turu’nun 2. durağı Kavala idi. 60 bin nüfuslu liman kentinin gelirini, bağcılık, zeytincilik, balıkçılık, mermer ocakları ve turizm oluşturuyor. Mübadele yıllarında Kavala’da tütüncülük önemli bir gelir kaynağı olduğundan; buradan göç edenler, Türkiye’de hem sahil kenti, hem de tütüncülüğün önemli bir merkezi olması nedeniyle Samsun’a yerleştirilmişti. Samsun’dan İzmir’e gelenlerin yakınları olarak bazı konuklar, İzmir’den tekrar Kavala’ya yol aldı. Thassos (Taşoz) adasından göçenlerin M.Ö. 6. yüzyılda kurduğu şehir, Kanuni Sultan Süleyman döneminde büyük gelişme göstermiştir.   OSMANLI GEMİLERİ BURADA YAPTIRILMIŞ   Osmanlı tersane kurarak gemilerini burada yaptırmış, Mimar Sinan’a 25 metre yüksekliğinde 280 metre uzunluğunda su kemeri inşa ettirerek şehrin su sorununa kalıcı bir çözüm bulmuş, Panagia tepesindeki Bizans kalesini genişleterek, şehrin gelişmesini sağlamıştır. Kanuni’nin eniştesi Pargalı İbrahim, buraya büyük bir cami inşa ettirmiştir. 1769 Kavala doğumlu Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, büyük bir imaret inşa ettirtmiştir. Mehmet Ali Paşa vali olduğu dönemde, Mısır’da büyük yenilikler yapmış, bu nedenle; Mısırlılar paşayı sahiplenmiştir.   KAVALALI MEHMET ALİ PAŞA İSYANI   Yunanistan Mehmet Ali Paşa’yı Mısırlı kabul ettiğinden; imaretin bulunduğu alanı, Mısır hükümetine vermiştir. İmaret bugün otel olarak kullanılmaktadır. Osmanlı Mora Adası’nda çıkan isyanı bastıramayınca; Arnavutlardan oluşmuş ordusuyla Mehmet Ali Paşa’dan yardım istemiştir. Paşa isyanı bastırmış, Osmanlı’nın Mora ve Girit valiliği sözünü,1829 Edirne Antlaşması’yla Mora, Yunanistan’a bırakılınca; söz yerine getirilememiş,  paşanın Suriye valiliği talebi tehlikeli görülüp kabul edilmeyince; bu kez kendi Osmanlı’ya isyan etmiştir. Mehmet Ali Paşa’nın doğduğu ev koruma altına alınarak müzeye dönüştürülmüştür. Evinin karşısına atı üzerinde paşanın heykeli bulunmaktadır. Kent, dar sokakları ve cumbalı evleriyle dikkat çekmektedir. Osman Osman’ın şehir merkezinde bulunan cafelerde verdiği moladan sonra, Selanik’e hareket edildi. Osman Osman otobüste, Türk hükümetinin, Mehmet Ali Paşa’nın Mısırlı olmadığına ilişkin görüşmeleri, Yunanistan hükümetiyle başlattığı bilgisini konuklara verdi.   SELANİK VE TÜRKLERİN GÖNLÜNDEKİ YERİ   Balkan turu, Kavala’dan sonra Selanik’le devam etti. Selanik’te Türkler için 2 büyük değer doğmuştur. Birincisi Türk ulusunun büyük önderi Atatürk. İkincisi Türk şiirinin büyük ustası Nazım Hikmet. Büyük bir heyecanla otobüsümüzden inerek Atamızın doğduğu eve yöneldik. Restorasyonu 2 yıl önce tamamlanan evde, hayal kırıklığı yaşadık. Bina güzel bir işçilikle hoş bir görünüme kavuşmuş, fakat boş odalara konan spotlar, ses ve görüntü aletleriyle ev sanki gösteri salonuna dönüştürülmüştü. Düzenleme öncesi Atatürk’ün kullandığı eşyalarında sergilendiği evde, tadilatın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen eşyaların getirilmemesi ve nerede olduğu konusunda görevlilerin bilgi sahibi olmaması ziyaretçileri şaşırttı. Köy enstitüleri geleneği ile yetişmiş emekli öğretmen Hüseyin Koyuncu, tepkisini TBMM, CHP ve Genelkurmay Başkanlıklarına, tura katılanların imzasıyla bir dilekçe yazılması şeklinde gösterdi. Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’nde ATO’nun yaptırdığı benzer evde sergilenen eşyaların, doğduğu evdekinden daha zengin olması burukluk yarattı. Alınan öğle yemeği ardından, Yunanistan’ın en büyük katedrali olan Aya Dimitros ziyaret edildi. Tura katılanlar, katedralde düzenlenen ayini seyretme fırsatı yakaladı. Selanik’in İzmir’i andıran sahiline, sağlı sollu aynı mimari tarzda yapılmış binalar arasından ulaşıldı. Meydanda bir heykel ve Konak Meydanı’nda olduğu gibi güvercinler vardı. Sahilin sağ tarafında Konak Pier’e benzer bir bina, sol tarafta göz alabildiğine sahil devam ediyor. Selanik’teki otele yerleşmenin ardından, akşam saatlerinde rehberimiz Osman Osman,  kaptanımız Gökmen Car ve bazı konuklar, sahildeki Rum lokantasında uzo içerek, çalınan şarkıları dinledi ve oyunlar oynadı. Rumeli sevdalıları Rumeli’nin dostluk kokan, tarih kokan havasını içine çekerken oldukça mutluydu.      
Benzer Videolar