GÜZELLİĞİN ZORU
“Türk tarafı 1955 – 1958’in acı ve ıstıraplı günlerini bir yana bırakmaya
çalışırken, Rum tarafı mürekkebi daha kurumadan Anayasanın satırlarını
silmeye uğraşıyordu. Rum tarafı ne bugün ne de yarın enosis kavgasını bir
kenara itecek değildir. Zaman zaman duraklama devrine girer gibi görünen
kavgaları, vakit kazanmak, daha iyi hazırlanmaktan öteye geçemez”1969
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Sonunda beklenen gün geldi ve İngiltere’nin AB’den ayrılma süreci de
başlamış oluyor. 44 yıldır birlikte sürdürdükleri evliliklerini sonlandırmaya
çalışırlarken sancılı bir döneme de giriyorlar. İngiltere Başbakanı bu konuda
çıktıkları yoldan geri dönülmeyeceğini resmi başvuru belgelerini imzalarken
söylüyordu. İngiltere’nin ayrıldıktan sonra birlik içinde bıraktığı Kıbrıs ve Malta
aracılığı ile sesini duyurmaya ve denetimini sürdürmeye devam edeceğini
şimdiden söylemek istiyoruz. Adı geçen bu iki adet küçük ülkenin üyeliklerinin
bu günler düşünülerek gerçekleştirildiğini kaydetmek istiyoruz. Amerika’nın
Truva Atı rolünü başarı ile yürütmüş olan İngiltere’nin şimdilerde kendisine
bağlı iki adet Truva Atını birlik içinde bıraktığını söylemek istiyoruz.
Ayrılma kararı, siyasi boyutunun yanı sıra can alıcı konu olan ekonomik
boyutunu da öne çıkarıyor. Dünyanın 5. büyük ekonomisine sahip olan
İngiltere’nin ayrılma kararı aldığında durgunluk yaşayacağı bekleniyordu. Bu
yönlü beklentinin gerçekleşmemesi ayrılık pazarlıklarında İngiltere’nin elini
güçlendiriyor. İngiltere’de çalışan birlik üyesi ülke yurttaşlarının gelecekleri
pazarlığının zor geçeceğini belirtmek durumundayız. Başbakan Theresa May
ayrılma kararını imzalarken “anlaşmaya varamamamız halinde suçlu ve
terörizmle mücadele işbirliğimiz zayıflayacaktır” diyerek sopasını abasının
altından gösteriyordu. Bu yönlü bir açıklamayı doğrudan şantaj olarak okumak
gerekiyor. Bu açıklama üzerine insanın aklına değişik düşünceler geliyor. Ne
ise… Şantajı net olarak gördükleri anlaşılan birliğin önde gidenleri “güvenlik
bizim için pazarlık konusu değildir” diyorlardı. İngiliz İçişleri Bakanı ise
“Avrupa Polis Teşkilatı Europol’den ayrılırsak istihbarat bilgilerimizi de
götürürüz” diye şantajını pekiştirmeye çalışıyordu.
ESPRİLİ DEĞERLENDİRME
Donald Trump İngiltere’nin AB’den ayrılmasını kulakları ağzına varmış gibi
kutlama yapmasına Avrupa Komisyonu Başkanı Jean – Claude Junker,
kutlamayı esprili olarak değerlendirirken kendisinin de Ohio ve Teksas’ın
Amerika’dan ayrılması için cesaretlendirici bir tavır alacağını söylüyordu.
Geldiğimiz bu noktadan sonra önümüzdeki günlerin daha şenlikli geçeceği
şimdiden ortalıklara çıkıyor. Karagöz’ün Hacivat’ı çağırdığı gibi “Yar bana bir
eğlence medet” noktasına doğru gideceğimiz günlerin fazla uzak olmadığını
düşünüyoruz. Bunları nedene mi yazıyoruz… Theresa May ayrılık mektubunu
yazarken İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon ikinci bir bağımsızlık referandumu
istediğine ilişkin mektubunu Theresa May’e yazıyordu. Birleşik Krallığın da
dağılma sürecine girebileceği ve 1960’lardan 1990’ların sonuna dek süren
Katolik – Protestan savaşının çorap ipliğine bağlı olarak sonlandırıldığının da
unutulmaması gerekiyor. Paylaşım savaşları sonrasında imparatorlukların nasıl
ve neden dağıldığı biliniyor. Birleşik Krallığın bu noktaya doğru koşar adım
gittiğini belirtmek istiyoruz. Adadaki uyuşmazlığa çözüm arayışlarında yarım
yüz yılı gerilerde bırakmış durumdayız. Bu dönemde değişik yöntemler ve
kişiler öne çıkarılarak çözümün olacağı vurgusu yapılıyordu. Geldiğimiz
noktada sıfıra sıfır elde var sıfır noktasında olduğumuzu kaydetmek istiyoruz.
Akel Merkez Komitesi’nin Kıbrıs Sorunu Masası Başkanı, uluslararası ilişkiler
uzmanı, hukukçu Bay Tumaros Çelebis, “yürütülen müzakerelerin bir şekilde
sonuca varılacağını, bunun ya çözüm ya da açmaz olacağını” söylüyordu. Başka
seçenek olamayacağına göre… Zorla güzelliğin olamayacağını ve anlamsız
olacağını daha fazla uzatmadan görülmesi gerekiyor.