Haçlı Ruhu Yine Hortladı
Selahattin Eyyubi 2 Ekim 1187'de Haçlılara karşı kazandığı Hıttin Muharebesi ile Kudüs'ü Haçlı kuvvetlerinden alarak kentte 88 yıl süren Hıristiyan egemenliğine son vermiş, Haçlı seferleri ile bölgeye gelip yerleşmiş Hıristiyanları da söküp atmıştı. Bu Hıttin savaşı, Hıristiyanların son haçlı savaşı olurken, Yahudilerin de aklına Hıttin korkusunu veya da diğer bir tanımlamayla “Hıttin Sendromu”nu soktu. 14 Mayıs 1948 tarihinde İsrail kurulduktan sonra Yahudiler hep, bir gün Arapların 21. Yüzyılın Salahattin Eyyübi’si tarafından bir bayrak altında toplanarak kendilerini denize dökecekleri korkusu ile yaşamaya başladılar. Özellikle de 1967 İsrail-Arap savaşından itibaren bu duygu Yahudi halkının neredeyse tümünü sardı. İsrailli psikiyatristler de bu duyguya “Hıttin Sendromu” adını taktılar. Anlaşılan bu Hıttin Sendromu Avrupa Birliği’nin bazı üyelerini de sarmış durumda. Türkiye korkusu, Türkiye paranoyası bu günlerde tavan yaptı. Kafalarında Osmanlı tarihi, yüreklerinde de Osmanlı korkusu yeşerdi. “Bunlar güçlenecek, gene gelip başımıza bela olacaklar” düşüncesi ile ele geçen her fırsatta ve basın, medya, spor, kültürel faaliyet, ekonomik yaptırım, silah ambargosu, terör odaklarını Türkiye’ye kışkırtmak gibi var olan her tür olanağı kullanarak akılları Türkiye’de, sağa sola saldırmaya başladılar. Akıllarınca bizi korkutacaklar, verecekleri korkuyla sindirecekler ve istediklerini bize yaptıracaklar. Avrupa Birliği’nin temelini oluşturan üç ayaktan bir tanesi olan temel hak ve özgürlükler, AB’nin Türk olmayan vatandaşları için geçerli, Türk olan vatandaşları için geçerli değil. Çifte vatandaşlık yasağı gibi, sayısız insan haklarına sığmayan uygulamaları Türklere karşı kullanmaya başladılar. Akıllarınca AB’de yaşayan ve AB vatandaşı olan Türkleri baskı altına alıp, bıktırıp kaçırtacaklar AB’den. Avrupa Birliği’nin dünyasal sloganı olan “Temel insani hak ve özgürlükler”in altı boş ve tamamen yapmacık. Eğer camilere saldırılar yapılıyorsa, Türklere ait dernekler kapatılmak isteniyorsa, Türk oldukları için soydaşlarımız taciz edilip aşağılanıyorsa, AB’nin temel hak ve özgürlük kavramında bizim anlayamadığımız bir yanlışlık var.