“Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” düzenlemesinin iptal isteminin ret gerekçesi açıklandı
ANKARA (AA) - Yüksek Mahkeme, CHP'nin, dezenformasyonla mücadele düzenlemesi olarak bilinen 7418 sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 29. maddesi ile Türk Ceza Kanunu'na (TCK) eklenen 217/A maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması başvurusunu 8 Kasım 2023'te esastan görüşerek oy çokluğuyla ret kararı vermişti.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında AYM'nin iptal isteminin ret kararının gerekçesi yayımlandı.
Kararda, ifade özgürlüğünün demokratik toplumun ana temellerinden biri olduğu belirtilerek, "Demokratik toplum özgür ve özgün düşüncelerin varlığıyla gelişir. Özgür ve özgün düşüncelerin varlığı ise ancak sağlıklı bir bilgi akışının sağlanmasıyla mümkün olabilir." değerlendirmesine yer verildi.
Bilginin yayılma hızının günümüzde teknolojik gelişmelerle oldukça arttığına dikkati çekilen kararda, gerçeğe aykırı bilgilerin doğruların yerini almasının, "bireylerde özgün kanaat oluşumunu olumsuz yönde etkilediği" ifade edildi.
"Düzenleme, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamaya yönelik"
"Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu işleyenlere hapis cezası öngören düzenlemenin "kamu düzeni ve güvenliğinin korunması ve sağlanmasına yönelik meşru bir amacının bulunduğu" aktarılan kararda, şu ifadeler kullanıldı:
"Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimselerin hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılması, kamu barışının korunması ve bu suretle kamu düzeninin bozulmasının önlenmesi amacına katkı sunacağı açıktır. Öte yandan gerçeğe aykırı bir bilginin kamu barışını bozmaya elverişli bir şekilde yayılması ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili önemli kamusal menfaatleri tehlikeye atabilecektir. Ayrıca gerçeğe aykırı bilgi kamusal tartışmalara da herhangi bir katkı sağlamayacaktır. Bu itibarla kuralla getirilen düzenlemenin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamaya yönelik olduğu değerlendirilmiştir."
"Caydırıcı etki meydana getirecek"
AYM'nin kararında, gerçeğe aykırı bir bilginin kamu barışını bozmaya yönelik şekilde yayılmasının yaptırıma bağlanmasına ilişkin, "Kamu düzeni ve güvenliğinin bozulmasına karşı caydırıcı bir etki meydana getirecektir." değerlendirmesinde bulunuldu.
Bu yönüyle düzenlemenin meşru bir amacının bulunduğuna işaret edilen kararda, "Düzenlemenin niteliği dikkate alındığında kuralda öngörülen fiilin suç olarak yaptırıma bağlanmasının objektif ve kabul edilebilir nedenlerin bulunduğu, bu yönüyle kuralın öngörülen meşru amaca ulaşma bakımından gerekli olduğu anlaşılmıştır." ifadesi yer aldı.
Belirtilen yasal düzenlemede "suçun maddi ve manevi unsurlarının birlikte gerçekleşmesinin" hüküm altına alındığı anlatılan kararda, şunlar kaydedildi:
"Bu bakımdan bir eylemin kural kapsamındaki suçu oluşturduğu yargı makamlarınca değerlendirilirken kamu barışını bozmaya elverişliliği delil ve/veya olgularla ortaya konulacaktır. Son olarak suç ancak gerçeğe aykırı olduğu fail tarafından bilinen bir bilginin sırf halk arasında endişe, korku, panik yaratma saikiyle yayılması halinde oluşacaktır. Bu itibarla anılan şartlardan herhangi birinin gerçekleşmemesi durumunda kuralda düzenlenen suçun oluşmayacağı açıktır."
Kararda, suçu işleyenlere verilecek cezaya karşı ilgililerin istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurma imkanlarının da bulunduğu anımsatılarak, Anayasa'ya aykırı olmadığı ve iptal talebinin reddine karar verildiği belirtildi.
Muhabir: İsmet Karakaş AA
Muhabir: İsmet Karakaş AA