Haluk Koç ve Kır Çiçekleri

Karasu Irmağı pek deli akar, Rodoplar’ın yamaçlarından... Sonra yaklaştıkça Ege’ye doğru, şöyle bir durgunlaşır; hele Sarışaban Ovasının bereketli topraklarına yüz sürdükçe hepten mahsunlaşır. Toprağın rengi bulaşır suyun beyazına, iki kenarında bataklıklar oluşur.

 

İşte o bataklıkların içinde yetişir “Çamur gülleri”... Pembeye çalan beyaz çiçekler açar, bahar biterken. Hüzünlü ve masum... Çamurda yetişse de çiçeklerine çamur bulaşmaz hiç... Güzellikleri asi olduğu kadar asildir de!

 

Biz çamur gülü deriz ya gayrımüslimler “lotus” derler o güzel çiçeğe. Nilüfer çiçeğinin bir çeşidi olsa gerek; durgun sularda açar. Lakin nilüfere nazaran daha uzun, suyun dibine emanet gibi tutunmuş bir kökü vardır.

 

Bir de Yunan mitolojisinden kalma bir efsanesi bulunur çamur güllerinin. Derler ki, kim lotus çiçeklerini koklamak için kopartırsa memleketlerinden sürülürmüş.

 

Bizim kızancıklar oldum olası severler çiçekleri. Evlerinin önünden eksik olmaz cam güzelleri, yediveren güller, sarı tatanaklar...

 

Aşık olurlar, başlarlar “Rodop Dağları bre Pakizem, çiçek döşeli” diye türkü söylemeye. “Çemberimde gül oya” derler, “Kırmızı gülün ali var” derler, “Gül açtı sen gülerken” derler, “Çiçek açar bahar ile” derler...

 

Belli ki bizim atalardan birisi de dayanamadı koparttı güzelim çamur gülünü... Sonra da düştüler hep beraber göç yollarına...

 

***

 

Çamur gülü, bir zamanlar Kuzey Kafkasya’nın sevdalı bir ırmağında da yetişiyormuş belli ki, değil mi Haluk Hocam?

 

***

 

Prof. Dr. Haluk KOÇ’un, eski İskeçe müftüsü Mehmet Emin Aga’nın tedavisi için nasıl gayret gösterdiğini unutmadık... Rahmetlinin cenazesinde de en ön saflardaydı.

 

Avrupa Komisyonundaki görevi esnasında Batı Trakya sorununa ilişkin bir konuyu görüşmeye giderken, Samsun Mübadele Derneği ile istişare edecek kadar mütevazi davrandığı da aklımızda...

 

Ulusal Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları kongresine bir dinleyici olarak katılıp sunulan bildirileri devlet adamına yakışır bir ciddiyetle takip etmesi de gözlerimizin önünde.

 

Samsunlu mübadillerin siyaseten neredeyse hiç temsil edilmediği bir dönemde, bu eksikliği giderebilmek için elinden gelen ilgiyi eksik etmediğinin şahidiyiz.

 

Genel başkan adaylığı sırasında, köşemizde “birileri CHP’nin tarihine itiraz kaydı koymalıydı” diyerek kendimizce destek vermemiz de ondandır.

 

***

 

Politikanın bildik kurallarındandır: Kısmet işidir siyaset. Daha düne kadar “eski genel başkanın üstünü çizeceği adamlar” listesinde olduğu düşünülen değerli Haluk Hocamız, beklenmedik bir lider değişikliğinden sonra yeniden değerini bulmaya başladı.

 

Daha önce bir milletvekili ölçeğinde sorumlulukları bulunan Haluk KOÇ, bundan sonra yepyeni sorumluluklar almış olarak siyaset yapacak. Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla iktidar namzeti haline gelmekte olan partisinin politikalarına yön verirken, bir taraftan da kendisini çok muhtemel bir bakanlık görevi için de hazırlamaya çalışacak.

 

Dahası, bir Samsun milletvekili olarak CHP’nin kentimizdeki yapılanması ve seçim hazırlıkları için mesai yapması gerekecek.

 

Bizim naçizane tavsiyemiz, büyük bir ekseriyeti oluşturan yoksul ve yorgun kitlelere ulaşabilecek isimleri bulup çıkarmanız; onlarla birlikte yol alabilmenizdir.

 

Meslek sahibi işsizlerin ve ülkenin geleceğinden endişe eden aydınların yeni genel başkan Kılıçdaroğlu’nun getirdiği havadan etkilendiğine şüphe yok. Lakin ne köylü ne de kentli olabilmiş, mesleksiz ve gelecekten ümidi kesmiş geniş kitleler, hala siyasi klişelerin esiri olmaktan kurtulamadı.

 

Türk toplumunun geleneksel kaderciliği nedeniyle daima muhafazakar çevrelerin etkisinde kalan bu büyük kitlelere uzanabilmenin tek yolu, günlük yaşamında zaten bu çevrenin içinde olan kişileri partiye kazandırmak olsa gerek.

 

***

 

Madem yazımıza çiçeklerden bahsederek başladık, meseleyi çiçeklerden misal göstererek bağlayalım:

 

Örgütlerin vitrinlerine şık saksılar içinde konan orkidelere hiçbir itirazımız yok, ama fonda kır çiçekleri olmazsa sandığı yine ayrık otları basabilir...

Kır çiçekleri, parti teşkilatlarının seralarında yetişmez. Cemaatlerin fideliklerinde ya da şaibeli zenginlerin gölgelerinde de bulamazsınız onları.

Gelincikleri, papatyaları, dağ menekşelerini, düğün çiçeklerini, kuş lalelerini, keklik gözlerini ve çiğdemleri bulmak için çalı diplerine de göz atmak lazım...

 

***

 

Yeni görevinizde başarılar Haluk Hocam... Allah mahçup etmesin!

 

Benzer Videolar