Harem markası Avrupa’yı saracak

Bir aile şirketi olan Kuloğlu Tekstil ve Nakış Sanayi Türkiye’nin ilklerinden birisi. Nakış sanayinin İzmir’de doğduğu düşünülür ise, Kuloğlu ailesi sektöre giren iki üç aileden biri olma özelliğini taşıyor.

 

 

Üç şirketin bir araya gelmesiyle birlikte daha da güçlü hale gelen ve  Harem isimli kumaşlarıyla Avrupa’da marka olmaya hazır olduklarını anlatan Kuloğlu Nakış Sanayi Genel Müdürü Atınç Abay, tekstil sektöründe yaptıklarını ve sektördeki son durumu değerlendirdi.

 

 

 

 

 

Nakış sanayisi olarak neler yapıyorsunuz?

 

Nakış sanayinin her kolunda yer alıyoruz.  Üretim ayağında Harem Markası ve bunun yanında ihracata yönelik fason nakış işleme bölümünü sürdürüyorum.  Abiye ve gelinliğe yönelik kumaş imalatımız var. Bayanlara ve ihracata yönelik nakış işimiz var. Ayrıca gelinlik ve abiyeye yönelik kumaş üretimi yapıyoruz. Özellikle üzerindeki pul işlemeler ve kordonelerle birlikte fantezi ipliklerle yaptığımız işlemelerden dolayı katma değeri yüksek üretim yapıyoruz. Ayrıca yurtdışından ithal olarak gelen kumaşlara alternatif olarak Türkiye’de üretim yapma hedefimiz ve yaptığımız üretimimiz var. Bununla birlikte sektöre baktığımız zaman Kuloğlu Grup olarak Tajima nakış makinasının distribütörlüğü devam ediyor. İstanbul, Denizli ve Bursa’da da teknik servisini verdiğimiz satışını yaptığımız makinalarımızın ofisleri mevcuttur. Bunlarla ise, İsmail Kuloğlu ve oğlu Hüseyin Kuloğlu sorumluluğunda devam ediyor.

 

TEŞVİK YASASI DOLU DOLU

Teşviklerle ilgili görüşleriniz neler?

 

Yapılan teşvik çalışmasının çok kapsamlı ve detaylı bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Hükümete bu konuyla ilgili teşekkür ediyoruz. Her şeyden önemlisi altını doldurmuşlar. Ancak bizim kendi sektörümüzle ilgili yorumlayacak olursak, bizim 6 bölge olan kümelenme çalışmamızı Doğu illerinde yapmamız şu anda çok güç. Sebebi şu; İzmir’de bile Avrupa’yla entegrasyonda çektiğimiz sıkıntılar.  İstanbul’da olmayışımızın bile dezavantajını yaşıyoruz. Tekstilin kümelenmesi bazında Doğu’ya gitmemiz çok zor. Bizim için en önemli olan şey; Hazır Giyim Konfeksiyon Tekstil Sektörü için bölgeselden çok sektörel teşvik gerekli. Bizim sektörümüze verilecek teşvik önemli. Hükümetimiz bölgeselden öte sektörel bir değerlendirme yaparsa hazır giyim konfeksiyon ve tekstilin önünün açık olduğunu düşünüyoruz.

 

 

Şu anda nakış sanayisinin durumu nedir?

 

Nakış sanayinde gelişmeler iyi olmakla birlikte son zamanlarda bazı tatsız gelişmeler de yaşıyoruz. Özellikle sektörden çıkan ve sektörü bırakan eski nakış firmalarımız olmaya başladı. Sektör için bir anlamda kötü bir durum oluşturuyor. Eskiden beri bu işi yapanların inancını kaybettiğini görüyoruz. Bunun da sektörümüz için bir kayıp.  Diğer taraftan sektörde kalan firmalar için hoş olmasa da bir kazanç olarak ortaya çıkıyor. Çünkü yetersiz olan bazı boş  konfeksiyon kapasitelerinin  bu çıkan arkadaşlarımızdan dolayı dolması gündeme geliyor. Bunun pozitif etki yarattığını görüyoruz. Ama keşke olmasa diyoruz.

Tekstik konfeksiyon ve nakış sanayisi bitmeyen bir sektör değil mi?

 

Bir defa katma değeri çok fazla olduğu için lokomotif sektör diyebiliriz. Bir anlamda bitmeyen bir sektör. Türkiye için bence önemli ve emek yoğun sektör. Türkiye’de toplam üç buçuk milyon civarı insanın çalıştığı ifade ediliyor. Euro’nun geriye gelmesinin dezavantajları ve negatif etkileri mevcut. Ama ne olursa olsun büyümeye devam ediyor.2023 ihracat hedeflerimiz içerisinde biz de tekstil ve hazır giyim konfeksiyon olarak her zaman yerimizi almaya planlıyoruz. Önemli olan konu ise, bize ayrılmış olan programa göre, ihracat olarak 500 milyar dolar içerisinde ki katkı payımızı korumayı temenni ediyoruz. Gidişatımıza baktığımız zaman inşallah kendi konumuzla ilgili olarak o rakamlara ulaşabileceğimizi düşünüyoruz.  Diğer kaybolan ve darbe alan sektörler durumunda olmadığımız için bizim için sevindirici diyebilirim.

 

Markalaşmak için neler yapılması gerekir sizce?

 

İlk başta yatırım yapmak gerekiyor tabi. Çünkü marka olmak çok uzun bir yol. İnsanlar günü kurtarma derdine düştüğü için, şu anda bir çok firma marka olmak adına yola çıkması çok zor görünüyor.

 

Çıkanlar yok mu peki?

 

Tabiî ki de var. Örneğin kişisel olarak çok beğendiğim Adil Işık, Rusya’da 3 tane mağazası ile bir sezonda 6 koleksiyon sunarak iki ayda bir kendisini yeniliyor.

 

Sektördeki yenilikler neler?

 

Çok fazla bir yenilik yok. Mevcut durumu koruyarak biraz daha ileriye gitmeye çalışıyoruz. Her hangi bir yenilik yaptığımız teknolojik ve Pazar olarak bir yeniliğimiz yok. Ama biraz da şuna bakmak lazım. Avrupa pazarına herkes gibi biz de iç içe ve onlara bağımlı kaldık. Onların dilini konuşuyoruz ve ne istediklerini biliyoruz. Senelerden beri birlikte yol kat ediyoruz. Ancak ufak ufak yeni pazarlar araştırmasına da girmek durumunda olduğumuzu hissediyoruz.

 

AVRUPA’NIN ARKA KAPISI BALKANLAR

Avrupa’da bir Anadolu olan Balkan Pazarı’nı nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Firma olarak Balkanlarda çok fazla bir etkinliğimiz yok. Nüfus azlığından dolayı ya da çalıştığımız daha çok yoğun olan İtalya, İspanya ve Almanya’dan ve yüksek kapasitelerde yaptığımız üretimden dolayı biraz göz ardı etmiş olduğumuzu sanıyoruz. Alım güçlerinin biraz da Avrupa ülkelerinin altında kalmasından dolayı çok fazla ürün yapmadığımız bir Pazar olduğunu düşünüyoruz. Ancak zaman içerisinde hem ürün satmak hem de oradaki yatırım olanakları olarak Balkan ülkelerini özellikle, Avrupa’nın arka kapısı, Avrupa’nın göbeği de diyebiliriz Oradaki yatırım olanaklarını daha yakından araştırmak gerektiğini de düşünmüyor değiliz.

 

Kaç kişiye istihdam sağlıyor ve aynı rakamları koruyor musunuz?

 

Çalışan kişilerimiz, yaklaşık 40 kişi civarında kişiye istihdam sağlıyor ve aynı rakamları koruyoruz. Okullar açıldığı zaman stajyerlerle birlikte 50 kişilere çıkıyor. Çok fazla büyümüyoruz, mevcut olanı koruyoruz diyebilirim. Önümüzdeki günler işler biraz daha iyi olur ise o zaman yeni yatırımlar yaparak büyümeyi düşünebiliriz.

 

Türkiye’de ilklere imza atmış bir sektör olarak neler söyleyeceksiniz?

 

İzmir’de sektörün ilklerindeniz. 1969 senesine dayanan bir geçmişimiz var. Nakış İzmir’de doğduğu düşünülürse, Kuloğlu ailesi sektöre giren ilk giren iki üç aileden birisidir. İzmir’den Türkiye’nin çeşitli illerine yayılan sektörümüzde öncülük etmiş bir firma olmaktan gurur duyuyoruz. En önemli mesajım ise, sektörümüze verilebilecek bir teşvik bizim için daha fazla yatırım yapabilmemiz için avantaj olacaktır.

 

 

 

 

Benzer Videolar