Hicret Ülkesi Türkiye

Hiç kuşku yok ki insanlık tarihinin en karanlık dönemleri, zalimlerin zulümleri ile insanların mallarını, canlarını, ırz ve namuslarını tehdit ettiği dönemlerdir. Bu dönemler İnsanın yeryüzünde görüldüğü her asırda mevcuttur. Bugünde öyledir. İnançları, düşünceleri eylemleri, renkleri, dilleri ve ırkları yüzünden zulme uğrayanlar, her zaman olduğu gibi yaşam sahalarını terk etmek zorunda bırakılmışlardır.  Göç insanı, Adalet ve Emniyet arayarak yola çıkar ve ancak Adil ve Emin insanların ülkesinde konaklar. Bugün ülkemiz, kendilerini medeni olarak tarif eden birçok ülkenin tersine bir davranışla, dünyanın her yerinden zulme uğrayan insanlara kapılarını açmış, yardım elini uzatmış örnek bir dünya (insanlık) ülkesidir. Kendi ülkelerinde zulme uğrayan ve bundan dolayı ülkesini terk eden, bu zulüm etkisi ile yaralanan ve ölümle pençeleşen insanları, sadece insani kaygı ve hayati endişeler ile ülkesinde ağırlamakta, onların yaralarına, ülkemizin izlediği siyasete olan eleştirilerine rağmen merhem olmaya çalışmaktadır.

 

TÜRK MİLLETİNİN KAREKTERİ

 

Türk milletinin karakteri yüksek ve inancı sadedir. Zorda kalmışa, ezilmişe yardım etmek milletimizin ruhundan bedenine yansıttığı en güzel amelidir. Dikkatle bakıldığında hemen görüleceği gibi, İslam medeniyetinin müntesipleri olan insanımızı Avrupalı kardeşlerinden ayıran en büyük özellikte hemen fark edilecektir. Çünkü açıkça görüleceği gibi, Türkiye Cumhuriyeti ülkesinin imkânlarının tamamını seferber ederek hiçbir ayırım gözetmeksizin, kendisinden aman dileyenlerin emrine tahsis etmiş, onları Türkiye ülkesine getirmiş, insanlığın en tabii hakkı olan “Hayat Hakkı”nın devamı için, mazlum ve masumları, gönül evinde ağırlamış ve ağılamaya devam etmektedir.

Ülkemizin izlediği bu politika halkın tamamı tarafından da kabul görmektedir. Bu konudaki konsensüsü anlamak hiç de zor değildir. Çünkü ülkemizin siyaset yelpazesinde yer alan siyasi partilerin tamamı ve sivil toplum örgütlerinin hepsi, hükümetin geliştirdiği bu hareketi desteklemekte ve bu eylemin aleyhine bir söylem ifade etmemektedir.  Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgesinde izlemiş olduğu duyarlı politika, ülkemiz topraklarını asrımızın Medine’si konumuna yükseltmiştir. Gerçekten de Türkiye insan varıyla yüzyılımızın “Ensarı” konumundadır. Çünkü ülkesine gelen tüm “Muhacirin” hüsnü kabul ile istikbal edilmektedir. Hicri 1431 yıl önce başlayan bu karşılama o günün Medine’sini nasıl bir insanlık başkenti konumuna getirmişse, 1431 yıl sonra günümüz Türkiye’sini de öylece bölgesinin ve uzak çevresinin merkezi haline getirecektir. Bunun gerçekleşmesi için ülkemiz insanın elindeki imkânlar her geçen gün daha fazla artmakta ve insanımız bölgesi ve uzak çevresi ile daha sıkı ekonomik, siyasi, kültürel ilişkiler içine girmektedir. Kendisine, adaleti, emniyeti ve istikrarı şiar edinmiş bir ülkenin, kısa zamanda çok ve daha büyük işler yapacağı muhakkaktır. Bundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti 21. asırda içinden doğduğu medeniyetin dünyayı aydınlattığı ışığı olacaktır.

 

Benzer Videolar