Hırvat Futbolu’nun Rönesans’ı başlıyor
Hırvatlar dedikleri gibi, intikamını aldı ve İstanbul’un orta yerinde Türkiye’yi yendi. Yani profesyonel ve ruhu olan oyuncular, amatörleri yendi. Buna itirazı olan var mı? Futbol da 3 ihtimalli sonuç normaldir. Çünkü sürprizlere açık bir spor dalı. Sahaya çıkar, adam gibi oynar, elinden geleni yaparsın. Yine de kaybedersen sonucunda alkışlanırsın. Ama sahaya formsuz ve ruhsuz oyunculardan kurulu bir Hakan Balta, Sabri ve Arda gibi oyuncularla hele ki tek forvetle çıkarsan, Hırvatistan karşılaşmasında bir tek gol pozisyonun olmadığı maçtan yenilerek ayrılırsın. Peki bu skor bize yakıştı mı? Önce bunu konuşmak lazım. Sahada acımasızca faul yapan Emre, Sabri, Hakan Balta ve sarı kartı isteyerek alan Arda. Şimdi bunlar nasıl gençlere örnek olacak merak ediyorum.
Hiddink,”Maç, çocuklarla erkekler arasında oynandı” diyor.
ERKEK OYUNU
O zaman erkekleri oynatacaksın, çocukları değil. Şike süreciyle kaybettiğimiz prestijimiz, tavan yapacaktı ama olmadı, başaramadık. Böylece Avrupa Şampiyonası’na gitme şansını da büyük ölçüde kaybettik. Şimdi bavul toplama zamanı. Daha önce de yazmıştım. Oğuz Çetin Hiddink’i yanlış yönlendiriyor diye. Şimdi ikisinin de ipi çekiliyor işte. Bununla bitiyor mu? Bitmiyor tabi. Başta Milliler olmak üzere ülkemizde ki tüm futbolcuların da değeri düşecek. Şike iddiaları yüzünden marka değeri tartışılmaya başlanan Türk Futbolu da krize girecek benden söylemesi. Filmin sonu aslında belliydi zaten. Niye bu kadar çenemizi, pardon kalemimizi yoruyoruz ki. Bir kez daha gördük, Milli Takım’ın İstanbul’da oynadığımız maçlar da ne yazık ki kulüpçülük ortaya çıkıyor. Ay-Yıldız unutuluyor kulüp rengi hatırlanıyor. Rıdvan Dilmen’in şu önerisini ben fazlasıyla benimsiyorum.”Bundan sonra milli maçlar, kulüpçülüğün henüz yayılmadığı ve taraftarın milli havayı bozmadığı Anadolu’da oynayalım” demişti. Doğru söze ne denir.?