‘İrini’ ile Akdeniz’de üçüncü provokasyon

 

Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler’in (BM) Libya’ya silah ambargosunu denetlemek amacıyla 31 Mart’ta İrini Operasyonu’nu başlattı. İlk etapta bir yıllık görev süresi olan operasyonun karargah merkezi Roma’da bulunurken, İrini’ye İtalya, Fransa, Yunanistan ve Almanya aktif olarak destek veriyor. Malta ise, operasyondan çekildi. Başladığı tarihten bu yana İrini Harekatı, tek taraflı olmakla eleştiriliyor. Halife Hafter’e yapılan silah yardımları görmezden gelinirken, BM tarafından tanınan meşru Milli Mutabakat Hükümeti’ne yapılan insani yardımlar bu operasyon ile engellenmeye çalışıyor.

UMH’nin Başbakanı Fayiz es-Serrac tarafından da reddedilen İrini ile ilgili ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker, AB’nin tutumunu eleştirerek, “İlgilendikleri tek şey, Türkiye’nin Libya’ya gönderdiği malzemeler. Kimse Rus uçaklarına müdahale etmiyor, Birleşik Arap Emirlikleri’ne müdahale etmiyor, kimse Mısırlılara müdahale etmiyor. Belki de Rusya’dan gelecek tepkiden endişe ediyorlar” demişti.

İlki Çirkin’e

Özellikle Yunanistan’ın savunduğu İrini Operasyonu ile Akdeniz’de Türkiye’ye karşı ilk provokatif eylem 10 Haziran’da gerçekleşti. TSK koruması altında, Türkiye’den Libya’ya giden ‘Çirkin’ isimli kargo gemisi, Yunan fırkateyni tarafından Girit açıklarında durdurulmak istendi. Operasyonu yöneten İtalyan komutan, Yunanistan’a ait gemiden helikopter çıkartarak geminin denetlenmesini istedi. ‘Çirkin’e Yunan helikopterinin yaklaşmasıyla, devreye Türk Deniz Kuvvetleri’nin savaş gemileri girdi. Bölgedeki Türk fırkateyninden, müdahale etme hazırlığındaki kuvvetlere, “Bu Gemi Türkiye Cumhuriyeti Devleti koruması altındadır” anonsu geçildi. Bunun üzerine Yunan gemisi geri adım attı.

Bir hafta sonra ‘Çirkin’ isimli aynı kargo gemisi, Akdeniz açıklarında yine Libya’ya seyrederken, bu kez Fransa’ya ait savaş gemisi tarafından durdurulmak istendi. Libya’ya silah taşıdığından şüphelenilen kargo gemisi, ‘Courbet’ adlı Fransız fırkateyni tarafından denetlenmek istendi, ancak gemiye eşlik eden Türk savaş gemileri buna izin vermedi. Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, NATO savunma bakanları toplantısında Türkiye’yi Akdeniz’deki bir Fransız askeri gemisine müdahale ederek “aşırı saldırgan” davranmakla suçladı. Fransa’nın “Türk savaş gemileri, gemimizi taciz etti, üç kez radar kilidi atıldı” iddiası ise, Türkiye’nin ortaya koyduğu belgelerle çürütüldü. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, olayın askeri değil, politik hesaplar peşinde yapılan kumpaslar olduğuna dikkat çekerek, “Fransa, Türkiye’den özür dilemek zorunda” dedi.

AB Zirvesi öncesi..

Son olarak, 22 Kasım’da, Yunan komutan tarafından sevk ve idaresi gerçekleştirilen İrini Harekatı’nda görevli bir Alman fırtakeyni, Türkiye’den Libya’ya gıda ve boya gibi muhtelif maddeler taşıyan Türk bandıralı “Roseline-A” gemisini Libya açıklarında durdurarak, uluslararası hukuka aykırı bir şekilde saatlerce aradı. Türk gemisine yönelik denetim Türkiye’nin izni olmadan yapıldı. Alman SAT komandoları tarafından gemi mürettebatı alıkonuldu, üzerleri zorla arandı. Almanya Savunma Bakanlığı, gemide yasak olan herhangi bir malzemeye rastlanılmadığını açıkladı. Ankara’daki AB ve İtalya büyükelçileri ile Almanya Maslahatgüzarı Dışişleri Bakanlığı’na çağırılarak, Türk gemisine yönelik eylemi protesto edildi. Gelişmenin aralık sonunda gerçekleştirilecek AB Liderler Zirvesi öncesi yaşanması da dikkat çekti.

‘Sahada cevabını vereceğiz’

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İrini Harekatı’nda görevli Alman fırkateyninin, Türk gemisini durdurup aramasına ilişkin, “Sahada da cevabını vereceğiz, aynı şekilde hukuki ve siyasi süreçleri de takip edeceğiz” dedi.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuşan Çavuşoğlu, hem Türkiye’nin Roma Büyükelçiliği hem de bakanlıktaki ilgili genel müdürlük üzerinden, bayrak sahibi ülkenin izni olmadan gemiye çıkılamayacağı yönünde gerekli uyarıların yapıldığını bildirdi. Çavuşoğlu, Türkiye gerekli uyarıları yaptığında karşı tarafın, “Biz size bilgi verdik” dediğini belirterek, BM Güvenlik Konseyi kararının, uluslararası hukuku yok saymadığını kaydetti. Çavuşoğlu, uluslararası denizcilik hukukunun varlığına işaret ederek, “Tabii bu anlamda şimdi cevabımızı sahada da vereceğiz, onu açıkça söyleyeyim” dedi.

‘Hukuk ihlali’

Birleşmiş Milletler, NATO ve Uluslararası Denizcilik Örgütü ile de temasa geçtiklerini belirten Çavuşoğlu, “Diğer taraftan ilgili ülkelerin AB, Almanya ve İtalya’nın büyükelçilerini de bakanlığa çağırdık, notamızı da verdik. Bu işin siyasi boyutunu, hukuki boyutunu da takip edeceğiz. Bu işin peşini bırakmayacağız” diye konuştu. Alınacak yeni tedbirlere ilişkin Çavuşoğlu, “Ne gerekiyorsa onu yapacağız. Sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatı bu şekilde. Bize yapılan bir şeyi biz karşılıksız bırakmayız. Gereken tedbirlerimizi alacağız. Şimdi ticari gemilere korsan gibi çıkmak uluslararası hukukun ihlalidir. Dolayısıyla bundan sonra bu tür şeylere fırsat vermediğimiz gibi, gerekli adımları atacağız tabii ki. Sahada da cevabını vereceğiz, aynı şekilde hukuki ve siyasi süreçleri de takip edeceğiz” şeklinde konuştu.

Öte yandan Dışişleri Bakanlığı’ndan da olaya ilişkin açıklama yapıldı. Bakanlığın İngilizce Twitter hesabından yapılan açıklamada, “İrini Operasyonu kapsamında (Türk ticaret gemisi) Roseline-A’ya bayrak devletinin izni olmaksızın hukuka aykırı biçimde ve zorla çıkılmış, çıkış öncesinde de Türk makamları tarafından yapılan sözlü ve yazılı uyarılar görmezden gelinmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da, “Tamamen uluslararası hukuka aykırı, teamüllere aykırı bir şekilde icra edilmiştir. Yanlış yapılmıştır. Bununla alakalı bütün haklarımız mahfuzdur” açıklamasını yaptı. Akar, İrini Harekatı’na ilişkin ise “İrini Harekatı başlangıcından beri sakat doğmuş bir harekat. Uluslararası hukuk bakımından sağlam temellere dayanmamaktadır. Bunun uygulaması da aynı şekilde sıkıntılı yürütülmektedir” dedi.

MSB: Her türlü hakkımız mahfuzdur

Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Uluslararası hukuka aykırı olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin rızası olmadan, korsanvari bir şekilde gemiye çıkılması ve gemi mürettebatına suçlu muamelesi yapılması tamamen hukuka ve teamüllere aykırıdır. İlaveten bu tarz gayri hukuki bir uygulamanın müttefik bir donanma tarafından yapılması ise ayrıca düşündürücüdür. Yapılan bu yanlış uygulamada denizdeki gemilere komuta eden operasyon komutanının, yanlı ve duygusal davrandığı açıktır. Bu konudaki her türlü hakkımız mahfuzdur. Bu tür kabadayılıkların, başka uygulamalara örnek olacağı unutulmamalıdır.”



Milliyet
Benzer Videolar