İstanbul Seçimleri Üzerine Manifesto
Rifat Sait
23 Haziran'da 10 milyon 570 bin 939 seçmen İstanbul'da sandık başına gidip İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı koltuğuna oturacak adayı seçecek. Bu sefer SON KARARIMIZ inşallah. Bildiğiniz gibi Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki fark olan 29 bin oy, yeniden sayılması sonucu en son 13 binlere kadar düşmüştü. Sayımlar devam etseydi belki de tamamen kapanacaktı. Neyse şimdi yeni bir sayfa açıldı ve 23 Haziran’da neticelenecek hayırlısıyla.
İstanbul’un önemi
23 Haziran seçim sonuçları son derece önemlidir. Bu seçimler sadece İstanbul seçimi değil, Türkiye’nin de özeti olan seçimlerdir. Dolayısıyla Türkiye’nin seçimleridir. Tüm Dünyanın gözü kulağı bu seçimlerde olacaktır. AK Parti bu seçimi mutlaka kazanmak istiyor. Düşüncemiz odur ki; AK Parti gerçekten ister ve bunun için gerekenleri yaparsa bu seçimi kazanır. Ama Allah korusun ikinci defa kaybederse çok kötü olur. AK Parti kurmayları bunun farkında. Bu seçim Allah korusun kaybedilirse CHP’lilerin eline büyük malzeme verilmiş olur ki bunu CHP’lilerin çok iyi kullanacağından emin olabilirsiniz. 31 Mart seçimini kaybetmek tabiki üzücü idi. Ama daha da üzücü olan yaşadığımız bütün bu gelişmeler ve zıtlaşmaların ardından 23 Haziranı da maazallah kaybetmektir ki böyle bir durumda sonuçları zincirleme reaksiyon şeklinde etki yapar. Dolayısıyla 23 Haziran’da sadece kazanılan ya da kaybedilen İstanbul olmayacaktır.
İstanbul seçiminde tarafların avantaj ve dezavantajları
CHP için avantajlar;
1-Türk toplumu mazlumu sever. CHP’nin uyguladığı, haksızlığa uğramış mazlum siyaseti İstanbul’da kısmen etkili oldu. Bu durum bir kısım kararsızları, kırgınları ve geçen seçimde tepki olarak oy kullanmayanları etkileyebilir.
2-Hesap yaparken kuruşuna kadar hesaplamak deriz ya aynen öyle,
31 Mart seçimlerinde alınan küçük oy dağılımları şöyleydi: DSP’nin 30.817, BTP 27.238, DP’nin 22.544, Vatan 17.377, TKP 10.492 oyu vardı. Toplam 100.000 kadar oy. Bunlar muhtemelen CHP’ye yönelebilir. Bu oyları AK Partinin alması zor görünüyor. En kötü ihtimalle bu seçmenin oy kullanmaması belki ihtimaldir ve bu durum avantaj olur.
3-Geçen seçimde CHP 13 Bin oyla öndeydi. Eğer her iki aday da aynı durumda seçime girerse bu durum CHP’ye kazandırır diye düşünenler olabilir. Yani tabiri caiz ise AK Parti ilk yarı 1-0 mağlup durumda ve ikinci yarı mutlaka gol atması gerekiyor. Diyeceğim o ki ikinci yarıda beraberlik AK Partiye yaramaz. Yani kısacası AK Partinin yeni ve ilave bir takım aksiyonlar yapması gerekiyor.
4-MHP ve BBP haricindeki tüm partiler CHP’ye destek veriyor. Hatta MHP’nin tabandaki bazı seçmenine tekrar ulaşıp meseleyi bir kez daha anlatmak ta fayda vardır.
5- AK Parti içinde bazı küskünlükler maalesef devam ediyor. Düzeltilmesi için teşkilatlarda ve bürokraside beklenen değişiklik hala yapılmadı. Bu kırgınlıklar sözle-lafla düzelecek cinsten değil. Acil icraat gerekiyor.
AK Parti için avantajlar;
1-AK Parti 31 Mart seçim sonuçları ile çok değerli bir veriyi elde etti. Hangi ilçenin hangi mahallesinde ne durumda olduğunu net olarak görüyor. Reçete apaçık görünüyor. Yani gerçekten isterse çözümü elinde tutuyor. Sonuçta olay basit, yani AK Parti gerekeni yapar ve kazanır. Ama en büyük sorun, gerekeni bildiği halde yapmazsa kendi düşen ağlamaz.
2-Bayrampaşa’da bir önceki seçime göre %1,1, Çekmeköy’de %5,7, Sultanbeyli’de %2,2 oranında oy kaybı var. Bayrampaşa, Sultanbeyli ve Çekmeköy’de muhtemelen ilçe Belediye Başkan adaylarından kaynaklanan bir tepki var. Bu ilçelerde küskün seçmenle barışmak gerek. Bunları bilmek önemli bir avantaj. Özellikle Bayrampaşa ve Sultanbeyli’de çok sayıda Balkan göçmeni yaşıyor, bunu da kenara yazın derim.
3-Esenyurt ve Küçükçekmece ilçeleri daha önce AK Parti’de iken bu seçimde burada CHP kazanmış. Bu kaybın nedeni olan arızaların Büyükşehir oylarını da etkilemiş olabileceğini düşünüyorum, bu yüzden de bunların ivedilikle tespit edilip çözüm için çaba harcanması gerekir. Yine aynı şekilde Küçükçekmece ilçesinde de çok sayıda Balkan göçmeni bulunuyor.
4- 31 Mart seçimlerinde 319.570 adet geçersiz oy var. Bunların en az yarısının AK Partili seçmen olduğunu varsayarak, geçersiz oyların nedenleri tespit edilip, vatandaşa izah edilebilirse en az 25 Bin oy daha kazanılabilir. Geçersiz oylar içinde kırgın veya küskün AK Partililerden bazılarının tepki için geçersiz oy verdiklerini de unutmamak gerekir.
5- 31 Mart seçimlerinde Oyunu kullanmayan toplam 1.704.325 kişi var. Bunların en az %10’nunun küskün veya kırgın AK Partililer olduğunu tahmin ediyorum. Gayret edilip Yarısını bile kazansak en az 80 Bin oy demek olur.
6- Geçen Seçim sonunda gazeteci Deniz Zeyrek’in iddiasına göre, AK Parti'nin kazandığı 15 ilçede AK Partili ilçe belediye başkan adayları Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım'dan fazla oy almış. AK Parti'nin kazandığı 10 ilçede Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım'dan fazla oy almış. Tam verilere ulaşamadım ama eğer bu doğruysa 4 seçenek ortaya çıkar.
A- Ya AK Partili vatandaşlardan bir kısmı Binali Yıldırım’ın adaylığına sıcak bakmadı
B- Ya İstanbul teşkilatında bir sıkıntı var
C- Ya bir kumpas var
D- Ya AK Partili seçmen oy kullanırken karıştırdı, hata yaptı.
Böyle bir durumda her hâlükârda 23 Haziran seçiminde Binali Yıldırım’a gitmesi gereken ama kaybedilmiş AK Parti oyları var. Buradaki belirsizliğin acilen çözümlenmesi gerekir. Binali beyin bu ilçelere gidip teması artırması önemlidir.
7-AK Parti, hükümet olan bir parti. Ayrıca tecrübeli bir parti. Aynı şekilde İstanbul’u da bugüne kadar yöneten, tanıyan ve bilen bir parti. İl genel meclisinde çoğunluğu almış. Belediye bürokrasisi de atadığı ve bildiği kişilerden oluşuyor.
8-Diğer yerlerde seçim olmayacağı için tüm AK Parti İstanbul’a odaklanacak ve elindeki tüm gücü buraya kullanacak.
Reis’in vekillerle görüşmesi
Reis, geçen gün mevcut milletvekillerine külliyede verdiği iftarda, “Hepinizin İstanbul’da karşılığı olan bir grup vardır. Davet beklemeyin, gidin çalışın” dedi. Tamam, eyvallah, çalışsınlar da ha deyince olmuyor. Yanlış anlaşılmasın ben kimsenin de avukatı falan da değilim. Vekiller elbette bu talimatı alınca çalışacaklardır. Ama işin can aşkı ile yapılması önemli. Netice vermesi gerekir. Yoksa “ laf olsun torba dolsun” şeklinde olmaz. Bu işin ciddiyetini kavradıysak ve gerçekten samimi isek 3 tane çözülmesi gereken sorun var.
1-Sakın unutmayın, Vekillerin İstanbul’da muhatap olacakları vatandaşlar, çok dolu ve diriler. Vatandaşların cevap aradıkları sorular var. Acaba vekillerin, vatandaşların sorularına tatmin edici cevapları var mı? Bu konuda bir araştırma ve çalışma yapmak gerekir diye düşünüyorum. Yanlış anlamasınlar lütfen ama vekillerin Enerjileri var mı? Bazen hepimizin enerjisi düşebiliyor, gayet normal. Vekillerin bizzat kendileri önce mutmain olmuşlar mı? Bütün bunlar çok önemli. Bilmiyorum o gece iftar sonrası Reis vekillerle bire bir görüştü mü? Onlarla istişare yaptı mı? Sorularını alıp cevapladı mı?
2-İstanbul’da seçim döneminde çalışma yapacak olan yeni ve eski vekillerin vatandaşlardan gelebilecek soru ve taleplere cevap verebilmesi için Ankara’daki muhataplarla iletişim halinde olmaları gerekir. İletişim hatları açık olacak mı? Çözümler için ne kadar yetkili olacaklar? Özellikle eski vekillerin İstanbul’da çalışması isteniyorsa kendilerine fahri de olsa görevler verilmesi, onlara aidiyet duyguları kazandırılması gerekir. “Saldım çayıra Mevla’m kayıra”, şeklinde olmaz. Eski ve yeni vekillerin kalben kazanılması şarttır. İstanbul’daki vatandaş kuru bir eski vekili takmaz. Görevlendirmek, yetkilendirmek, iletişimi açık tutmak gerekir. Bunların dışındakiler laf olsun diye giderlerse çok zarar verirler, hiç gitmesinler.
3- Bu vekillerle ahde vefa ışığında samimiyetle bağlantı kurmak çok önemlidir.
İstanbul’u kazanmak için yapılması gerekenler
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış. Bugüne kadar bu atasözünü çok iyi bilen ve iliklerine kadar yaşayan bir kardeşiniz olarak tekrar edeceğim. Doğru bildiklerimi yazacağım. Varsın birileri kızsın ve bizi köylerden kovsun. Tabiri caizse Köyden kovulursak şehre (İstanbul’a) taşınırız. Aşağıda yazdığım çözüm maddelerini ister alın kullanın ya da yaramaz deyip çöpe atın. Siz bilirsiniz. Ben bir kez daha yazacağım. Bana göre bunlar yapılırsa İstanbul Evelallah kazanılır.
İşte size reçete:
- Daha önce de defalarca yazdım. Tekrar söylüyorum. Çok acilen birleştirici tavırlar ve söylemler kullanılmalı, kimse kaybedilmemelidir. Gerginliğe mahal vermeden, ötekileştirmeden, hoşgörülü ve sakince bir seçim çalışması yapılmalıdır.
- Adayımız Binali Yıldırım’dır. Bunu unutmamak gerekiyor. Onun üzerine durulmalı, o çıkıp konuşmalı, seçim stratejisi tamamen onun üzerine kurulmalıdır. Zaten Binali Bey esprili, doğal, sakin ve halk adamıdır. Müdahale edilmez ve net söylüyorum teşkilat tarafından açıkça ve limitsiz desteklenirse bu işi göğüsler. Binali Yıldırım, AK Parti’ye artı puan kazandıracak bir insandır.
- Teşkilat içinde var olan küskünlerle ve kalbi kırılmış arkadaşlarımızla süratle ilgilenilmeli, gönülleri laf olsun diye değil samimiyetle alınmalı. Bakın bu çok ama çok önemli. KÜSKÜNLER var. Bu yüzden ciddi miktarda Oy kaybediyoruz. Bunu kabul edip derhal gereken yapılmalıdır.
- Gençler ve kadınlarla ilgilenip, gönülleri kazanılmalı, onları ilgilendiren projeler yapılmalı ve müjdeler verilmeli
- Büyük projeler değil, ufak bile olsa halka dokunan, tabiri caizse cebine kısa zamanda girecek artı katma değer sunan şeyler üretilmeli
- Ekonomiyi canlandıracak yeni müjdeler, iş dünyasına ve KOBİ’lere ucuz kredi imkânları verilmeli
- Kentsel Dönüşüm veya başka sebepler nedeniyle yerlerinden edilen ve bu yüzden gönülleri kırılan Roman vatandaşlarımızın gönülleri alınmalı, sorunları çözülmeli
- İstanbul’da yaşayan 6 Milyon dolaylarındaki Balkan Rumeli insanımız (Evladı Fatihan) ile acilen iletişime geçilmeli, parti içinde (Teşkilatlarda) , Belediyelerde veya vakıflarda görevler vererek onlara aidiyet kazandırılmalıdır. Balkan Rumeli insanı ağırlıklı CHP’ye oy veriyor. Bunun nedenleri araştırılmalı ve çözümler getirilmeli. Bu 3 puanlık değil 6 puanlık bir maçtır. Zira Balkanları kazanırsanız CHP’ye giden oyları da azaltmış olacaksınız. Yani hem 3 puan kazanacaksınız hem de karşı tarafa 3 puan kaybettireceksiniz. Bu 6 puan eder. Yıllardır söylüyoruz. Türkiye’de sadece Doğu sorunu yoktur. AK Partinin çözmesi gereken bir Batı çözüm süreci de vardır. Yıllardır, İzmir, Manisa, Aydın, Edirne, Çanakkale, Çorlu, Çanakkale neden kazanılamıyor. Buralarda yaşayan Balkan göçmenleri ile AK Partinin artık barışması gerekmez mi? Bu insanları pekâlâ kazanabiliriz. Balkan Rumeli insanı ile iletişimi sağlayacak köprü kişileri harekete geçirmek için ne bekliyoruz?
- İstanbul’daki Kürt vatandaşlarımızla süratle bağlantı kurulmalı, geçmiş seçimde söylemlerden dolayı gönül koyanlara durum izah edilmeli, varsa kırılmış kalpler onarılmalıdır.
- Bazı arkadaşlarımız TV ekranlarında Binali beyin arkasında görüntü vermek için yarışmak yerine onunla sahalara çıkıp yanında durarak, vatandaş ile direk temas kurup, dertlerini dinleyerek, onların sorularını cevaplayarak daha faydalı olurlar, diye naçizane düşünüyorum.
- Sandıklara sahip çıkın dememize artık herhalde gerek yok. Birileri akıllanmıştır inşallah.