İZMİR UZMANLAR, 20 YAŞ FOTOĞRAFI PAYLAŞMA AKIMI HAKKINDA UYARDI
YAŞAR Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Hasan Koltuksuz, sosyal medya kullanıcılarını 20 yaşındaki fotoğraflarını paylaşma konusunda uyardı. Koltuksuz, söz konusu fotoğrafların yüz tanıma programlarının algoritmalarının oluşturulmasında çok kullanışlı bir veri seti oluşturduğuna dikkat çekerek, "Mahremiyet zarar görebilir. Size ait bütün bilgiler ele geçirildikten sonra mahremiyet duygusuna ne olacak, artık mahrem kalabilecek misiniz" dedi.
Sosyal medyada her geçen gün çeşitli akımlar oluşurken, bunlardan biri de '#20yearschallenge' etiketiyle başlayan ve onbinlerce sosyal medya kullanıcısının 20 yaşındaki halinin fotoğrafını paylaşması akımı oldu. Çeşitli sosyal medya uygulamalarında birçok kullanıcı akıma katılırken, Yaşar Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Hasan Koltuksuz'dan 'mahremiyet' uyarısı geldi. Koltuksuz, söz konusu fotoğrafların yüz tanıma programlarının algoritmalarının oluşturulmasında çok kullanışlı bir veri seti oluşturduğunu belirterek, "Bu programlar aslında güvenlik anlamında çok işe yaradı. Birçok suçlu bu şekilde tanınabildi. Ama işin arka tarafında yüz tanıma yazılımları var. Biz bir takım geometrik ölçütlerle bu işi yapıyoruz. Örneğin burnun en uç noktasının kulaklara olan mesafesi ve açıları, gözbebeklerinin birbirlerine ve burıu deliklerine olan mesafesi ve açıları gibi bir takım değerler oluşturuluyor. Bu sayede siz sakal da bıraksanız, bıyık da bıraksanız, hatta estetik ameliyat dahi yaptırsanız tanınabilirsiniz, çünkü kemik yapınızı değiştirmeniz lazım. Dolayısıyla bu trigonometrik değerleri ne kadar doğru olarak yakalayabilirseniz, yüz tanıma programları da o kadar doğru çalışır hale gelir. Ancak yaşam dinamik, örneğin yaşlandıkça kulaklar büyümeye devam ediyor, dahası kaza geçirebilirsiniz, kemikleriniz dağılabilir, kafa tasına darbe alabilirsiniz ve deformasyonlar oluşabilir. Ayrıca ırklar arasında da farklılıklar var. Sarı ırk farklı, siyah ırk farklıdır. Örneğin Afrikalılar ile Norveçliler arasında birtakım farklılar mevcut. Yüz tanıma programlarının algoritması bütün bu farklılıkları da görecek şekilde yüzde 100 değilse bile yüzde 99 başarıyla çalışması lazım. Dolayısıyla bu programların başarılı çalışması için, insanlara dair çok fazla görüntü kaydı ve çeşitli veriler gerekiyor" dedi.
Söz konusu verilerin sosyal medyada paylaşılan fotoğraflardan rahatlıkla sağlanabileceğini ve bu verilerin yüz tanıma programlarının başarı oranlarını attırabileceğini belirten Koltuksuz, "Örneğin bu programları devletlere satacaksanız daha başarılı bir program sunmuş olursunuz. Bu veri setleri olmadan algoritmaları oluşturmak mümkün değil. Peki bu durumun sakıncası nedir. Bu her şeyden önce sizin kişisel bilginiz. Siz paylaşıyorsunuz ama bu amaçla kullanılacağını bilmiyorsunuz. Bilseniz aslında belki paylaşmayacaksınız. Bunları toplayan kurumlar, bu kadar çok veriyi açıkça satamazlar. Kişisel verileri koruma kanunları devreye girer. Ancak bu veriler, algoritmaya ihtiyaç duyan kurumlara el altından dağıtılacaklardır" dedi.
'MAHREMİYET DUYGUSU NE OLACAK'
Koltuksuz, bu durumun hem iyi hem de kötü tarafı olduğunu dile getirerek, "İyi tarafı, yüz tanıma programları suçluların çabuk yakalanmasını sağlıyor ve istemeden ve farkında olmadan da olsa buna katkıda bulunmuş olursunuz. Ancak işin diğer tarafında da mahremiyet gündeme geliyor. Size ait bütün bilgiler ele geçirildikten sonra mahremiyet duygusu ne olacak, artık mahrem kalabilecek misiniz" dedi.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı
Haberler.com