Kadına Şiddet

Toplumumuz yıllardan beri hızını hiç eksiltmeden yaşanan ve halende yaşanmaya devam eden kadına yönelik şiddet sarmalının bıraktığı izleri büyük bir dehşet içinde seyretmektedir. Sokaklarda, caddelerde, kuytu köşelerde kâh güvenlik kameralarına yansıyan iç bulandırıcı görüntülerden, kâh şiddete müdahale edemeyenlerin vicdanlarını bir parça olsun rahatlatmak için cep telefonları veya kameralarıyla çektiği görüntülerden bu kahredici şiddet sarmalının görüntüleri artık evlerimizin en ücra köşelerinden öte düşüncelerimize kadar giriyor. Esas dramatik olan hayallerimiz bu şiddete uğrayan insanların görüntüleri ile adını hiçbir kelime ile koyamayacağımız bir şekilde kirleniyor. Toplum henüz bu fiziksel şiddeti çözmek şöyle dursun, devletimizin bütün çaba ve çalışmalarına rağmen henüz aşamadığından kadına yönelik şiddetin diğer yönlerini henüz tartışamıyor ve göz ardı ediyor. Kadının şiddet sarmalından kurtulması için bir çok argüman öne sürülüyor. Bu argümanlardan bazıları, kadının sosyal ticari ve siyasi hayata aktif ve etkin bir şekilde katılımını sağlamak olarak gösteriliyor. İşte esas dramda burada gizlice başlıyor. Çünkü bu sayılan argümanlar dahi kadına şiddet olarak uygulanabiliyor. Kadına yönelik “sosyal” “ticari” ve “siyasi” olarak isimlendirilen yeni şiddet türleri ortaya çıkıyor. Çünkü sosyalleşme, ticaret ve siyaset erkek işi olarak görülüyor ve ellerinde hamur olanlar kalplerinde kin ve kibir, ellerinde de kan ve iftira hamlığı bulunanların işlerine karıştırılmak istenmiyorlar. Aslına bakarsanız kadınlarında bu işlere karışmak niyetleri yok…

Kadınların sosyal, ticari veya siyasi hayata aktif ve etkin bir ortak olarak dahil olmayı istemeleri erkeklerle aynı gerekçelere dayanmaz. Kadınlar onlardan daha farklı gerekçelere sahiptirler. Çünkü kadınların endişe ve kaygıları her ne kadar toplumun geneli ile paralellik gösterse de, birçok konunun devam ve çözümünde farklılıklar içerir. Sadece bu farklılıktan dolayı kadının insanlık hayatın tüm kesiminde boy göstermesi hatta boy göstermenin de ötesinde derinlik kazanması gereklidir. Kin, kibir, nefret, kendini beğenme, riyakârlık, intikam ve bunlara paralel olarak sebeplere itibar ederek sebebin hizmet ettiği amacı görememe veya o amacı kendi maksadına engel görerek nihai hedeften perdelenmek, insanlığın erdem olarak kabul etmediği ve insana ait olmayan insansı özelliklerdir. Bu özellikler insanlığın sığ sularıdır.

 

SIĞ SULARDA GEMİ YÜZDÜRMEK

 

Bu sularda gemi yüzdürmeye alışmış olanlar bu sığlığın dışında derin sularda gemilerini yüzdüremeyeceklerinden uzak ufuklardaki hedeflerin gerçekleşmesine de tabii olarak engel olacaklardır. Kadın bunun aşılmasında, kendisine verilen ilahi armağanların tamamını kullanacak ve derin suların ötesindeki uzak hedefleri yakın edecektir. Her dönemde olduğu gibi elindeki demirden kılıçla kadının “Hamur” gibi yumuşacık işine karışmak isteyen bedbahtlar olacaktır. Ancak kadının bu alanlardaki varlığı ve uzak ufuklardaki hedeflerine gemisini yüzdürme isteği, kazara adı geçen alanlarda güç elde etmiş olan zalimlerin şiddet kullanan yüzünü yine onların kendi eylemleri ile açığa çıkararak, onların tanınmasına yardımcı olacaktır. Yaradılış gerçeği dikkate alındığında şu hakikat hemen göze çarpar. Allah (C.C) erkeği topraktan, kadını da onun sol eğe kemiklerinin arasından yaratmıştır. Ancak insan bir kadın ve bir erkekten yaratmıştır. Buradan da anlaşılır ki insanın ve insana ait bütün değerlerin kemaliyle ortaya çıkması için birlikte çalışmak elzemdir. Bu birlikteliğin bozulması için kendi hegemonyasına uyarak hareket etmek isteyen fesatçılar her zaman olacaktır. Şu kadar var ki bu fesatçıların ensesinden yakalayacak akil ve yaratılış amacını benimsemiş sadık inanlarda her daim var olmaya devam edeceklerdir. Kadını yaratılış yeri oldukça önemlidir. “Sol kaburga kemiklerinin arasından” tabiri kadının kalpten yani sevgiden malul olduğunu göstermeye yeterlidir. Bir sevgi ürününü şiddet ve türleri ile engellemeye çalışmak akılsızlara uygun gelse bile gönül sahipleri her zaman galip geleceklerdir.

Kadına şiddetin sonlanması için büyük desteklerini hiç esirgemeyen hükümet, siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarına ve bu kuruluşların erkek ve kadınlarına yani ortak isimleri ile insanlarımıza çalışmalarında başarılar diliyor ve onları yalnız bırakmayacağımızı gönül ve fiillerimizin dili ile tüm zalimlerin yüzlerine karşı haykırıyoruz.

 

 

 

 

Benzer Videolar