Karadağ’da Neyimiz Var ?
KOMEDİ NÜFUS SAYIMI
“Karadağ Anayasası’nda söz konusu armanın detayları tanımlanmamıştır ve dolayısıyla söz konusu bu devlet sembolünün değişikliğinin hukukî açıdan kolay bir şekilde halledilir bir meseledir.”
Mustafiç ayrıca, söz konusu meselenin tek çözümünün ya armadaki haçların kaldırılması ya da bu armaya İslâm dini mensupları camiasına özgü sembollerin de ilâve edilmesinin mümkün olduğunu eklemiştir. Zira Boşnak Partisi(BS)’nin bu isteği meşrû bir istektir. Çünkü Müslümanlar Karadağ nüfusunun hatırı sayılır bir bölümünü oluşturmaktadır. Resmi rakamlara göre yüzde 15, gayri resmi rakamlara göre ise yüzde 20'lik bu büyük miktarlardaki insan yekununun şu ana dek hakları ve demokratik talepleri ustalıklı bir şekilde görmezden gelinmektedir.
MÜLTİ ETNİK DEVLET
Mustafiç ayrıca; ‘’Karadağ, multi etnik bir devlet olduğuna göre söz konusu bu meşrû isteğimizin yerine getirilmemesi için bir neden görmüyorum.’’ açıklamasında bulunur. Bundan kısa bir süre önce de Karadağ Sancağı Halk Meclisi Başkanı Cemal Sulyeviç, Sancağın ne Sırbistan ne de Karadağ’a ait olduğunu, sadece içerisinde yaşayan Sancaklılara ait olduğunu belirterek bölge halkının özerklik istediğini duyurmuştu. Nitekim 1943 ve 1945 arasındaki partizan egemenliği ya da mücadele dönemi içerisinde bölge Müslümanlarına verilen özerklik her nedense geri alınmıştı. Nitekim 1991 referandumunda bölge Müslümanlarının yüzde 98 oranında özerklik yolunda aldığı karar almıştı. Nitekim bu referandumun uygulanması ve bunun dikkate alınmasına yönelik seslerden en ciddilerinden biri de Sulyeviç’in cephesinden gelmiştir. Cemal Sulyeviç, “Sancak ne Sırbistan'ın ne Karadağ'ın kolonisidir. Sancak, içinde yaşayan halka aittir ve bu halkın rızası olmadan Sancak'ın geleceğiyle ilgili herhangi bir adım atılamaz. Sancak halkı da 1991'deki referandumda özerklik istediğini söyledi” diyerek daha da öte bir notkayı işaret etmiş ve bölgenin gelecekte Bosna Hersek’e dahi bağlanabileceğini belirtmiştir. Ancak bu noktada da gözlerin çevrildiği ülke Türkiye’dir. Zira bölge halkının siyasi olarak destek beklediği yegane ülke Türkiye’dir. Öyle ki Karadağ Arnavutları ile ve ileri gelenleri ile yaptığımız görüşmelerde dahi gözlerinin Arnavutluğa değil de Türkiye’ye çevrilmiş olduğunu görmekteyiz. Nitekim adının açıklanmasını istemeyen bir Arnavut Derneği Başkanı Karadağ’daki Arnavutların ağabey ülke olarak Arnavutluğu değil Türkiye’yi gördüklerini ve bunun hiçbir zaman değişmeyeceğini belirtmekte ve sözlerine şu şekilde devam etmektedir; “Ülkenin güneydoğusunda yaşayan Arnavutlar kendilerini Boşnaklar ile birlikte Müslüman toplumu olarak görmek istemektedirler ve orta vadede bir ortak muhalefet geliştirmek niyetindedirler. Ancak Karadağ hükümeti, Arnavutları Boşnaklara, Boşnakları da Arnavutlara karşı kullanmanın hesapları içerisindedir ve bu durumda iki ayrı halkın parçalanmış halde daha da az çıkacak olan sesinden Karadağlıların ve Sırpların kazançlı çıkacağı bir gerçektir.” diyerek ifadesini ortaya koymaktadır. Nitekim Karadağ’da kimi Sırplar’dan da bazı sesler çıkmakta ve Karadağ’daki Müslümanların özerkliğine karşın açıklamaları gözden kaçmamaktadır. Yeni Sırp Demokrasi Partisi lideri Novica Staniç, bütün bu ayrılıkçı ifadelerin sebebinin Karadağ’ın Kosova’yı tanıması sonucunda ortaya çıktığını belirterek rahatsızlığını ortaya koymuştur. Peki Sırplar Karadağ gibi küçük bir ülkede kendilerine de özerklik almak yerine neden özerklik isteyen diğer Müslüman milletlere karşı bir tavır almaktadırlar? Sebep açıktır.
Sırplar bir gün Karadağ’ın Sırbistan ile birleşeceği rüyası ile yaşamaktadır ve kendilerini bu ülkü uğrunda Karadağ’ın içerisine koyulmuş Truva atı gibi hissetmektedirler. Müslümanların kuzey bölgesini ayırmaları ise Sırplar için bir facia olacaktır zira kuzeyde öteden beridir birleşmek istedikleri Sırbistan sınırı biraz daha uzaklaşacaktır.
MÜSLÜMANLARIN ÖZERKLİK HAKKI
İşte belki de bu nedenle 2011 nüfus sayımında Müslümanları birbirinden ayrı 6-7 ayrı şık ile göstererek mümkün olduğu kadar parçalı göstermek isteyen Karadağ, belki de asıl korkusu ile yüzleşmeyi ötelemektedir. Ve bu korku ise Müslümanların hakkı olan özerkliği er geç alacakları gerçeğidir.
Ülkede sayım sonucunda sözde 118 bin 477 kişi Müslüman’dır. Ancak devlet otoritelerine göre bu kişilerin sadece 19 bin 439 tanesi Müslüman’dır. Zira diğer 99 bin 38 kişi, Müslüman değil, İslam seçeneğini tıklamıştır. Gerçekten birisi “dininiz nedir?” dese, kişinin “İslam” şıkkını tıklaması ile “Müslümanım” şıkkını tıklaması arasında fark yoktur. Üstelik bu, soruyu soran kişinin kuracağı cümleye göre de farklı bir cevabı alabileceği ve istediği gibi manipüle edebileceği bir durumdur. Demokratik ülkelerde şüphesiz bu tür sayımlar görülmemektedir. Ancak Karadağ dediğimiz ülkede fark vardır. Zira Müslümanlar yüzdelik bazda düşük gösterilmelidir ve olsa da olmasa da kuralına uydurulması gereken bir durumdur bu. İşte gelinen yüzyılda demokrasinin nazara verildiği bir dönemde demokratik bahaneler ile oyunlar bu kez istatistikler üzerinden bu şekilde oynanıyor. Oyun ne şekilde oynanırsa oynansın kaybedenler kulübü değişmiyor. Bu haksızlıklara karşı çıkacak olan bir parti "Ayrılıkçı" yaftasını yiyebildiği gibi, Haklarını farklı şekilde aramak isteyen insanlar da "ekstremist" ve "aşırı uç" olarak nitelendirilebiliyor. Şu ana dek 10'dan fazla katliam dönemi geçirmiş olan Karadağ Müslümanları’nın özerklikleri, hayatlarının bundan sonrasında kendilerini savunacakları sembolik de olsa bir polis gücü olması ve topraklarına her geçen gün yerleştirilen Sırp ve Karadağlılar ile azınlığa düşmelerini engelleyebilecek yegane seçenektir. Özerklik, yan yana yaşayan ve aynı dini değerleri paylaşan insanlar için bölücülük manasına ne kadar geliyorsa, yan yana yaşamak zorunda bırakılan ve aynı hiç bir dini, manevi ve tarihi mirası paylaşmayan insanlar için de o kadar güçlü bir ayrılma sebebidir. Karadağ’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde Kuzey Karadağ'da bir Sancak Özerk Bölgesi ile güneydoğu Karadağ'da kurulacak Arnavut Özerk Bölgesi, Karadağ'ın ülke olarak ömrünü uzatacak ve ileriki yüzyıllara daha da saygın ve bütünlükçü bir demokrasi ile gelebilmesini sağlayacak yegane çözümdür. Bunu buradan Karadağlı yetkililere bildirir ve özgürlükleri ve hakları adına inisiyatif kullanmak isteyen milletlere karşı daha fazla tolerans gösterilmesinin Avrupa Birliğine giriş arefesindeki Karadağ için bir artı getireceğini de ayrıca belirtiyorum.