Kıbrıs’ta ne olmalı ???
Bu soruya hemen hemen her yazımda cevap vermeye çalışıyorum. Kıbrıs sorununun başlangıç tarihi ta 1821'lere dayanır; ama esas sorunun alevlenmesi, Kıbrıs'ın İngiliz'e veriliş tarihi olan 1878'dir. İngiliz'in kira usulü (dalaveresi) ile Ada'ya el koymasından, yani Osmanlı Sancağını ve askerini adadan çektikten sonra Kıbrıs Türkü’nün mücadelesi ilk günden itibaren başlamıştır. 1878'ten 1914'e kadar olan süre içerensinde İngilizin Adanın esas sahibi Türklere yaptığı kötü idare ve ikinci sınıf vatandaş muamelesi sonucunda göçler büyük oranda adadaki nüfus yapısını Türkler aleyhine değiştirmiştir. Yine bu tarihlerde Rumların adadaki ENOSİS faaliyetleri; İngiliz'in müsamahası sonucunda devam etmiştir. 1914'te Osmanlı'nın Almanya sathında I. Dünya Harbi'ne katılmasını fırsat bilen İngiliz Kıbrıs'ı kendi topraklarına kattığını ilan eder. Bu olay Kıbrıs Türkleri’ni daha da derinden yaralar. Osmanlı'nın ortadan kalkması ve onun yerine kurulan Türkiye Cumhuriyet'i 1923'te Lozan Antlaşması ile Kıbrıs'ı Resmen İngiliz hâkimiyetine bırakır. 1923'teki Lozan Antlaşması ile adadaki demografik yapı göçlerle tamamı ile Türkler aleyhine değişir. Türkler ada dışına göç verirken, Rumlar da ada dışından, Yunanistan'dan, Girit ve On İki Adalardan Kıbrıs'ın içine Yunanlıları çekmişlerdir. O gün, bugün Kıbrıs'taki nüfus yapı hep Kıbrıs Rumları’nın lehinde olmuştur. 1950'lere gelindiğine EOKA ve kilise önderliğinde Enosis (ilhak) faaliyetleri hortlayarak hat safhaya varmıştır. 1950 – 1960 arasında tabii ki Kıbrıslı Türkler de Anavatan Türkiye'nin yardımları ile derlenip toparlanarak Rum ve İngiliz'e karşı TMT ruhu ile savaş vermiştir. Kıbrıslı Türkler 1960'ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurucu ortağı olmuş ancak bu ortaklık cumhuriyeti Rumların Aralık 1963 Akritas soykırım saldırıları ile yıkılıp gasp edilmiştir. Kıbrıs Cumhuriyeti Batı'nın ve İngiliz'in yardımları ile Kıbrıs Rumları’na adeta hediye
edilmiştir.
AYNI TAS AYNI HAMAM
Kıbrıs Türkleri 1964'ten 1974'e kadar büyük bir mücadele vererek tam 11 yıl boyunca destanlar yazmıştır. 49 yıl boyunca Kıbrıs Türkleri’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki ortaklık hakları gerek BM'de gerek BM Güvenlik Konseyi'nde görmezlikten gelinerek, Kıbrıs Türkleri yok
sayılmıştır. 2004'te Güney Kıbrıs sözde "tüm Kıbrıs'ı temsilen" Kıbrıs Cumhuriyeti'ni AB'ye almışlardır. Hani Kıbrıs Türkleri nerede???
Nerede adanın asli sahibi Türkler??? Aynı Batı 1 Temmuz 2012'de Cüce Hristofiyas'ı AB'ye dönem başkanı seçiyor. Sanılmasın ki bunları yazmakla söylemekle KKTC'den vazgeçtik ve/veya vazgeçeceğiz bizim gemimiz KKTC'dir rotamız Türkiye'dir. Sonuç olarak değişen hiçbir şey yok. Yani aynı hamam, aynı tas değişen yalnızca Batı'nın tellakları. Bu durumda artık "Kıbrıs'ta ne olmalı?" Kıbrıs Türkü madem ki yok sayılıyor biz de tümden Kıbrıs'la ilgili kurum, kuruluş ve devletleri (BM, AB ve ilgilenen ülkeleri) yok sayacağız. Yani proaktif politika uygulamamız gerekmektedir... Her zaman dediğim gibi Türk'ün dostu Türk'tür.