Kedi ve bakış açımız
1900’lü yıllar,
olayın nesnesi bir kedi,
ölümcül bir deney düzeneği,
Bir ampul.
Ampulün önünde yarı geçirgen bir ayna.
Aynanın önünde detektör ve detektöre bağlı silah,
silahın önünde dışarıdan görünmez bir kutunun içine konulmuş kedi.
Ampul yandığında, fotonlar dalga halinde geçerse enerjiye dönüşür,
Enerjiye dönüşürse aynadan geçer, detektör çalışır, silah ateşlenir ve kedi ölür.
Ampul yandığında, fotonlar parça halinde olursa kütleye dönüşür, detektör harekete geçmez, silah ateşlenmez ve kedi sağ kalır.
Olağan bakış açımıza göre kedi ya ölü ya da sağdır.
Ancak;
bu deneyde bambaşka bir durum söz konusudur.
Maddeyi oluşturan atom hem dalga hem de parça özelliğine sahiptir.
Maddenin ne dalga ne de parça özelliği kendi içinde tamamlanmış değildir.
Ama her ikisi de bizlere gerçeklik tablosu çizmek zorundadır.
Ancak, dalga ve parçacık tanımlamaları birbirlerine engel olur.
Varoluşun tam anlamıyla anlaşılması için her ikisinin de aynı anda ulaşılır olması gerekirken, belli bir zamanda ancak birine ulaşmak mümkündür.
Ancak ya elektron parçacık konumundaysa onun kesin durumu ya da dalga konumundaysa momentumu (hız) ölçülebilir.
Fakat asla aynı anda ikisini birden ölçemeyiz.
Özdeş sistemlerde yapılan özdeş ölçümler farklı sonuçlar verebiliyordu.
Bu durumda kedi “ya canlı ya da ölü değil”; “hem canlı hem de ölüdür” (dalga–parçacık).
Çünkü gerçeklik belirsizdir.
Bu yaklaşım tarzına göre artık kesin olan bir şey yoktur.
Esas alınabilecek, sağlam olduğu kabul edilen bir temel de bulunmamaktadır.
Çünkü Einstein’ın da belirttiği gibi her şey görecelidir.
Her şeyin değeri ve doğruluğu sadece kendine özgüdür.
Fiziği anladık dediyseniz anlamadınız demektir.
Fiziği hem anlar hem de anlayamazsınız.
Whiteadın dediği gibi “Kesinlik bir sahteliktir.”
Ve her şey “ya doğru ya da” yanlış değil “hem doğru hem de” yanlıştır.
Nasrettin Hoca… Kadılık yapan hoca, bu adam hayvanlarını benim tarlamdan geçiriyor. Bu yüzden ürünlerim zarar görüyor diyen davacıya “haklısın” der. Ama hayvanlarımın su içeceği kaynağa giden tek yok bu tarladan geçiyor. Bu tarladan geçmezse hayvanlarım susuzluktan telef olur diyen davalıya sende “haklısın” der. Hem davacıya hem de davalıya haklısın diyen hocaya bu ne iş diyen katibe sen de “haklısın” der. Ya davacı haklı ya da davalı mı? yoksa Hem davacı, hem davalı hem de katip haklı olabilir mi? Renkler… Siyah olan şeyler nelerdir? Beyaz olan şeyler nelerdir? Kömür, saç rengi, gece, kazak… siyah Diş, kar, elbise… beyaz Peki bunlardan hangisi “gerçek beyaz, hangisi gerçek siyah?” Gecenin siyahı mı? Kömürün siyahı mı? Dişin beyazı mı? Gelinliğin beyazı mı? Dünya da siyah ve beyaz yok mudur? Siyahımsılar ve beyazımsılar vardır. Hem kömür hem de saç rengi siyahtır… Çoklu zeka… Gardner tarafından ileri sürülen çoklu zeka alanlarını düşünelim. Kişi ya sosyal ya da matematiksel zekaya mı sahiptir? Yoksa hem sosyal zeka hem de matematiksel zekaya sahip midir? Bir kişi hem sosyal hem de matematiksel zekaya sahip olabilir. Aşk-sevgi… Bir insan bir insanı ya seviyor ya da sevmiyor mudur? Hem severken hem de sevmek istemiyor olamaz mı? Hem yaklaşıp hem kaçmak zorunda kalıyor olamaz mı? Bazen aynı gökyüzünün altında ya yakın ya da uzak mıdır? Yoksa hem çok yakın hem de çok uzak mıdır? Diğer… İçimizde ya iyilik ya kötülük mü var? Hem iyilik hem de kötülük mü var içimizde? İnsan iyi olduğu kadar kötü müdür? Yoksa Hem iyi hem de kötü müdür?
Urfalı şair Nabi’nin; “Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz. Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz.” dediği gibi zaman bağında hem güzü hem de baharı görebiliriz. Ez cümle; hayata ne ne de; ya ya da değil hem hem de ile bakabilirsek belki daha mutlu oluruz. Son olarak, bu tabaklar kırık mı sağlam mı?
Nasrettin Hoca… Kadılık yapan hoca, bu adam hayvanlarını benim tarlamdan geçiriyor. Bu yüzden ürünlerim zarar görüyor diyen davacıya “haklısın” der. Ama hayvanlarımın su içeceği kaynağa giden tek yok bu tarladan geçiyor. Bu tarladan geçmezse hayvanlarım susuzluktan telef olur diyen davalıya sende “haklısın” der. Hem davacıya hem de davalıya haklısın diyen hocaya bu ne iş diyen katibe sen de “haklısın” der. Ya davacı haklı ya da davalı mı? yoksa Hem davacı, hem davalı hem de katip haklı olabilir mi? Renkler… Siyah olan şeyler nelerdir? Beyaz olan şeyler nelerdir? Kömür, saç rengi, gece, kazak… siyah Diş, kar, elbise… beyaz Peki bunlardan hangisi “gerçek beyaz, hangisi gerçek siyah?” Gecenin siyahı mı? Kömürün siyahı mı? Dişin beyazı mı? Gelinliğin beyazı mı? Dünya da siyah ve beyaz yok mudur? Siyahımsılar ve beyazımsılar vardır. Hem kömür hem de saç rengi siyahtır… Çoklu zeka… Gardner tarafından ileri sürülen çoklu zeka alanlarını düşünelim. Kişi ya sosyal ya da matematiksel zekaya mı sahiptir? Yoksa hem sosyal zeka hem de matematiksel zekaya sahip midir? Bir kişi hem sosyal hem de matematiksel zekaya sahip olabilir. Aşk-sevgi… Bir insan bir insanı ya seviyor ya da sevmiyor mudur? Hem severken hem de sevmek istemiyor olamaz mı? Hem yaklaşıp hem kaçmak zorunda kalıyor olamaz mı? Bazen aynı gökyüzünün altında ya yakın ya da uzak mıdır? Yoksa hem çok yakın hem de çok uzak mıdır? Diğer… İçimizde ya iyilik ya kötülük mü var? Hem iyilik hem de kötülük mü var içimizde? İnsan iyi olduğu kadar kötü müdür? Yoksa Hem iyi hem de kötü müdür?
Urfalı şair Nabi’nin; “Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz. Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz.” dediği gibi zaman bağında hem güzü hem de baharı görebiliriz. Ez cümle; hayata ne ne de; ya ya da değil hem hem de ile bakabilirsek belki daha mutlu oluruz. Son olarak, bu tabaklar kırık mı sağlam mı?