İki idmanla yüz’ü güldü!
Galatasaray’da Milan Baros varsa da dert, yoksa da dert dedik durduk. Hatta Baros kalsa bile bir santrafora ihtiyacı olduğu çok konuşuldu ve yazıldı. Nedeni Baros’un sakatlıkları ve kart cezaları ile takımı pek çok defa yalnız bırakması. Peki aylardan beri bu eksikliğin farkında olarak, ya da olmayarak bu noktaya transfer yapılamayışı oldukça büyük beceriksizlik değil mi?
Ünal Aysal’ın bu açığı görememesi ilk kez başkanlık koltuğuna oturmasına bağlanıyor. Baros’a yedeklik yapacak iyi bir oyuncuyu transfer yaparak bu ihtiyacı kapatabilirdi bana göre. Galatasaray ara transferi” kağıt üzerinde” başarısız kapattı. Acil bir forvet alınması gerekirken orta sahaya Manisaspor’dan Yiğit transfer edildi. Oda köşede oturuyor ayrı bir konu. Gelelim sorunlu bir şekilde Galatasaray’dan gönderilen Necati Ateş’e…
Kurtarıcı olarak geri geldi. ”Bir sürü ünlü isimleri transfer edeceğiz” diye taraftarlara hayal kurdurarak Necati’yi kurtarıcı diye Galatasaray’a getiren yönetime pes dedik. Ancak son iki maçta da puan kaybeden Galatasaray’da, çiçeği burnunda yeni transfer Ateş, mecburiyetten oyuna alınmıştı ama, Takım Ateş’le hayat buldu. İki antrenmanın ardından jet hızıyla ilk 11’de yerini alan Ateş’in dönüşünde “dalya” oldu.
SOĞUK HAVADA ATEŞ DANSI
Gaziantep karşısında 100’cü kez sarı kırmızılı formayı giyme onurunu yaşamış oldu. Kolay değil, 4.5 yıl sonra geri döneceksin, iki antrenman yapacak ve Gaziantep gibi zorlu bir deplasmanda 11’de sahaya çıkacaksın. Bununla birlikte Galatasaray’da herkesin gözü 32’lik Ateş’in üzerinde olunca baskıyı bir düşünün artık. Yıllar sonra onur mücadelesi ve hesaplaşma vaktidir artık. Bu düşünce içinde top oynamak nasıl bir duygu hiç düşündünüz mü? Bana göre Necati Ateş gibi kaliteli bir futbolcuysanız, nerede olursa olsun sahaya çıkar oynarsınız. Adaptasyon sorunuymuş, yeni takım arkadaşları tanımama sorunuymuş, gibi basit mazeretler asla olmaz. Bunun üzerine bir de 4.5 yıl önce, takımdan gönderenleri de en başından susturursunuz işte böyle…