Komşudaki Açılım

Açılım kelimesi çoğumuz için günümüz de Kürt veya Ermeni sorunu! diye bilinen tartışmaların tanıtıcı kelimesidir. Ülkemizde ki açılım planının seyri günlük siyasetten bi haber olmayanlar için malumdur. Ancak komşularımızda böyle bir istek, böyle bir plan ve en önemlisi hükümet olarak böyle sarsılmaz bir devlet politikası var mıdır bilinmez. Hepimizin malumudur ki Yunanistan çoğu konuda karşılaştırıldığımız hatta yarıştırıldığımız bir devlettir. Bu yarışların sonucu uluslararası jürinin de etkisi ile artık merak edilmeyecek derecede Yunanistan lehinedir. AB turnuvası, Kıbrıs koşusu, Kıta Sahanlığı sıçraması hatta baklava yeme ve rakı içme yarışları bile olsa malum jüri(AB) kimin kazanacağını çok önceden bilme kehanetine sahiptir.

GARBİ TRAKYA HÜKÜMETİ

Komşumuzun sınırları içinde kalan Batı Trakya bölgesi ki eski adıyla Garbi Trakya Hükümeti Muvakkatesi (ilk Türk Cumhuriyeti ve 1913 de 56 gün kadar yaşamış ayrı bayrağı dili hatta marşı olan bir devlettir) Yunanistan’ın açılımından hangi hakları kazanmıştır incelemek gerekir. 1923’te yapılan Lozan Barış Konferansı ile nüfus çoğunluğunu(yüzde 67) Türkler oluşturduğu için mübadele kapsamına alınmayan Batı Trakya Türkleri Yunanistan içinde milli olmasa da dini azınlık statüsünde yer almış ve hakları anlaşma metinleriyle koruma altında tutulmuştur. Aynı Lozan Antlaşması ile Türkiye sınırları içerisinde azınlık statüsünü reddetmiş ve temel hak özgürlükler noktasında tüm vatandaşlarını eşit gördüğünü tüm dünyaya deklere etmiştir. Bu durumda bile düşmanı çatlatacak tarzda yaptığımız açılım planlaması ile olmayan azınlığa olmayan eşitsizlik sebep gösterilerek tanınan yetkiler Yunanistan’ı geçtiğimiz tek spor dalı olsa gerektir. Zira aynı Yunanistan bugün sınırlarında bulunan Batı Trakya Bölgesi Türkleri için bırakın bir takım insan hakları ve reform adıyla özgürlük genişlemesi yapmasını, mevcut kurum ve yapılarını her geçen gün azaltmaktadır. Hükümetimizden bu yönüyle çok şey öğrenmesi gereken Yunan diplomatlar; 1923’te Batı Trakya Türkleri’nin yaşadığı bölgedeki yüzde 87’lik arazi genişliğini günümüzde yüzde 25’in altına düşürmüşler zaman içerisinde Rusya‘dan ve farklı ülkelerden getirilen Yunanlıları kanunla yaşama hakkı olarak belirtilen Batı Trakya’ya yerleştirerek Türklerin yaşam hakkına tecavüz etmişlerdir. Bunun yanı sıra Yunanistan vatandaşlık kanunnamesinin meşhur 19. maddesi gereği 1955 den bu yana 60 bine yakın soydaşımız Yunan vatandaşlığından çıkarılmış ve 1998 de değiştirilen 19. maddenin geriye dönük bir düzeltmeye gitmemesi ile gasp edilen hakları iade edilmemiştir. Vatandaşlıktan çıkarılan yüzlerce Türk bölgede Haymatlos (vatansız) olarak yaşamaya devam etmektedir. 1980 yılından itibaren vakıf idarelerine yönelik seçimler Yunan hükümetinin korkuları gereği Ortodoks Hıristiyanların belirlenmesiyle sonuçlanmış ve Türk Vakıfları Türklere devredilmemiştir. Avrupa Birliği fonlarından Türk vakıfları yararlandırılmamıştır. Yapılan tüm bu haksızlıklara ek olarak, yıkılan onlarca cami, minare, tekke, çeşme vb.. ata yadigarı yapılar Yunan yöneticilerinin Türk varlığına bakışına en açık kanıt olarak durmaktadır. Yunanistan’daki Türk açılımı resmi verilere göre böyle bir tarihsel süreç izlerken, komşumuzda ki eli vicdanında olan ve temiz siyaset ile Türk dostu diyebileceğimiz siyaset ve devlet adamlarının da hakkını yememek gerekmektedir. Ülkemizde ki ve Batı Trakya’daki kardeşlik ve birlik havasını onlarca yıldır ortaya konan hiçbir dış ve iç menşeili yıkıcı güç bozamamışken, zaman zaman ortaya çıkarılmaya çalışılan etnik farklılık havası ve kültürel ayrıştırma senaryoları da bunu başaramayacaktır. Tüm bölgeleriyle ve tüm zenginlikleriyle bir ve bütün olan Türkiye Cumhuriyeti Türk Milletinin kanı ve canı pahasına koruyup kollayacağı en büyük değerdir.

Murat Çıtak.

 

Benzer Videolar