Kosova’dan izlenimler -1

Kosova ismini ilk olarak Ortaca ortaokulunda öğrenci olduğum 1970’li yılların ortalarında tarih kitaplarında okumuştum. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Osmanlı topraklarının sınırlarının içerisinde kalan Kosova, Balkan savaşlarından sonra Osmanlı Devleti sınırları dışında kaldı. İnsanlarının yüzde 90’ının Arnavut olduğu Kosova İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda eski Yugoslavya sınırları içerisindeydi. Yugoslavya eski devlet başkanı Mareşal Tito’nun 4 Mayıs 1980 tarihinde vefatından sonra Yugoslavya’da çeşitli etnik guruplar ile Yugoslavya’nın merkezini oluşturan Sırbistan yönetimi arasında huzursuzluklar yaşandı ve Yugoslavya parçalanma dönemine girerek bu altı parçaya bölündü. Bunlardan birisi de 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsızlığını kazanarak yeni bir ülke olan bağımsız Kosova oldu. Bu gün araştırmalarıma göre Birleşmiş Milletler üyesi olan Kosova devletini dünya üzerinde 80 ülke tanıyarak Başkenti olan Priştine’de büyük elçilik açtı. Kosova’yı tanıyan ilk ülkelerden birisi de Türkiye oldu. 5 Mayıs 2011 tarihinde Eskişehir’den Hüseyin Turudoğlu ile beraber THY’NIN Marmaris isimli tarifeli uçağı ile İstanbul’dan Kosova’nın başkenti Priştine’ye gittik. Burada bizi soğuk bir hava karşıladı. Uçaktan indikten sonra Priştine hava alanından ayrıldık ve Priştine merkezde otele yerleştik. Daha sonra Priştine’nin merkezde ana caddelerinde dolaşıyoruz.

Priştine’nin yaklaşık nüfusu 600 bin olup merkezin coğrafi büyüklüğü İzmir’in yarısı kadar. Şehir 2000’li yılların başında yaşanan iç savaştan dolayı olumsuz fiziki görünüme sahip. Priştine sokaklarında Türkçe konuşan insanlarla karşılaşıyorsunuz. Kosova vatandaşları Türklere karşı çok sıcak davranıyorlar.

7 Mayıs günü Priştine Şehir Tiyatrosu’nda Türkiye’den gelen Türk Halk Müziği korosunun konserinde bol, bol Rumeli Türküleri dinledik. Salonu 500 civarında Kosovalı Türk vatandaşı doldurmuş oturacak yer yoktu.

 

BARIŞ KOŞUSU

 

8 Mayıs günü Priştine’de 5 kilometre ve 21 kilometre Barış Koşusu yapıldı. Yaklaşık 800 kişinin iştirak ettiği Barış Koşusu’nda bizlerde koşarak en iyi şekilde Kosovalı vatandaşların sevincine katkı yaptık. Kosova halkı da bu koşuya büyük ilgi gösteriyordu. Arnavutlar’ın en büyük lideri 1400’lü yıllarda yaşayan İskender Bey’dir. Bizim için Atatürk ne derece önemliyse, Arnavutlar için de İskender Bey o derece önemlidir. İskender Bey’den sonra İbrahim Rugova da Kosovalı Arnavutlar için önemli bir devlet adamı olup, Tito’dan sonra Yugoslavya parçalanma sürecine girince Sırbistan Devlet Başkanı Miloseviç, 1989 yılında Kosova’nın özerkliğine son vermesinden sonra İbrahim Rugova Sırbistan’a karşı sert bir muhalefet yaparak tüm Kosovalı Arnavutları örgütledi. Sırbistan ile sert tartışmalara girerek müzakerelere girmeyi ret etti. 1999 yılından sonra Kosova’nın Sırplara karşı direnişinde gösterdiği kararlılıktan sonra ailesiyle birlikte ev hapsine tutulmuş. Ama bu şartlarda dahi Kosova halkını yönlendirmeye devam ediyordu. 2001 Kasım ayında Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan seçimler sonunda partisi Kosova Demokratik Birliği seçimlerden birici parti çıktı ve 4 Mart 2002 tarihinde Kosova Cumhurbaşkanı oldu. Kosova Cumhurbaşkanlığı devam ederken 2005 yılında yakalandığı akciğer kanserine 21 Ocak 2006 tarihinde yenik düşerek hayata veda etti.

 

 

 

Benzer Videolar