Kurtuluş Savaşı ve General Trikopis
Kurtuluş Savaşımızla ve özellikle 26–30 Ağustos 1922 tarihleri arasında cereyan eden Büyük Taarruzla ilgili olarak tarihçilerimiz tarafından gerekli araştırmalar teferruatlı olarak yapılmış ve günümüzde bu savaş için anlatılacak bir şey kaldığını tahmin etmiyorum. Ancak İngilizlerin telkin ve silah yardımıyla 15 Mayıs 1919 tarihinden 9 Eylül 1922 tarihine kadar 39 ay süreyle Yunan Ordusu tarafından işgal edilmiş olan Batı Anadolu'nun kurtarılmasıyla ilgili olarak kanımca çok ilginç bulunan bazı noktalara değinmek istiyorum. Yurdumuzu işgal etmiş bulunan Yunan Ordusu’na bu savaşta ilk darbe 1921 yılı Mart Ayında Birinci İnönü zaferiyle vurulmuştur. Başkumandan Büyük Asker Mustafa Kemal Paşa (Atatürk soyadını 1934 yılında almıştır.) kumandasındaki Türk Ordusu 23 Ağustos- 13 Eylül 1921 tarihleri arasında cereyan eden Sakarya Meydan Savaşında, Yunan Ordusu’nu bozguna uğratmış ve Sakarya Nehri’nin batısına çekilmesini sağlamıştır. Kanımca bu büyük zafer yurdumuzda daha büyük bir coşkuyla kutlanmalıdır. Bu savaşta Yunan Ordusu saflarında Prens Andre (Yunan Kralı Konstantin'in yeğeni) Korgeneral rütbesiyle katılmıştır.
Prens Andre’nin oğlu ise halen İngiltere Kraliçesi olan Elizabet'in eşi Edinburg Dükü Prens Filip'tir. Büyük Asker Atatürk, Sakarya Savaşı’ndan sonra Yunan Ordusu’nun üstüne gitme riskini göze almamış, tedbirli davranarak Yunan Ordusu’na karşı nihai darbeyi bir yıl sonra indirmiştir.
YUNANLILARIN ÇOK GÜVENDİĞİ TAHKİMAT
1922 yılı 26 Ağustos sabahı saat 04.45’te büyük gizlilik ve şiddetli bir topçu ateşiyle başlayan Büyük Taarruz, Yunan Ordusu Karahisar'ın 50 kilometre kadar güneyi ve 20-30 kilometre uzunluğundaki doğu cephesinde çok büyük bir tahkimat yapmıştır. Yunanlıların bu tahkimata çok güvendiği, Yunan Orduları Başkumandanı General Nikolaos Trikopis tarafından 1952 yılında Atina'da Gazeteci Hıfzı Topuz'a verdiği bir mülâkatta ifade edilmiştir. Kusursuz bir savaş planı yapan büyük komutan Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos sabahından kesin zafere ulaşıldığı 30 Ağustos akşamına kadar hiç uyumadan birçok cepheden bu savaşı yönetmiştir. (Seryaver "Başyaver" Salih Bozok'un hatıraları) Dumlupınar Savaşı’nı kaybeden Yunan Ordusu, bozguna uğramış ve İzmir istikametine doğru kaçmaya başlamıştır. 31 Ağustos 1922 günü artık Yunan Ordusu’na mensup General - Subay ve Erler esir alınmış ya da teslim olmaya başlamışlardır. Esir düşen bir Yunan Binbaşı, Atatürk'ün huzuruna getirilir. Bilindiği gibi Atatürk Fransızca diline pekiyi derecede vakıftır. Fransızca bilen Yunanlı Binbaşı’ya, merak etmemesini ve esirlere Viyana Sözleşmesi kuralları gereği iyi davranılacağını söyleyince, binbaşı o tarihte henüz 41 yaşında olan Atatürk'e " Ben kiminle görüşüyorum diye sorar" Atatürk ise " Ben Türk Orduları Başkomutanı Mustafa Kemal Paşayım” diye cevap verir. Binbaşı aynen şu cevabı vermiştir. Ben bu savaşı neden kaybettiğimizi şimdi daha iyi anlıyorum der. Yunan Orduları Baş Komutanı Hacı Anesti bu savaşı İzmir’den gemiden yönetmiştir. 2 Eylül 1922 Günü Uşak'ta Yunan Orduları Başkumandan vekili olan General Trikopis esir alınmış ve Hacı Anesti'nin yerine Başkomutanlığına getirildiğini bunu ancak Atatürk'ün huzuruna getirildiğinde Atatürk'ten öğrenmiştir. Yunan Ordusu’nun bu savaşın başında Başkomutanı General Papulyas'tır. Sakarya Meydan savaşından sonra ise Aralık 1921 yılında görevden alınarak yerine General Hacı Anesti getirilmiştir.
91 YAŞINDA ATİNA’DA ÖLDÜ
General Trikopis 1868 doğumlu olup 91 yaşında 1959 yılında Atina'da ölmüştür. 1952 yılında 84 yaşındayken Gazeteci Hıfzı Topuz'a verdiği röportajda. Atatürk'le olan karşılaşmasını anlatmıştır. 2 Eylül 1922 günü Uşak'ta esir alındığında, kendisini İsmet Paşa’nın alıp Atatürk'ün huzuruna getirdiğini ve Atatürk'ün kendisine " Yorgunsuzun istirahatınız sağlanacaktır, üzülmeyiniz siz görevinizi yaptınız, Napolyon da savaş kaybetmiş ve esir düşmüştür, burada misafirimizsiniz" dediğini anlatmıştır. Ayrıca Mustafa Kemal Paşa kendisine, sağ olduğuna dair bir yazıyı kaleme almasını ve bunu da telgrafla eşine bildireceğini iletmiştir. Şimdi uzun bir yaşam süren General Trikopis'in neden her 10 Kasım’da Atatürk'ün ölüm yıldönümünde Atina'daki Büyükelçiliğimize gidip taziyede bulunduğunu anlamak daha kolaydır. General Trikopis, “Bu savaş gereksiz bir savaştı, bizim Anadolu’da işimiz neydi. Buna yabancı devletler sebep olmuştur” demiştir. General Trikopis esir alındıktan sonra Kayseri'ye götürülmüş ve orada Talas yakınında bir esir kampında bir yıl kadar kalmış ve esirlerin mübadele edilmesi anlaşması yapılınca Yunanistan'a gönderilmiştir. Yunan Hükümeti General Papulyas, General Hacı Anesti, birçok generali, Başbakan Gunaris'i ve bazı bakanları bu savaş hezimetinden sorumlu tutarak idama mahkûm ederek kurşuna dizmiştir. General Trikopis ise Yunanistan'da bu olaylar yatışınca ülkesine gönderilmiştir. Kendisi 1928 yılında isteğiyle emekli olmuştur. Ancak hatıralarını yazmamıştır. Artık Türk ve Yunan ulusları komşu ve birbirine dosttur. Bu dostluk temelini de Atatürk- Trikopis ve Venizelos (Yunan Başbakanı) atmıştır. Bu dostlukları pekiştirmek görevi de sanatçı ve sporculara da düşmektedir. Kurtuluş Savaşımızın 91. yıldönümünde, başta Başkomutan Atatürk ve diğer komutanlarımız ile tüm subay ve erlerimizi rahmet ve şükranla anmak bizim borcumuzdur. Nurlar içerisinde yatsınlar.