Liyakat, sadakat ve bereket
Bizde güzel bir söz vardır. “Görev istenmez verilir”, diye. Doğrusu bu olsa da, gerçekler tersine işler. Genelde herkes kendini çok iyi yerlerde olmayı layık görür. Bunun için torpiller aranır, kulisler yapılır, temayüller zorlanır. Hâlbuki hiç o göreve layık olup olmadığı sorgulanmaz. Bilirkişilerce ya da toplumun ileri gelenleri ile istişare yapılmaz. Sonrasında başarısızlık beklenen sonuçtur. Diğer yandan hak ettiği halde kendini tanıtamayan değerler vardır. Genellikle mutevazilikten dolayı öne çıkamayan insanlardan söz ediyorum. Alçak gönüllüğün gerektiği yerde, gerektiği kadar gösterilmesi lazım. Bazen de özelliklerin yansıtılması gerekiyor. Böylece vazife için uygun kişinin seçilmesi ve keşfedilmesi daha kolay olacaktır. Gereksiz tevazu, haksızlığa ve hizmet kaybına neden olabilir.
GERÇEK LİDER
Uygun kişinin tespitinde görevli lider kişi ve kişiler de bu göreve layık olmalıdır. Kendi yerini doldurmamış, sehven ve tesadüfen bu konuma gelmiş kişi gerçek lider değildir, olamaz. O, geçici bir makam sahibidir. Böylesi sözde liderlerin, uygun insanları seçmesi beklenemez. Aksine bu kişiler kendi koltuklarını kaybetmekten korkan insanlardır. Dolayısıyla bunların gözüne doğru insanlar değil, tabiri caizse, yağcı tabakalar ve de dalkavuklar girecektir. Bu yüzden lider çok önemlidir. Doğal ve gerçek lider olmak zordur, ama olduğunda da mükemmel bir sonuç elde edilir. Hangi görev olursa olsun, tarafsız, adil ve hakkaniyetle seçilmesini bekleriz. Bu seçim için liyakat ve sadakat önemlidir. İşin ehline verilmesine mutlak dikkat etmek gerekiyor. Bunun yanında bulunduğunuz topluma, sizlere gönül ve destek verenlere, davanıza ve inancınıza sadakat şarttır. Söz verdiğiniz gibi dosdoğru olacaksınız. Buna da sadık kalacaksınız. Bütün bunların sonunda da çalışacak, üretecek, hizmet verecesiniz. Bu bereket anlamına gelir ki çalışma ve gayretlerin meyvesi alınmış olur. Bunların hepsi birden gerçekleşirse, eskilerin deyimiyle, Nur, âlâ nur olur. Olunca da ne güzel olur.