Manisa Tarzanı
Manisa'nın meşhur tarihi "Kırmızı Köprü"sünden "Çaybaşı deresi"ni izleyerek
Asırlık çınar ağaçlarının gölgesinde "Ağlayan Kaya" Niobe'ye çıkarken tarihi "Gülgün hatun hamamı"nın
tam karşısındaki iki katlı yığma bina'da 1961 yılının Ağustos ayının son haftasında dünyaya geldim.
1,5 yaşında iken Manisa, 31 Mayıs 1963'te Dünya'nın ilk çevre dostu insanı için gözyaşı döküyordu.
Bu kişi Manisa Tarzan'ından başkası değildi.
Bir diğer adıyla Ahmet Bedevi...
"Manisa Tarzanı" adıyla ve çevreci yapısıyla büyük bir üne kavuşan, Ahmet Bedevi(Ahmeddin Carlak olarak ta bilinir)
1899 yılında Irak'ın Samara kentinde dünyaya geldi.
1923 te geldiği Manisa’nın enkaz kaldırılmasında bulunmuş, daha sonra da Manisa’nın yeşillendirilmesi için ağaç dikmeye başlamıştır. Cumhuriyet Dönemi başlarında Manisa’ya geldi; kimsesiz ve yoksuldu. Manisa Belediyesine girdi; ne iş verildiyse yaptı. 1 Haziran 1933 tarihinde 30 lira aylıkla Bahçıvan Yardımcısı oldu. Hep bu görevde kaldı.
Dünya da ilk çevre hareketini başlatan Manisa Tarzanı, kuru dalları ektikçe, sanki elinde sihir varmış gibi dallar yeşerip
fidan olmaya başlamış, Fidanlar ağaç olurken o da Manisa'nın ve tüm Türkiye'nin sembolu olmuştur.
Yaşantısında Ağaç sevgisinden başka bir şey olmamıştır. yereği ağaçların gövdesi, dalları ise kolları olmuştur hep...
İnsanların her yıl yapmış oldukları doğa katliamlarına kayıtsız kalmayacağını, yıllar önceden haykırmıştır. Yeşilin atası olmuştur her zaman...Yeşille ve doğa ile iç içe yaşamanın tüm güzelliklerini yaşantısı boyunca insanlara öğretmeye çalışmıştır.
Manisa Spil dağı eteklerindeki Topkale kulübesinde yıllarca hep yalnız yaşadı. Ne bir yorgan, ne bir yastık vardı...
Üzerine her gün okuduğu günlük gazeteleriden üzerine serdiği tahta divanında yatıp kalktı. Yaz kış hep soğuk suyla yıkanırdı. Kendi elleriyle topladığı çiçeklerden güzel kokular yapar, saç ve saçlarını bir kuaför gibi özenle tarardı.
Manisa'da ulusal bayramların simgesi olmuştur. Göğsüne taktığı İstiklal madalyası ile büyük gurur ve sevinç duyardı.
Özgür bir yurttaş olarak yaşamayı hep ilke edindi. Manisanın tüm sosyal yaşamında yerini aldı. Makam, mal, mülk ve servet sahibi olmayı hiç aklından bile geçirmedi. Belediyeden almış olduğu aylık ile fakirlere ve evlenme çağındaki genç kızlara yardım ederdi.
Yaşadığı dönemler içinde Türkiyenin bir çok yerinden Manisa'ya gelen ünlü kişiler, siyasetçiler, gazeticeler, yazarlar
Tarzan'ı görmeden gitmezlerdi.
Manisalı yazar Bedriye Aksakal'ın "Yeşilin Atası Manisa Tarzanı" adlı kitabında bu kişilerin Tarzan ile ilgili anıları bulunmaktadır.
Tarzan'ı ziyaret sonrası bir çok gazeteci ve yazar ondan söz etti. Anısına kitaplar, makaleler, şiirler yazıldı.
Doğaya olan tutkusuyla, Her gün Manisa ve Spil dağı arasında diktiği ağaçlar ile insanlar arasında bir köprü kurdu.
Tarzan ın içinde doğaya karşı sönmeyen bir ışık vardı yaşamı boyunca...
O sabahın ilk ışıklarını, ekmiş olduğu ağaçların arasında yakaladı hep...
Rüzgarın tatlı esintisiyle, ağaç dallarının arasından çıkan sesin ritimleriyle müzikler dinledi hep..
Kuşlarla, ağustos böcekleriyle hep dost oldu..
Manisa'ya anıtları dikildi..
Filmi bile çevrildi..
Manisa onu unutmadı ve unutmayacaktır.
Bence Türkiyedeki tüm doğa severler de onu unutmamalı...
Çünkü o yeşilin babasıdır..
Vaktiniz olursa eğer
Manisa Belediyesinin düzenlemiş olduğu 31 Mayıs-05 Haziran günlerinde
Manisa Tarzan'ı ve çevre günleri etkinliklerine sizleri bekleriz...