Medeniyetlere Göre Hoşgörü

Çok değerli okuyucularımız bu hafta sizlerle 40' lar Kulübü bünyesinde yayımlanan Medeniyet serisinin 1.kitabı İslam Medeniyeti ve Batı Medeniyetindeki 40 Fark adlı eserde yer alan toplumsal ilişki ve hoşgörü ile ilgili yazımın bir kısmını paylaşmak istiyorum. Yayın yönetmeniz Yunus Coşkun beyefendi ile yazar arkadaşlarımızın tam desteğini alarak, İHH aracılığı ile gelen tüm geliri resmi olarak yetim ve öksüz çocuklarımızdan 10 tanesine bağışlamış bulunmaktayız. Ayrıca Tüm Türkiye genelinde yapılan Kitap fuarlarında yayınevimizde yayımlanan kitaplarımız yetim ve öksüz, şehit ve gazi çocuklarımıza ücretsiz olarak takdim edilmektedir. İslam dinine tabi olarak dünyaya gelmiş biz inanan Müslümanlar için " hoşgörü" kelimesinin manası oldukça kıymetli olduğuna eminim. " Hoşgörü" İslam dininin en önemli yapı taşlarından biri olmasına karşılık, Batı medeniyeti İslam' a karşıt örgütler oluşturmaya ve saldırmaya devam etmektedir. 1992’den 1995’e kadar süren “Bosna Savaşı” boyunca tarihte eşine ender rastlanan katliamlar yapılmış, 250.000’in üzerinde Müslüman Boşnak, Sırplar tarafından tüm dünyanın gözleri önünde öldürülmüştü. Bu süreçte milyonlarca Müslüman Boşnak evlerinden sürülmüş, 50 bin civarında kadın tecavüze uğramıştı. ABD, BM, NATO ve özellikle de Batı kamuoyu savaşın sonuna kadar yapılan tecavüz, katliam ve soykırımları seyretmekle yetinmişti.Azgınlık, pervasızlık, sömürü, yağmalama, katliam, soykırım, işkence, tecavüz, yalancılık, sözünde durmama, kibir, yapılan antlaşmalara sadık kalmama, iki yüzlülük, sahtekârlık.... “Bir insanda bulunsa onu hayvandan daha aşağı yapacak bu sıfatları hangi devlet veya devletler hakediyor?” diye sorulsa ne cevap verirsiniz? İKİ YÜZLÜ BATI Batı, her devirde daima iki yüze sahip oldu. İnsanlığa zulüm ve işkence taşıyan yüzünü hiçbir devirde kaybetmedi. Batı’nın tarihi aynı zamanda kesintisiz bir zulüm ve soykırım tarihidir. Haçlı seferlerinde yaptıkları zulmü kendi tarihçileri itiraf etmek zorunda kalmıştır. Kudüs’e girdiklerinde kadın-çocuk ayırmadan yaptıkları katliam havsalanın alacağı boyutların çok ötesinde idi, sokaklar ceset parçaları ile dolmuştu, kan deryası yürüyen insanın ayak bileklerini geçecek kadar çoktu. “İlk haçlı seferinde Hıristiyanlar Kudüs'ü aldıklarında, ... Harem-ül Şerif'deki Müslüman olan tüm kadın ve çocukları öldürmeyi sürdürdüler. Size bu hikayenin bugün hala Ortadoğu'da anlatıldığını ve hala bunun bedelini ödediğimizi söyleyebilirim.” (Bill Clinton, Hürriyet, 10 Kasım 2001) Yine bu seferler esnasında kendilerini buyur eden Bizans’ı ve İstanbul’u -yani kendi dindaşlarının yaşadığı ülkeyi- yağmaladılar.

“...Bartholomeos'u önceki gün kabul eden Papa 2. Jean Paul, Haçlı ordularının 1204'te İstanbul'u yağmalamasından dolayı ondan özür diledi.” (Akşam, 1 Temmuz 2004) Harun Reşit zamanında İstanbul’da yaşayan Müslümanların sayısı çoğaldı diye bir araya gelen Bizans’ın din adamları ve devlet ricali İstanbul Müslümanlarının yok edilmesine karar verdiler. Bugün Karaköy olarak bilinen yerde yaşayan on binlerce Müslüman çocuklar dahil- kılıçtan geçirildi. Harun Reşit bu hadise üzerine o kadar üzülmüştü ki rivayetlere göre ömrünün sonuna kadar gülmedi. Bizans üzerine seferler düzenledi. Avrupa’nın “Aydınlanma çağı” diye kibirlene kibirline bir yere koyamadığı devir, ilham aldıkları Endülüs’ü yerle bir etmeleriyle başladı. Bugünkü İspanya ve Portekiz’in bulunduğu İber yarımadasında yaşamış yaklaşık 800 yıllık bir İslâm medeniyeti bütün Avrupa’ya ilim ve irfan yaymıştı. (Bütün Avrupa sefalet ve pisliğin içinde yaşarken, 10.000, 20.000 nüfuslu şehir yokken İslam ülkelerinde nüfusu yüz binlerle ifade edilen metropoller vardı.) Bu medeniyeti yerle bir etmekle kalmadılar. Bütün Müslümanları ya öldürdüler ya da sürgün ettiler, zorla din değiştirmeye mecbur ettiler. Balkan ülkelerinde ve Türkiye' de yaşayan hemşerilerime en derin saygılarımı ve selamlarımı sunarım.
Benzer Videolar