Merhemli Kel
“Her gün Ada’nın birçok yerinde yeni mevziler kazan Türkler değil Rumlardır. Kıbrıs limanlarına uğrayan gemilerden boşalan silah yüklü sandıklar Türk bölgelerine değil Rum mevzilerine dağıtılmakla, oradaki askerlerin ellerine teslim edilmektedir. Binaen aleyh Rumca gazetelerin devam edeceği muhakkak olan yalan ve iftiralarına son vermesini her sulhsever gibi bizlerde görmek istiyoruz ama bu bekleyişin boş bir bekleyiş olacağı kesindir. Çünkü bunların hedefi karanlık bir uçurum başıdır ve bu adamlar bilerek ve isteyerek o tarafa yönelmiş koşar adımla ilerliyorlar” 1969
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Bundan böyle ne olacak bu AB’nin sonu diye sormayacağız. Neden mi? Çünkü onlar kendi içlerinde boğuşurken birliği bir çıkar ortaklığına dönüştürdüler bile. 25 Mart 1957 tarihinde 6 kurucu ülkenin önde gidenleri tarafından kurulan ve Roma Anlaşması diye anılan birlik 60. yaşına ulaşmış bulunuyor. Aradan geçen sürede kendi iç sorunlarını çözememiş olsalar da mücadele etmeye kararlı bir yaklaşım sergiliyorlar. Yine bu sürede düşledikleri bütünleşmiş bir Avrupa’yı da kurmayı başaramadılar. Birliğin baş patronu olarak kabul edilen Almanya’nın Dışişleri Bakanı Bay Sigmar Gabriel (ki Türkiye’nin üyeliğine ısrarla karşı çıkanların önde gidenidir) “şimdi Avrupa da bir yol ayrımındayız. Avrupa’nın bizim için ne anlama geldiği AB ile nereye varmak istediğimiz ve bunun için ne kadar yatırım yapmaya hazır olduğumuz konusunda anlaşmamız gerekiyor. Roma Anlaşmasının yıl dönümünün asıl anlamı buradadır” diye konuşuyordu. Birlik ülkelerinin ekonomik açmazları olduğunu ne yazık ki söyleyemiyorlar. Bir yanda ekonomileri az da olsa fazla veren Almanya ve Hollanda varken diğerleri Anadolu söylemiyle bütçelerini düzelterek ayakta kalmaya çalışıyorlar. Ayaklarını yorganlarına göre uzatmaya çabalıyorlar. Bugüne değin delidir ne yapsa yeridir diyerek sırtı sürekli olarak sıvazlanan Yunanistan yeni bir açmazın eşiğindedir. Başbakan Bay Aleksis Çipras AB ile Uluslararası Para Fonu IMF’nin yeni borç verme konusunda pek istekli olmadığını belirtiyor. Borç verebilmek için çalışanların haklarının tırpanlanması koşulunu dayatmalarını söylemelerine karşın Bay Çipras’ın sonuç bildirisine imza attığı biliniyor.