Merkez Bankasının Dili Çözüldü – 2
Bir önceki yazıda ne olacak bu doların hali diye sormuş, bizim durumumuzda olan gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarına çok işin düştüğü bir dönemden geçtiğimizi belirterek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın daha somut adımlar atması ve buna dönük söylemlerde bulunması gerektiğinden bahsetmiştim. Benimle birlikte piyasalarında beklentisi bu yönde olmalı ki, Sesimizi duyan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Türk Lirası’nın Amerikan doları karşısında son dönemlerdeki değer kaybı ile ilgili bir basın açıklaması yaptı. Ama da, ne açıklama! Öyle böyle değil. “Türk Lirası’nı dolar karşısında ezdirmeyeceğiz”, “Doların belini kıracağız”, “Yılsonu dolar TL seviyesini 1,92 görürseniz şaşırmayın”, “Bizi dinleyen karlı çıkar”, “Türk Lirası’nı aslanlar gibi koruyacağız”. İfadeler Anadolu Ajansı’nın ekonomi masası için yaptığı söyleşide sarf edilen cümleler. Genel olarak mütevazı üslubuna alışkın olduğumuz bu kurumun böyle iddialı ifadeleri sadece ekonomi çevrelerini şaşırtmakla kalmadı oldukça da tepki gördü. Eski mevkidaşları gazete köşelerinden eleştiri yağmuruna tutarken akademisyenlerin de yorumlarının ardı arkası kesilmedi. Son olarak ta Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın eleştirileriyle piyasalar, son yıllarda benzeri görülmemiş kur tartışmalarına sahne oldu.
ELEŞTİRİLEN MÜDAHALECİ YAKLAŞIM
Kimi serbest kur politikası uygulanan bir ekonomik sistemde merkez bankası tarafından ortaya atılan bu müdahaleci yaklaşımı eleştirirken, kimi kesin senin ekonomi olarak “etin - budun ne ki, kurla inatlaşıyorsun” tarzı yaklaşımlarla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı’nı hedef tahtasına koyuyordu. Özellikle eleştirilerinde müdahaleci üsluba dikkat çeken Zafer Çağlayan doları yılsonun 1.92 görebilirsiniz şeklindeki üslubun yanlış olduğunu dile getirdi. Bir de 2.00 TL üzeri kurun her şeyin sonu anlamına gelmediğini gerçek fiyatlamanın zaman içinde olacağını bu yüzden “biz bu dövizin belini kırarız üslubunun doğru olmadığını söyledi. Peki, bütün bunlar söylenirken Türk Lirası ABD Doları paritesinde seyir ne oldu? Erdem Başçı’nın açıklamalarına kadar 6,5 milyar dolar satarak kurun 2.00 seviyesine engel olunamamışken açıklamaların ardından 2.00 sınırı aşıldı. Zafer Çağlayan’ın çıkışıyla da tarihi seviyeler olan 2.08’in görüldüğüne şahit olduk. Bu restleşmenin kimseye faydası olmadığı aşikâr. Kayıkçı kavgası ile piyasaların hassas dengeleri ile oynaya gerek yok. Aslında herkes aynı tarafın söylemlerini dile getiriyor fakat üslup farkı algılamaları TL aleyhine yönlendiriyor.
Zafer Çağlayan ihracat gelirlerinin hassas dengesi üzerinden yorum yaparken Erdem Başçı da bulunduğu mevkiinin Türk Lirası’nı koruma refleksini ortaya koymuş olabilir. (Bu konuda sık sık açıklamalar yapmasına rağmen Başçı’nın kullandığı kelimeler bu kez farklı algılandı) Ancak niyetler ne olursa olsun FED’in Tahvil alım programının daraltılması gerektiğine dönük açıklamasının uygulamaya geçeceği takvim yaklaşırken ve dibimizdeki Suriye meselesinde uluslar arası müdahale aşamasına gelindiği bir dönemde bu tartışmalar yersiz. Aslında en makul açıklama Ali Babacan’dan geldi; “Eskisi gibi döviz kuru Türkiye’nin ekonomisi ile ilgili bir şeyler söyleyen genel bir gösterge olmaktan çıkmıştır. Kur yükseldi her şey kötüye gidiyor, kur düştü her şey düzeliyor. Söylemleri geride kaldı”. Haftayı kapatırken dolar kurunda bir miktar gerileme gözlemledi, Suriye meselesinde müdahale süreci sürüncemede, son gelen veriler FED parasal genişlemeyi sonlandırma takvimin bir miktar öteleneceğini gösteriyor. Yılsonuna da şunun şurasında 3 aydan az zaman kaldı. Bakalım zaman Erdem Başçı’yı haklı çıkaracak mı? Bekleyip göreceğiz.