Misyonerlik Çalışmaları ve oyun teorileri
Okurlarımıza güncel ve yerinden haberler derleyebilmek adına Bulgaristan’a gerçekleştirdiğim düzenli seyahatlerden birini de tamamladım. Son izlenimlerime göre, Bulgaristan halkının seçimleri unutmaya başladığını ve geçim derdine düşmek suretiyle günlük hayatına devam ettiğini gözlemledim. Bulgaristan halkının yeni seçilen hükümetten beklentileri hayli fazla görünüyor. AB ise Bulgaristan’a öngörülen fonları serbest bırakmasına karşın yeni kararlar alıyor. Yeni hükümetten yolsuzluk ve suç örgütü olaylarının önüne geçilmesi isteniyor. Bu sebeple de GERB’in icraatlarının pek de kolay olmayacağı görünüyor.
Hükümet özelikle DPS/ HÖH idaresindeki belediyelerin mali işlerini incelemek için komisyonlar kurmaya başlamış. Ayrıca DPS/HÖH’ün idare ettiği belediye sınırları içerisinde ihale yoluyla yapılan işlerin maliyetleri tekrar incelenmeye alınacakmış. Hükümet icraar yapmaktansa, seçmenlerinin gözünü boyamak adına, üçlü koalisyonun sekiz yılık iktidar dönemini baştan sona incelemeye alacak gibi görünüyor.
Halihazırda, GERB Hükümeti, aşırı ırkçı ATAKA partisinin milliyetçi önerilerine net cevap vermiyor. Bilindiği gibi ATAKA partisi, GERB Hükümetinden Türklerin Bulgarlara Osmanlı döneminde soy kırım günü ilan etmesinin yanısıra, Türklerin Ermenilere sözde soykırım tezini onaylamasını istiyor. Tüm bu olumsuz haberler ve gelişmelere karşın, GERB Hükümetinin komşularıyla seviyeli ve saygılı politika yürüteceğini umut ediyorum.
Kırcaali ziyaretimde inanmak istemediğim bir manzarayla da karşı karşıya kaldım. Kırcaali Pazar yeri meydanından güney tarafına bakıldığında gözünüz yeni bir binaya takılıyor. Ne var ki bu bina da sorusunu sorduğunuzda ise, sözkonusu yapının çatısının tam ortasında Pazar yeri meydanından çok açık görünecek şekilde iki insan boyu büyüklüğünde bir HAÇ göze çarpıyor.
Bu haç dikkatimi gereğinden fazla çekti. Sebebine gelince, Türklerin yoğun olduğu bölgede el altından yürütülen, ancak açık şekilde göze çarpacak bir biçimde Avustralyalı misyonerlerin önderliğinde Sofya Başpiskoposunun desteği ile Hıristiyan eğitim merkezi inşa ediliyor. Böyle merkezlerin Bulgaristan’ın çeşitli yerlerinde bulunduğu zaten biliniyor. Söz konusu projeler ise genelde AB fonlarından karşılanıyor. Projenin amacı ise sözde ülkede yaşayan Romanları (Çingeneler) topluma entegre etmek içinmiş. Tamam entegre olayını anladım da Romanların Hıristiyanlaştırılmasını anlayamadım. Proje bir azınlığı ülkeye entegre için mi, yoksa o azınlığı tamamen asimile etmek için mi yapılmalı ? sorusu geliyor insanın aklına.
Kırcaali’de hepimizin bildiği ve ibadetini yerine getirdiğimiz bir camimiz bulunuyor, ancak bildiğiniz gibi bu yapı içerisinde müslümanlar olarak ihtiyaçlarımızı tam anlamıyla karşılayamıyoruz. Bu nedenle Arda nehrinin karşısına Müslüman halkının ihtiyaçlarını yerine getirecek ikinci cami inşaat edilmeye başlandı. Yukarıda bahsettiğim Hıristiyan eğitim merkezinin talepleri üzerine ise bir kısım güçler tarafından baskıyla Kırcaali Roman (Çingene) mahallesinde Kilise inşası için izin taleplerinde bulunuyormuş. Kırcaali Belediye Başkanımız Hasan Azis ise Roman mahallesine Kilise inşaatı için imza atmadığından dolayı, Polis nezaretinde mahkemeye çıkarılma yönünde bir baskı ile karşı karşıya kalmış. Açıkçası bu gelişmelere inanmak istemiyordum. Ancak farklı yerlerden benzer haberler alınca ne yazık ki durumun gerçekliğini üzülerek öğrendim.
Balkanlarda en çok azınlık barındıran Bulgaristan gibi bir ülkede, özellikle de son derece hassas bir bölge olan Kırcaali’nin %90 Müslüman olan ahalisinin Türkçe konuşan ve kendilerini Müslüman olarak tanımlayan Romanlar mahallesinde, Kilise inşa edilmesi provokasyondan başka bir şey değildir. Böyle hassas konularda etnik kökenli dini sürtüşmelerden uzak durulması gerektiği herkes tarafından bilinmektedir. Siyasilerinde bu tür gelişmelerle ülkeyi nelere sürükleyecekleri ve olayların vahametini ne boyuta geleceğini bilmeleri gerekiyor. Zaman kardeşlik ve barış zamanıdır. Kırcaali gibi bir bölgede etnik barışı sağlamak için dengeler ne pahasına olursa olsun asla bozulmamalıdır ve korunması siyasi bir kararlılık gerekmektedir.