‘Modern korsanlık’
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Deniz Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakan Karan: Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Türkiye’den izin alınmadan yapılan bu eylem, uluslararası hukukun tüm kurallarına aykırıdır. 2005 yılında BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı 2292 sayılı karar ile, açık denizde savaş gemisinin ticari gemiye ziyareti sadece bayrak devletinin rızasıyla gerçekleşebilir. Yani Almanya’nın Türkiye Cumhuriyeti’nden izin almadan bu eylemi yapması hukuk dışıdır. Denizde yasadışı faaliyetleri ve terörü engellemek için bu karar ek olarak SUA protokolü düzenlendi. Bu protolde de suç unsuru bulunduğu iddiasında dahi gemiye çıkma hakkı için bayrak ülkelerinin rıza göstermesi şartı koşuldu. Bayrak devleti izin vermeden ticari gemiye çıkılması tazminat talep etmeyi beraberinde getirir. Geminin donatanı, armatörü, yük sahibi hatta gemi adamları Almanya’dan tazminat isteyebilir. Aynı şekilde karşılık verilerek bir Alman gemisi durdurularak bire bir uygulama yapılabilir.
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz: Yapılanın bir üstü savaş ilanıdır. 4 Temmuz 2003 tarihinde yaşanan çuval olayından farksız. Türkiye’nin üyesi olduğu NATO’da ki ittifak ve müttefiklik ruhuna tamamen aykırıdır ve bu ilkeleri sorgulaması gerekir. Çok saygın ve tüm kurallara uyan bir şirketin idaresindeki ticari gemiye yapılan açıkça düşmanca bir harekettir. Denizde haydutluk denilebilen bir olay gerçekleşmiştir. G-20 zirvesinin gerçekleştiği ve AB ile ABD ilişkilerinin konuşulduğu günlerde bunun yapılması manidardır. Türkiye’ye stratejik bir mesaj verilmek isteniyor. Doğu Akdeniz, Libya ve Azerbaycan-Dağlık Karabağ üzerinden verilen siyasi ve stratejik mesaj ile Almanya arabuluculuk vasfını yitirmiştir.
Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Direktörü Doç. Dr. Cihat Yaycı: Bayrak Yasası denilen bir gerçek vardır. Denize kıyısı olsun olmasın, her devlet kendi bayrağını taşıyan gemileri açık denizde seyrüsefer ettirme hakkı vardır. SUA sözleşmesi 2005 değişikliklerinde bayrak devleti rızası esastır. Bayrağı Türk olmasa, donatanı veya mürettebatı Türk ise bile bu durum kabul edilemez.
Emekli Tümamiral Mustafa Özbey: BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarına rağmen Alman-Yunan işbirliğiyle kotarılmış işlem hukuki değil, siyasidir. Ay sonunda Türkiye’yi konuşacak AB’nin bize mesaj vermesi, Yunan’ı yatıştırması, Yunanistan’ın Türkiye’yi zor duruma sokmaktan alacağı haz diyebiliriz. Açık denizde ticaret gemileri; esir ticareti, korsanlık, yasal olmayan radyo yayını ve kimliksiz ticaret gemisi dışında bayrak devletinin denetimindedir. Libya yaklaşma suları olan açık denizde, tanınmış Trablusgarp Hükümeti ile danışmalarda bulunarak böyle bir arama yapılabilir. Fakat, gemi öyle bir yerde değil, Mora’nın 30 mil güney batısında. Uluslararası hukuka aykırı hareket eden devletlerin hukuka uygun yola sokulması için reprisal yani mukabele uygulanır.
Maltepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal: Yapılan korsanlıktır ve mutlaka cevabı verilmelidir. Meselenin iki boyutu var. Bu aramanın hukuksuzluk olduğunu anlatmak için mutlaka iki ülkeye diplomatik girişimde bulunulmalı. Hatta nota verilerek iki ülkeden de izahat istenmelidir. Rıza göstermeden arama yapılmasının nedeni öğrenildikten sonra özür dilemeleri sağlanmalıdır. Geminin sahibi Türk devletinin desteğiyle tazminat talep edebilir. Benzeri gerekçelerle Yunan ticari gemileri limanlara çekilmedi 24 saat varan bekleme sürelerinin ardından bırakılmalıdır.