"Mora Katliamı Belgelerini Kamuoyuyla Paylaştık"

20 Nisan 2024 - 04:56

“Mora Katliamı Belgelerini Kamuoyuyla Paylaştık”

“Mora Katliamı Belgelerini Kamuoyuyla Paylaştık”
Son Güncelleme :

17 Kasım 2021 - 15:27

95 okuma
(Last Updated On: 17/11/2021)

Türk Tarih Kurumu(TTK) tarafından  Ege Üniversitesi‘nde düzenlenen “Mora Katliamı ve Anadolu’da Yunan Mezalimi Sempozyumu” oturumları sona erdi.

İki günlük sempozyumun son oturumu Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan yetimin başına Prof. Dr. Hikmet geçti.

Sempozyuma “Anadolu Rumları ve milli mücadele dönemindeki siyasi faaliyetleri”, “İzmir İşgalinin Başlangıcı ve Sonu, Anadolu’da Yunan Mezaliminin İtalyan Tanıkları” gibi ifadeler sunan sempozyuma 16 akademisyenin yanı sıra Dışişleri Bakanlığı’ndan yetkililer katıldı.

Sempozyumun sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Fakültesi Öğretim Üyesi. Prof. Dr. Ali Fuat Örenç, TTK’nin sempozyumu, Yunanistan’ın bağımsızlığının 200. yıldönümü nedeniyle dünya çapında gerçekleştirdiği bir dizi etkinliğe yanıt olarak gerçekleştirdiğini söyledi.

Mora Yarımadası’nın tarihi hakkında bilgi veren Prof. Örenç, “1460 yılında Fatih Sultan Mehmet  tarafından Mora Yarımadası’nın fethinden sonra vatan Türkler tarafından vatan topraklarına eklendi. İnsanlar buraya yerleşti. Yüzyıllardır Rumlarla birlikte yaşadılar. Burada bir medeniyet ve huzur adası yaratıldı. Mora Yarımadası’ndaki toplu katliamların patronları, liderleri ve destekçileri Avrupa devletleri, özellikle İngiltere, Fransa ve Rusya’dır” dedi.

Övenç’ göre, o zamanlar Mora Yarımadası’ndaki ayaklanma “dini bir savaş” olarak kabul edildi, “Ancak politik olarak bu süreci destekleyen İngiltere ve Rusya idi. Bu nedenle, bu ülkeler burada olanlardan sorumludur ve onların kendi muhasebelerini yapmasını bekliyoruz. Ayaklanmadan önce, Mora’daki Türk sayısı 100 ila 200 bin kişi arasında değişiyordu.  İsyan son bulduğunda bunların hiçbiri kalmamıştı” ifadelerini kullandı .

 “Mora’daki acıyı belgelerimizle ortaya çıkarmaya çalıştık”

Yunanistan’da “hümanizm” söylemiyle kutlamaların gerçekleştiğini söyleyen Övenç:

“Bu süreç yaklaşık yüz bin kişinin kanının akmasıyla gerçekleşti. Bu cümleleri hatırlamadan ve konuşmadan söyleyemeyiz. Türkler nerede? Yahudiler nerede? Kültür nerede? Ayrıca bunların da hesabını yapmalılar. Bu sempozyum vesilesiyle Mora’daki bu acıları, katliamları, yıkılan kültürü ve etnik temizliği söylemlerle değil, belgelerle, hatta Batılı kaynaklardan gelen belgelerle tespit etmeye çalıştık. Geçmişimizle yüzleşmek için önemli adımlar atıyoruz ve Yunanistan’ın da bu adımları atmasını bekliyoruz. Bu adımların atılacağını umuyoruz. Sadece Mora’da değil, Anadolu’da ve diğer bölgelerde de Türklerin katledilmesini, kültürün acı çekmesini ve yok edilmesini izlemeye devam edeceğiz”.

“Belgeler ve tanıklıklar ışığında 640 bin sivilin öldürüldüğünü gösterdik”

Sakarya Üniversitesi Tarih Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Selvi ise Mora Yarımadası ve Tripoliçe’daki katliamlarla ilgili akademik çalışmalar yapıldığını ancak toplumu bilgilendirmede eksiklikler fark ettiklerini ve bu açığı tarihi belgeler ışığında bu sempozyumda kapatmaya çalıştıklarını kaydetti.

Prof. Selvi, Tripoliçe’de kalede yaklaşık 40 bin kişinin kasıtlı ve bilinçli olarak öldürüldüğünü söyledi. “1821de başlayan bu hareketin arkasında planlı şekilde Rusya, İngiltere ve Prusya’nın dini kaygıyla hareket ettiğini ve burada 1821’den itibaren bir haçlı ruhunun doğduğunu akademisyenler ifade ettiler” diye konuştu.

Yunanistan’ın 1919’dan 1922’ye kadar olan dönemde Batı Anadolu’da İzmir’den başlayarak, doğuda Polatlı’ya, güneyde Aydın ve Denizli’ye, kuzeyde Mudanya, İzmit, Adapazarı’na kadar bilinçli ve kasıtlı olarak Büyük Britanya ve Fransa’nın himayesinde ABD’nin himayesinde imha ve yok etme politikası izlediğini ifade eden Selvi, “Yunanlılar tarafından 640 bin sivilin öldürüldüğünü yaklaşık 1 milyon 400 bin kişinin harap olduğunu, 800 bin kişinin İç Anadolu’nun farklı şehirlerine yerleştirildiğini uluslararası belge ve sertifikalar ışığında gösterdik ” dedi.

Çalışmanın Türk arşivlerindeki belgelerin yanı sıra Rusya ve İngiltere arşivlerindeki belgeleri de sunduğunu söyleyerek sözlerine devam eden Selvi:

“Hem Rus hem de İngiliz ve Amerikan arşivlerindeki belgeler, hem Amerikan misyonerlerin ifadeleriyle gerçekten akademik ve tarafsız bir şekilde kamuoyuna sunuldu. Değerli bir sempozyumdu. Yunanistan’ın bugün Türkiye’ye karşı izlediği politika,1915 olayları içerisine devamlı Pontus ve Süryani soykırımı gibi hadiselerin yerleştirilmesine bir cevap niteliği taşıyordu adeta” .

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.