Muhalefet ve yarattığı hukuki sorun
Beş aydan fazla Arnavut muhalefeti parlamentoyu boykot etmektedir. Geçen yazılarımda da bahsetmiştim ancak bu yazıda, bu boykotun yarattığı hukuki sorunu değinmek istiyorum. Ay başına Arnavutluk sel felaketiyle karşı karşıya kaldı, maddi kayıpların çok olmasına rağmeb can kaybı olmadı, kriz soğuk kanlılıkla yönetilmeye çalışılmakta ancak iktidar ile muhalefet arasındaki buzları eritmeye yetmedi, aksine daha da alevlendirmiş durumda. Muhalefetin Haziran 2009’ta yapılan genel seçimlere hile karıştığı gerekçesiyle sandıkların yeniden sayımını isteği hala devam etmekte ve sel felaketinin baş müsebbibi iktidarın olduğu gerekçesiyle istifasını istemektedir.
Muhalefetin haklı olduğu düşünenler var olmakta beraber, meclisteki çoğunluğu elinde bulunduran Sali Berişa ile İlir Meta koalisyon iktidarı haksız olduğu belirtmekteler. Şimdiki mecliste olamayan Tiran siyasetinin en ağırbaşlı siyasetçilerinden olan Sabri Godo, iktidar ve muhalefete çağrı yaparak artık oturp anlaşmaları gerektiği, çünkü bu boykot AB yolunda engel olmakta ve ülkeye zarar vermekte olduğudur. Godo’nun çağrısı pek kale alınmamış olsa da etki yaptığı belirtmek gerek.
Godo gibi Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı İlir Meta, muhalefeti müzakerelere davetetmekte ve hukuki yolla yapılması gereken neyse iktidar güvencesi olduğu belirtmekte. Fakat bugüne kadar herhangi bir olumlu cevapların verilmediği de ortadadır. Muhalefetin kendi koyduğu şartlarından taviz vermemekte israrlarını sürdürüyor. Ancak Arnavutluk anayasası, seçimler sonrası bi milletvekilinin mecliste yemin ederek işe başlamasını için en fazla 6 ay müddet tanımaktadır. Seçimlerin yapıldığı tarihten sonra mı yoksa iktidarın kurulmasından sonra mı bü sürenin başladığı konusunda tartışmalar devam etse de görünen o ki, 6 aylık sürenin iktidarın kurulmasından sonra başlayacağıdır.
Muhalif Sosyalist Partinin içinde de farklı düşünen bir grup milletvekili, boykotun devam etmesi anlamsız olduğu ve bir an önce sona erdirilmesi gerektiğini belirtmekteler. Geçen yazıda da belirtildiği gibi bu grubun başaktörleri olan Ben Blushi, Arben Malaj, Andis Harasani ve Kastriot İslami boykot ile ilgili görüşlerini netleştirmiş durumdalar.
Onlar, eğer parti olarak 7 Mart’a kadar meclise girme konusunda yapıcı bir karar almazsa biz en geç Mart ayının ilk haftasında meclise gireceğiz. Ancak bu karar sadece bizim değil, partimizin milletvekillerinin çoğu bireysel karar verecektir. Halkın verdiği vekilliği yakmayacaklarını, aksi, etik olmayan bir davranış olacaktır. Parti kararına demokratik haklar doğrultusunda uyacakları ancak en sonunda parti kuralları aleyhine de gerekirse hareket edeceklerini belirtiyorlar.
Buradaki sorun şu, muhalif Sosyalist Parti bir grup olarak hareket etmekle birlikte, grup başkanının olmamasıdır. Bu da hukuki sorun yaratmaktadır. Eğer muhalif parti miletvekilleri, 6 ayın sonunda meclise girmeme konusunda kararını yenilerlerse, düşecek. Ancak hepsinin düşmesi imkansız durumda, sadece ve sadeve bireysel olabilecektir. Yoksa miletvekilliğini tüm bir gruba düşürmek kanunen aykırıdır. Hukuki prosedür şu şekildedir, “Bir milletvekilini vekilliği grup halinde değil, bireysel düşürülebilir ve onun yerinde bir alt sırada oy almış olan aday milletvekili tayin edilir”. Ancak bu prosedürün uygulanması konusunda da Grup Başkanının yokluğu daha büyük sorun yaratmaktadır. Çünkü parti başkanı olan Rama, Tirana Büyükşehir Belediye başkanı olduğundan milletvekilliğe aday olmamıştı.
Suela TOPI