Neler gördük neler
Son dönemde yoğun olarak ciddi bir tarihi dönem yaşıyoruz. Depremler, savaşlar, göçler, çekirgeler, salgınlar… Neler gördük neler. Bundan sonra neler görüp neler yaşayacağımızı Allah (CC) bilir.
Olaya hep olumsuz bakmayalım ama. Evet, moraller biraz bozuk, üzüntü ve korku olabilir ama olaya bir de iyi tarafından bakalım. Her şey çok kötü değil. Mesela virüs size veya yakınlarınıza bulaşmadı değil mi? O zaman bundan sonra da bulaşmaması için tedbiri alıp şükredeceğiz. Evde kalıp mevcut güzellikleri değerlendireceğiz. Sizin, ailenizin, yakınlarınızın, arkadaşlarınızın, komşularınızın, devletinizin, milletinizin, Dünya’nın sağlığı için, evde kalacağız, tedbir alacağız, şükredeceğiz ve evde güzel şeyler yapmaya çalışacağız. Evde de olsa o kadar çok yapılacak şey var ki.
Yeni Dünya düzeni içinde e-Ticaret, Home-office çalışma, 4.sanayi devrimi, e-gazetecilik gibi iş kolları var.
İşler durdu belki, evinize kapanmak zorunda kaldınız ama ailenize, çocuklarınıza ve hatta kendinize daha fazla vakit ayırmaya başladınız.
Satışlar durdu, ekonomi bozuluyor mu diye üzülüyorsunuz. Evet, birçok şeyin satışı düşmüş olabilir. Ama turşu ve turşu suyu, defne sabunu, kolonya, derin dondurucu, tuvalet kâğıdı, maske, ıslak mendil gibi ürünlerin de satışı arttı. Bunlardan da ekmek yiyen insanlar var.
Bazı güzel şeyler de oluyor. Mesela Avrupa’da son yıllarda artan aşırı sağ profili ve islamafobi’ye rağmen Almanya ve Hollanda’da Müslümanlara moral için ilk defa camilerden ezan okunmasına izin verildi.
Yüksek sesle konuşmamamız gerektiğini aksi takdirde tükürük atarak karşı tarafa mikrop bulaştırabileceğimizi gördük.
Eski ve sözde geri bir alışkanlık zannettiğimiz ve evimize gelen misafirlere ikram ettiğimiz kolonyayı hatırladık.
Allah’ın (CC) bir sivrisinekle firavunu nasıl cezalandırdığını ya da ebabil kuşlarıyla fil ordusunu nasıl yok ettiğini Kuran’ı Kerim’de okumuştuk. Şimdi mikroskopta bile zor görünen virüslerin sözüm ona ultra güç denilen ABD’yi, Avrupa’yı, İsrail’i nasıl perişan ettiğini bizzat şahit olup görüyoruz.
Dünya şaşkınlık ve korku içinde. Neden peki?
İnsanlar ölmekten korkuyorlar. Üstelik boğularak ve yalnız başına ölmek. Ardından da bir vebalı gibi toprağa verilmek. Belki de bulaşır diye korkudan, mezarına dua edilmeye bile gidilmeyecek kadar korkulan bir hastalık.
Keşke Allah’tan bu kadar korksaydık. O zaman inanın bunlar zaten olmazdı ve korkmazdık da.
Şu ana kadar bilindiği kadarıyla Dünya’da 300 Bin kişi Korona virüsü ile hastalanmış. Bu salgından ölenlerin sayısı ise 13 Bin kişi. Tabi bu sayılar sürekli artıyor. Zira virüs çok hızlı bir şekilde yayılıyor. Korkutucu olan bu zaten. Bir de bu virüse karşı bir ilaç veya aşının hala bulunamamış olması. Ama bu böyle devam etmeyecek inşallah. İyi olacak, ilaç da aşı da bulunacak, merak etmeyin. Hatta bulunmuş bile olabilir.
Bugün bu sayılara bakıp korkmak yerine Dünya’daki diğer istatistiklere bakmamız lazım. Mesela Dünya’da şu anda 7,7 milyar kadar insan yaşıyor. Bu yıl toplam ölen sayısı tüm Dünya’da 13,2 milyon kişi, Mesela sadece bugün değişik nedenlerle ölenlerin sayısı tüm Dünya’da 156 Bin civarında. Bu arada bugün 371 Bin de doğum olmuş.
Size ilginç bir bilgi vereyim. ABD Başkanı Donald Trump’ın dedesi Fredrich Trump, 1918’de Corona virüs ailesinin eski bir üyesi olan meşhur salgın İspanyol gribi yüzünden ölmüş. İspanyol gribi ABD’de 675 Bin kişinin ölümüne neden oldu. ABD askerleri bu mikrobu Avrupa’ya taşımışlar ve ardından milyonlarca insan hayatını kaybetmiş. Bugünkü Covid-19 yani yeni nesil Corona virüsünün dedesi olan bu grip çok şükür artık yok. Veya ilacı veya çaresi var.
Evet, maalesef bu virüs bizleri üzdü. Ama biliyor musunuz, o küçük şey bizim büyük düşünmemize ve unuttuğumuz bazı şeyleri tekrar yapmamıza neden oldu. Virüsü yaratan çaresini de inşallah verecektir. Allah’ın (CC) izniyle ilacı da bulunur. Bize düşen şu sıralar evde kalıp salgının artmasını durdurmak ve izolasyonu sağlamaktır. Bu virüs artık hayatımıza girdi. Bizim ve bizden sonrakilerin etrafında olacak. Ama çaresi ve ilacıyla inşallah.
Beni korkutan asıl sorun Dünyayı saran bu korku ve endişenin büyük bir ekonomik buhrana ve resesyona neden olup olmasıdır. Bu soruna başta Türkiye olmak üzere bütün Dünya devletlerinin çözüm araması gerekebilir. Salgına bütün Dünya devletlerinin ortak ekonomik tedbirlerle gitmesi yararlı olur. Zira bu bütün Dünyanın bir sorunudur. En önemli soru, salgının tüm Dünyada tam olarak ne zaman tamamen durdurulabileceğidir? Öngörülen ve beklenen inşallah Yaz aylarının sonunda tamamen kontrol altına alınabilmesidir.
Bu arada Türkiye’de gelir düzeyi düşük ve günlük gelir kazancıyla hayatlarını idame ettiren aileler acilen koruma altına alınmalıdır. İnanıyoruz ki devletimiz bunlar ve diğer tüm vatandaşlarımızla ilgili tedbirleri alacak ve ekonomik çözüm paketlerini sunacaktır. Korkmayın ve merak etmeyin. Her gecenin ardından bir sabah vardır Allah’ın (CC) izniyle. Yalnız ne olur sabah kalktığınızda akşam olanları unutmayın.
Rifat Sait
24.Dönem İzmir milletvekili
BASAM (Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi) Başkanı