New York’ta ne olabilir ki?

Kasım ayı başında, Cumhurbaşkanımız Sayın Derviş Eroğlu ile Rum lider Dimitris Hiristofyas arasında zirve toplantısı yapılacak. Bu zirve görüşmelerinden ne çıkar? 24 Ekim, 2011 tarihinde Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Anavatan Türkiye'den Volkan Bozkır başkanlığındaki TBMM Dışişleri Komisyonu heyetini kabul etti. Görüşme sırasında ben de heyete eşlik edenler arasında idim. Sayın Cumhurbaşkanı, Rum lider Dimitris Hiritofyas ile yaptığı görüşmelerdeki, Rum tutum ve oyunları hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Birinci ağızdan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun anlattığına göre, bu görüşmelerden pek de umutkar değil. Yani Rum tarafı aynı tasla, aynı hamamda, tellaklığa devam ediyor misali gidiyorlar. Neticede hiçbir değişiklik yok.

Neden olsun ki? 4 Mart 1964'de BM Güvenlik konseyinde alınan 186 numaralı karar ile, Kıbrıs Cumhuriyeti hediye edilir gibi Kıbrıs Rumları’na teslim edildi. Bu kararla onbinlerce Türk evlerinden, köylerinden, kentlerinden, tarlalarından, işyerlerinden kovularak öldürülerek, adanın yüzde beşlik bir bölgesine sıkıştırılarak, açık hava hapishanesine hapsedilmişlerdir.

 

DÖRTLÜ ÇETE

 

Geçen yazımda da belirttiğim gibi gerek bu kararın alınmasında gerekse Rum kesiminin AB'ye alınmasında İngilizlerin büyük rolü olmuştur. Despot Almanya'ya gelince 2. Dünya Harbi’nde yaptıkları soykırım hareketlerinden utanmadan, Rumlara her konuda destek çıkmışlar, Rumlardan yana olmuşlardır. Geriye dönüp baktığımızda, hangi akla uyup bunlarla 1. Dünya Savaşı’na girip yüz binlerce şehit verip bir imparatorluğun sonunu getirmişiz?. Madrabaz Fransa'ya gelince, emperyalist sömürgecilerin peygamberi... Cezayir'de yaptıkları soykırımı ne de tez unutmuşlar. Utanmadan bir de, Türkiye'yi yapmadığı bir Ermeni soykırımı ile suçluyorlar. Amerika'ya gelince, işte Irak'ın hali, Mısır'ın, Libya'nın ve sıradakilerin... Bunların hangisi acaba, Kıbrıs Türk'ü için, Türklük için, Türk Dünyası’ndakiler için, tek bir güzel söz etmiştir. Bunlar işlerine geldiğinde ASALA'yı yaratmışlar ve/veya desteklemişler. İşlerine geldiğinde PKK belasına arka çıkmışlar ve halen arka çıkmaya devam ediyorlar. Ama bilmiyorlar ki bu yarattıkları melanet odaklarından, günü gelince Bin Ladin gibi canavarlar çıkıp kendilerine de misli ile zarar verecektir. Yukarıda saydığımız bu dörtlü çete tarih boyunca neden? Osmanlı'ya, Türk'e, Türkiye'ye, KKTC'ye karşı çıkmışlar ve çıkmaya devam ediyorlar. Hepsinin tek bir amacı vardır. O da karşılarında güçlü bir Türkiye ve Türk Dünyası istememelerindendir. Onlar için Kıbrıs yani KKTC bir mazeret vesilesidir. Diyelim ki KKTC'yi tümüyle kendilerine ve Rumlara verdik. Zanneder misiniz ki, Türkiye'yi AB'ye alacaklar? Kesinlikle hayır. Türkiye'den başka tavizler isteyecekler. Hani Azerbaycan'ın Karabağı ne oldu? Milyonlarca Azeri Türk'ü göçmen oldu, toprağından evinden, yurdundan oldu. Nerede bu insanların

insan hakları? Nerede bu halkın yaşam hakkı? Siz vahşi batı'nın dörtlü çeteleri, mesele Türk olunca, konu Türk'ün hakkı olunca, hem kör, hem de sağır oluyorsunuz. Hele koca Türklük Dünyası biraz titreyip kükreyip biraz olsun kendine gelse, neler olmaz ki... Bu aşamada New York Zirvesi macerasından hiç birşey çıkmaz. Keşke Türk Dünyası biraz olsun birleşebilse.

 

Türk'ün dostu yine ve sadece Türktür.

 

 

Benzer Videolar