O bir Efsane idi…
Efsanenin ismini hep gazetelerden, Kıbrıs Türk halkının mücadelesini anlatan, çoğu kitaplarda görüp okumuştum. Kimdi? Neydi bu Efsane? Onu daha yakından görüp tanımak istemiştim. Sonunda dört yıl önce (2009'da) yine böyle bir ekim ayı sonlarında bir arkadaşla birlikte onun kaldığı köye arabamla hareket ettik. Köyüne (Küçük Erenköy) vardığımızda akşam karanlık olmuştu. Köy dışındaki birkaç lokantaya evinin nerede olduğunu sorduk ve sonunda Efsane'nin evini bulduk.
Kapının ziline dokunduk ve kapı Efsane'nin eşi Laika Hanım tarafından açıldı. İçeri buyur edildik. Efsane bir koltukta oturuyordu. Bizleri güler yüzle karşıladı. Yalnız Efsane yürüyemiyordu, daha da kötüsü elleri parmakları hiç tutmuyordu. İçeceği suyu, çayı, yiyeceği yemeyi ve tüm ihtiyaçlarını eşi Laika Hanım'ın yardımı ile yapabiliyordu. Ancak, konuşması özellikle hafızası yerindeydi. Önce hastalığından, gördüğü tedavilerden konuştuk, sonra da Efsane'yi efsane yapan mücadele yıllarına geçtik. Evet, kimdi bu Efsane adam?
VEHBİ MAHMUTOĞLU
Efsane'nin ismi Vehbi Mahmutoğlu idi: bilindiği üzere 1955'lerde EOKA tarafından başlatılan Kıbrıs'taki Rum terör hareketleri, yıllar içerisinde Kıbrıs Türklerine korku, dehşet ve birçok kayıplar verdirmiştir. Türkler evlerinden dışarı çıkamaz, işlerine güçlerine gidemez olmuşlardı. Rum EOKA çetecileri yolda, belde buldukları masum savunmasız Türkleri vuruyor, öldürüyorlardı. EOKA'nın hedefi (halen bugün de aynidir) Türkleri Kıbrıs'tan yok edip Ada'yı ENOSİS yolu ile Yunanistan'a bağlamaktır. 1958'lere gelindiğinde Kıbrıs Türklerinin Rumlara karşı direnmeleri için silah ihtiyaçları hat safhaya çıkmıştı. 1958 ağustos ayının ilk günlerinde, Efsane Vehbi Mahmutoğlu ve arkadaşları Asaf Elmas, Cevdet Remzi ile Türkiye'den Kıbrıs'a silah temin etmeye karar verirler. Bu üç kafadar gözü pek gençlerin meslekleri balıkçılıktı. Derme çatma basit bir motorlu kayıkla pasaportsuz, kaçak olarak Türkiye'nin Anamur iskelesine varırlar. İşte Vehbi Mahmutoğlu ve arkadaşlarının serüveni bu andan itibaren değişik bir halır.
Vehbi Mahmutoğlu ve arkadaşları Anamur'a ayak basar basmaz Anamur Jandarma Komutanlığı tarafından yakalanıp sorgulanırlar. Sorgu sırasında bu gençler niyetlerinin ne olduğunu, ne yapmak istediklerini, Kıbrıs'ta mücadele etmek için silaha ihtiyaç duyulduğunu ifade ederler. Bunun üzerine, Vehbi Mahmutoğlu ve arkadaşları jandarma tarafından Anamur'dan Adana'ya MİT Bölge Başkanlığı'na sevk edilirler. Orada da sorguları yapıldıktan sonra MİT, Ankara'ya Seferberlik Tetkik Kurulu'na (Özel Harp Dairesi) olayın tamamını anlatan bir yazı gönderir ve siz de bu gençleri sorgulamak ister misiniz der. Bunun üzerine (halen hayatta ve şu an 96 yaşında olan) zamanın teşkilattaki proje subayı Binbaşı İsmail Tansu ve TMT'ci Kıbrıslı Doktor Burhan Nalbantoğlu apar topar uçakla Adana'ya giderler. Telaşıydılar, kimdi bu gençler? Maksatları neydi? Ve en önemlisi Kıbrıs'ta yeni kurulan gizli yeraltı teşkilatından (TMT) haberleri var mıydı? Binbaşı Tansu ve Dr. Nalbantoğlu MİT Adana Bölge Başkanı Fuat Doğu'yu (sonrada MİT müsteşarı ve Lizbon Büyükelçisi) makamında ziyaret ederler, gerekli bilgileri alırlar. Hemen bu üç gençle görüşürler, gençler Dr. Burhan Nalbantoğlu'nu ismen Kıbrıs'tan tanıyorlardı, Binbaşı Tansu'yu zaten bilmiyorlardı. Gençlerin Tansu'ya verdikleri ifade'de "Kıbrıs'taki EOKA'nın saldırılarına karşı koyabilmek için Türkiye'den silah bulalım dedik, yanımızda para da getirdik. Olmazsa parayla silah satın alıp eşlerimizi, çocuklarımızı koruyacağız" derler. Binbaşı Tansu endişeliydi, daha iki hafta önce gizlice kurulan Kıbrıs'taki TMT'den gençlerin haberleri varmıydı? Hayır, gençlerin TMT'den hiç haberleri yoktu. Binbaşı Tansu ve Dr. Nalbantoğlu rahatlarlar, bunun üzerine Binbaşı Tansu Adana'da sorguladığı bu üç gencin hikâyesini, Kıbrıs'taki TMT Başkanı Yarbay Rıza Vuruşkan'a bildirir ve ekler onlarla Kıbrıs'a silah gönderiyorum.
MİLLİ GÖREV
Binbaşı Tansu gençlere moral verir ve size bir gizli görev vereceğim der "Bu Kıbrıs için yapılacak Milli bir görevdir. Bu görev hayatınızı kaybetmenize neden olabilir. Kabul edip hiç kimseye söylemeyeceğinize yemin eder misiniz?". Gençler, Kıbrıs için ölümü göze alacaklarını Türk bayrağı ve Kuran üzerine yemin ederler.
Böylece Kıbrıs'a ilk silah sevkıyatı başlar. Vehbi Mahmutoğlu ve arkadaşları 1958'den 1963'e kadar sürekli olarak ve sonraki yıllarda da zaman zaman çeşitli kayık ve balıkçı tekneleriyle Anavatan'dan, silah ve her türlü cephane sevkıyatında bulunurlar. Yani Vehbi Mahmutoğlu'nun ve arkadaşlarının gençlikleri denizlerde, fırtınalarda her an ölüm ve yakalanma tehlikeleri içinde geçmiştir. Kıbrıs'ta Rum'a, Yunan'a karşı TMT tarafından verilen şanlı direnişte, Vehbi Mahmutoğlu ve arkadaşlarının katkıları çok büyüktür. Bu deniz sevkıyatları yapılırken Vehbi Mahmutoğlu'nun arkadaşlarının bazıları, denizde kayıkları ile batıp kaybolmuşlardır. Kıbrıs Türkü bugünlere gelinceye kadar nice şehitler vermiştir. Kurduğumuz KKTC Devleti gökten zembille inmemiştir. Bunu Sayın Nikos Anastasiyadis iyi bilsin ki gerektiğinde Kıbrıs Türk halkı yine Vehbi Mahmutoğlu gibi Efsaneler çıkartacaktır. Evet, bu büyük vatansever, cesur EFSANE rahmete kavuşmuştur. Nur içinde yat değerli kardeşim.