Özveri
Ülkemiz insanının 12 Haziran’da seçimini yapmasının ardından, Türkiye’nin önümüzdeki 4 yılda izleyeceği yolu vekillerine havale ettikten sonra artık iş Milletin temsilcilerine düşüyor. Ancak ülkemizde hızlı bir şekilde gelişen ve her gün kendini yenileyen demokrasi anlayışı sayesinde, Milletvekillerinin üstlendikleri bu onurlu vekâlet görevinin icrasında eskisi kadar yalnız olmayacakları seçim öncesinden kendini belli etmişti. Çünkü artık sadece siyasi partiler değil, toplumun hemen her kesiminin oluşturduğu birlikler, platformlar ve S.T.K’lar, demokrasimizin vazgeçilemez unsurlarından olmuşlardır. O kadar ki Milletvekilliği aday adaylığı dönemi sırasında ve milletvekilliği adaylık sürecindeki seçim çalışmalarında, sivil toplum kuruluşlarının önemli tesir ve katkıları olduğu açık bir biçimde gözlenmiştir. Kanaatimce bunun anlamı şudur; Aday adaylığı ve seçim çalışmaları sırasında görmüş olduğumuz S.T.K’ların tesiri, milletvekilliği döneminde ve yasama çalışmaları sırasında önemini artırarak devam ettirecektir.
12 EYLÜL ANAYASASI
Seçimin hemen ardından, birçok partinin ülkenin ihtiyacından çok kendi düşünce ve endişeleri ile adaylarını belirlemeleri ve aday belirleme sürecinde kamu vicdanını dikkate almayıp kişileri yargının önünden yasamanın kuralları gereği kaçırmak istemeleri, 29 yıllık 12 Eylül Anayasası’nın ülkenin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olan hukuki ve demokratik alt yapısı, henüz meclis göreve başlamadan insanımızda endişeli bekleyişlerin ve gereksiz kaygıların artmasına yol açmıştır. Ancak yine de ben, yeni seçilmiş parlamentomuz da sağduyunun hâkim olacağına ve toplumun gelişiminin önündeki engelleri kaldırmak için “Yeni Anayasa” hazırlanması başta olmak üzere, bu değişimi destekleyecek kanunların yasamasını da “Oy birliği” ile olmasa da “El birliği” ile başaracağına inanıyorum. Siyasi partilerimizin ve onların değerli seçilmişlerinin şunu unutmamalarını şiddetle kendilerine tavsiye ediyorum. Milletimiz 12 Haziran seçimlerinde kendisini temsil edecek parlamentoyu oluştururken oyunu, ülkemizi yeni bir yüzyıla hazırlayacak olan İradelerin temsilcilerinden yana kullanmıştır. İster iktidar olsun isterse muhalefet, seçimlerden önce “Yeni Anayasa” hazırlanması hakkında milletimize açık beyanda bulunmuşlardır. İşte bu beyanın temsil ettiği millet teveccühü T.B.M.M de asgari yüzde 76 ile şekillenmiştir. Bundandır ki millet, vekillerini ve oy verdikleri partileri Millet iradesinin tahakkuku yönünde sıkı bir şekilde takip edecek ve samimiyet testine tabi tutacaktır. Hangi nedenle olursa olsun bilinmelidir ki “Yeni Anayasa” oluşumlarına, milletimizin hakkaniyet ölçülerinin dışında çıkarılacak her türlü engel, milletimizin vicdanında güçlü bir karşılık bulacaktır. Şu açıkça görülmelidir ki millet, ülkesini ve devletini, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir medeniyet mimarı olarak, tarihin ve geleceğin ileri saflarına taşıma azmindedir. Milletimiz, içinden çıkageldiği ve bugün dünyada “Medeniyetler İttifakı” süreci içerisinde temsil ettiği medeniyetinin 21. yüzyıldaki parlak yerine gelmesini kararlı bir sabır ve istikrarlı bir ivedilikle irade etmektedir. Milletimizin bu iradesine yabancı kalmak, onu anlamamak, onu dinlememek ve milletin hakiki varlığından gaflet etmek demektir.
Her ne olursa olsun T.B.M.M’de temsil edilen tüm siyasi partilerin ve bağımsız vekillerimizin yasama yetkilerini kullanırlarken, ülkemizin gelişimi ve milletimizin refahı konusunda kendilerini seçenlerin iradesini dikkate alarak gerçek milli iradeyi ortaya koyacaklarına ve milletimizin vicdanlarının tercümanları olacaklarına güçlü bir inanç besliyorum. Bu yüzden başlangıçta ortaya çıkan “önemli” ancak güçlü bir irade ve samimiyetle “aşılabilir” sorunların kamu gündemi daha fazla meşgul etmeyeceğini umut ediyor 21. yüzyıl Türkiye’sinin bekası için herkesten özveri bekliyorum…