Osmanlı Mirası Adalar ve Unutulanlar -8
ZORUNLU İTALYANCA
2. Dünya Savaşı patlak vermeden baskılar son haddine ulaştı. İtalyanca zorunlu hale geldi. Rum okullarına Rumca bilmeyen Türk öğretmenler, Türk okullarına da Türkçe bilmeyen Rum öğretmenler atandı. Eğitim tam anlamıyla felce uğratıldı. Türk okullarında günde sadece bir saat Türkçe din derslerine izin veriliyordu. Tabi ki Türkçe bilmeyen Rum öğretmenlerin nezaretinde. Geriye ne kaldı koca bir hiç. İbadet mekânlarına giriş ise tümden yasaklanmıştı. Camilerin kapılarına bir bir kilit vurulmuştu. Camilerimizin maksat dışı kullanımlarına göz yumulmuştu. Türk ve Rum çocukları İtalyan misyonerleri ile beraber Katolik ayinlerine katılmaya zorlanıyordu. Katılmayanlara çeşitli zulümler yapılıyor ve böylelikle katılmaları sağlanıyordu. Öte yandan Ortodokslara karşı Katolikleştirme siyaseti tüm şiddetiyle sürmekteydi. Ruhanî olarak da bu bölge, bağlı olduğu İstanbul’daki Rum Patrikhanesi’nden koparılıp bağımsızlaştırılmaya çalışıldı. O yıllarda Adalar’daki Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının soydaşlarımızca oldukça coşkulu kutlanması İtalyanları rahatsız etmişti. Buna sebep soydaşlarımızın kendi konsolosluklarına girmeleri yasaklandı.
1947 PARİS ANTLAŞMASI
Rodos ta olanlarda diğerlerinden farksızdı. Rodos’taki Rum ahalinin sempatisini kazanmak için adada resmî dilin Rumca olduğu ilan edildi. Olanlar karşısında soydaşlarımız 1919 yılında Rodos ve İstanköy Mudafa-i Hukuk-ı İslamiye Cemiyeti’ni kurmayı başardılar. Rodos, İstanköy ve On iki Adaları 1947 Paris Antlaşmasıyla işgal eden Yunanistan’ın işgal sonrası soydaşlarımıza reva gördüklerine kısaca bir bakalım. Yunanlılarda İtalyanlardan geri kalmayarak Adalarda yaşayan soydaşlarımızı kendi vatandaşı yapmıştır. Osmanlı ve Müslüman kimliklerini tanımamıştır. Sonucunda Türkiye’ye yönelik büyük göçler olmuştur. Böylelikle Yunanlılar asıl amaçlarına ulaşmışlardır. Türkler, bugün adalarda bir avuç azınlık haline düşürülmüşlerdir. İşin acı taraflarından biri de kendilerine azınlık muamelesi bile yapılmamasıdır. Adalarda ne kadar az Müslüman Türk cemaati olursa işleri o kadar kolay olacaktır. Bundan sonrada“Yunan ve Hıristiyanlaştırma” politikası artan dozda sürmüş hatta sistematik hüviyete büründürülmüştür. Beraberinde göçler daha da artmış. O yıllarda Anadolu’ya göçenlerin ekserisi Ege kıyılarına yerleşmiştir. 1947’de yapılan nüfus sayımına göre Rodos’ta 94, İstanköy’de 51, Leros’ta bir Türk vatandaşı ile Rodos’ta Yunan vatandaşı 4321, İstanköy’de ise 1726 Müslüman’ın olduğu tespit edilmiş. Sayım sonuçlarının garipliğinden de anlaşılacağı üzere Yunanlı Müslümanlar olarak addedilenlerin çoğu aslında soydaş ve dindaşlarımızdır. Yani Cumhuriyet tarihi boyunca unuttuğumuz kayıp nesillerimizdir.