Piyasalarda Güven Meselesi
Türkiye’nin not artışı ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) seçimi sonrası yön konusunda istikrarı tutturamayan piyasalar, geçtiğimiz haftayı destek arayışları ile geçirdi. Özellikle ABD seçimi sonrası “Mali Uçurum” konusuna takılıp kalan Dow Jones endeksi, seçim sonrası geçen dönemin çoğunu düşüşle tamamladı. Obama’nın seçim sonrası düzenlediği ilk basın toplantısında yeni vergi avantajlarının olmayacağını mevcut vergi indirimlerini devam edeceği açıklamaları bile, ABD piyasalarındaki satış etkisinin ününü alamadı. ABD parlamentosundaki ayrışmışlık, yeni ABD yönetimi ile Wall Street arasındaki güvenin seçim öncesi düzeye gelmesinin biraz zaman alacağını gösteriyor. Öte yandan Avrupa’da da sorunun kaynağı benzer. Yani güven. Yunanistan’a verilecek yeni kredi diliminin serbest kalması güven sorunu nedeniyle gerçekleşemedi. Özellikle Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Avrupa Birliği arasında Yunanistan’ın yerine getirmesi istenen yükümlülükler, kredi diliminin serbest bırakılıp bırakılmayacağı tartışmasının ana konusunu oluşturdu. IMF Yunanistan’ın daha sıkı bir mali programın taahhüdünü vermesi gerektiğini düşünürken, AB Yunanistan’a tanınacak sürenin 2020’den daha öte bir tarihe kadar uzatılmasını ve bazı koşulların esnetilmesini savunuyor. Son tahlilde, Avrupa’da Yunanistan merkezli ve son olarak Fransa AB’nin “hasta adamı” mı? tartışmaları sürüp giderken, tartışmanın kahramanları devlet yetkilileri, aralarındaki güven sorununu aşamadıklarından, yetkililere güvenini çoktan kaybetmiş halk, derdini sokaklara dökülüp anlatma çabası içinde. Tartışmalar arasında Euro bölgesi büyüme rakamları açıklandı. Veriler AB ekonomisinin yüzde 0,1 oranında daraldığına işaret ediyor. Bir de, böylece AB ekonomisi ardı ardına dört çeyrektir ekonomik daralma verisi açıklamış oldu ve bu ise, teknik anlamda AB’nin durgunluğa girdiği anlamına geliyor. Avrupa’nın yaşadığı borç krizinden en az etkilendiği düşünülen Almanya ekonomisi ise sadece yüzde 0,02 büyüyebildi. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi’nin ifadesine göre Almanya, borç krizinden daha fazla etkilenmeye başladı.
HALK BANKASI ARZI SES GETİRDİ
Kısacası, Avrupalının düştüğü güven bunalımına neden olan durum devam ediyor ve çözüm gecikiyor. Bizde ise, not artışının piyasalar üzerindeki olumlu etkisinin daha az gözlemlendiği geçtiğimiz hafta, İMKB100 endeksinde geri çekilmeler yaşanırken, dövizde yatay görüntü hakimdi. Gösterge tahvilin tarihi düşük seviyeye doğru olan gerilemesi ise devam etti. Hisse senedi piyasasındaki gerileme bir miktar yurtdışı havanın olumsuza dönmesi gerekçesine bağlanabilir. Ancak bir başka etken faktör Halkbank’ın ikincil halka arzı için talep toplama sürecinin bu hafta içerisinde gerçekleşmiş olması. Yapılacak bu arz, hem içerde hem dışarıda Türk bankacılık sektörüne olan ilginin göstergesi olma niteliğindeydi. Yerli yatırımcıların ilgisi yanında özellikle yabancı yatırımcı ilgisi ile gerçekleştirilen halka arzın Bu yıl Avrupa’da yapılan üçüncü büyük halka arz olma özelliği de var. Not artışı ile birlikte Türkiye’ye gelen sıcak para özellikle tahvil alımlarımda da etkili oldu. Türk tahvil faizlerindeki rekor düşüş, yabancı sermayenin özellikle hazinenin borçlanma araçlarına ilgisinin bir başka göstergesi. Faizlerindeki bu gevşemenin merkez bankası tarafından da tescil edilmesi için şimdi gözler bu kuruma çevrildi. Son açıklanan işsizlik verileri ve cari işlemler rakamları sıcak paranın oluşturduğu olumlu havanın yapısal iyileşmeyle de desteklendiğini gösteriyor. Gelinen noktada faizler genel seviyesinde de yaşanacak gevşemenin kredi hacminde artış ve iç talepte canlanma getirmesi beklenebilir. Yine de son söz olarak şunu söylemek mümkün, Türkiye ekonomisi diğer ülke ekonomilerine göre daha fazla güven verici dinamiklere sahip. Kıymetini bilelim.