Programın Seçimi
“Amerika’da yaşayan Yunan asıllı Amerikalıların Megalo İdea’ya hizmet için oluşturdukları AHEPA teşkilatını bilmeyen Türk yoktur.
Bu teşkilat Amerika’da İstiklal Savaşı günlerinde Yunan propaganda da yardımcı olsun ve para sağlasın diye kuruldu. AHEPA o gün bugündür Amerika’ya değil Yunanistan’a hizmet eden bir şebeke olmuştur”. 1980
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Son dönemin belki de çok kötü olaylarının yaşandığı bir yılı daha tarihin çöplüğünde yerini alması için göndermiş bulunuyoruz. Başlayan 2020 yılının yine de bütün olumsuzluklara karşın çatışma ve kavgaların kör bir inat uğruna insanların ölmeyeceği bir yıl olmasını diliyoruz. Bu iyi niyetli isteğimize karşın fazla da umutlu olamıyoruz. Umutlu olmanın yine de iyi olduğunu da kaydetmek istiyoruz.
Geride bıraktığımız yılın sorunları ile hemen boğuşmaya başlandı bile. Kıbrıs’ın çevresinde bulunan hidrokarbon yatakları konusunda komşu olmayan ve bölgeye gelmeyen ülkeler şirketleri aracılığı ile ve emperyal amaçları için bölgedeki komşu ülkelerle bağlantı kurarak egemenliklerini pekiştirmeye çalışıyorlar. Bunlara bir de gelen araştırma gemilerini korumak için gelen gemileri de dikkate aldığımızda denizin taşmasına neden olabilir kuşkusu yaygın bir kanıdır.
Ada’nın iki tarafında çalışmalar yapmakta olan siyasi partilerin önde gidenlerinin belirli zaman aralıkları ile bir araya geldikleri biliniyor. Toplantılar sonrasında yaptıkları açıklamalara bakılacak olursa liderler aracılığı ile yürütülmekte olan müzakerelere önerileri doğrultusunda yardımcı olmayı hedefliyorlar. Çorbada bizim de tuzumuz olsun diyerek bir araya gelenlerin en önde gideni DİSİ başkanı Bay Averof Neofidu, “Partilerin iki taraf arasında güveni artırıcı bazı hareketler geliştirilebileceğini” belirtiyordu. Bu açıklamasından kısa süre sonra ise ALİTHİA gazetesine yaptığı açıklamasında “Türk ordusundan ve işgalden kurtulduğumuz gün ve tüm vatandaşlar Kıbrıslı Rum’lar ve Kıbrıslı Türk’lerle refah getirecek yeniden birleşmiş bir vatanda yaşamaya başladığımız an gelene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” diyor.
Bu açıklamayı neresinden tutarsanız tutun elinizde bile kalmıyor. Ada’da barışa ve çözüme bu kafa yapısındaki kişilerle mi ulaşacağız? Sorusunun yanıtı ne yazık ki boşlukta kalıyor. Diğer yandan Rum hükümet sözcüsü Türkiye’nin bölgedeki çalışmalarını silahlanma olarak tanımlıyor. Kendilerinin silahlanma çabalarından hiç söz etmiyor. Türkiye’nin çabaları nedeniyle müzakere sürecini engellediği vurgusunu yapıyor.
İngiltere’nin AB’den boşanma işlemleri devam ederken adı geçen birlikten Türkiye’ye “imzalanan anlaşmanın üçüncü tarafları bağlamayacağı” vurgusu yapılıyordu. Libya ile imzalanan anlaşmaya bu açıklamaları ile tavır sergilemeye çalışıyorlar. Onlar Türkiye ile uğraşırlarken Polonya’nın 2020 yılında birlik ile olan ilişkilerini masaya yatıracağı açıklaması geldi. Görünen o ki birliğin su almaya devam ettiğidir. Su almalar devam ettiği sürece dağılma da gündeme taşınacaktır.
Doğu Akdeniz’de bulunan doğalgazın Avrupa’ya taşınması konusunda yapılan çalışmalar sonrasında maliyetin yüksek olduğu ortalıklara çıkınca yeni arayışlar gündeme taşınıyor. İsrail boru hattını Türkiye üzerinden taşımanın en ekonomik maliyet olacağı savunuluyor. Diğer bir konu da gazın Mısır üzerinden taşınması konusudur. Bu projenin hem pahalı hem de riskli olduğu görüşü hakim. Maliyet tartışmalarının daha uzun süre konuşulup tartışılacağına vurgu yapmak istiyoruz.