Rumeli Musikisi üzerine bir Deneme…

Benim gibi “müzik kulağı” denen nimetten nasibini alamamış bir kul için “musiki hususunda yazmak” ne kadar evladır bilemem. Lakin, mesele “Rumeli ve musiki” olunca edecek birkaç kelamımız var. Elbette üstatların bilgi ve görgüsüne saygımızdan dolayı kalem oynatırken ukalalık yapmamaya özen göstereceğiz...

 

İLKADIM BELEDİYESİNDEN URUMELİ TÜRKÜLERİ

 

Malum, dünyada ekonomik kriz var. Bu krizin memlekete tesiri konusunda rivayetler muhtelif. “Teğet geçti” diyen de var, “Bodoslama bindirdi” diyen de...

 

Lakin, iki sene önceye kadar Samsun Mübadele Derneği her sene bir “Rumeli Türküleri Konseri” düzenlerdi; şimdilerde buna girişemiyor. Müzisyeni, korosu, salon kirası derken böyle bir konserin maliyeti çok tutuyor, bilet satışlarıyla bu yükün altından kalkmak da eskisi kadar kolay olmuyor belli ki...

 

“Ah, bir konser olsa da şöyle memleket havaları dinlesek!” diye içimiz içimizi yerken, Kelebek çiçekevinin güleryüzlü sahibesi Olcay Kınay YANIK hanımefendi, “İlkadım Belediyesi Rumeli türküleri konseri tertipliyor, duydunuz mu?” diye müjdeyi verdi.

 

Dernekteki arkadaşlar da cep telefonlarımıza, facebook sayfalarımıza ve e-posta kutularımıza ballandırarak konseri bildirince, biz de koşa koşa Atatürk Kültür Merkezine gittik.

 

Meğer herkes bizim gibi özlemiş bu konserleri... Kalabalık, ama nasıl kalabalık! Altıyüz kişilik salon tıka basa dolmuş, koridorlar ayaktaki izleyiciler tarafından kilitlenmiş, birçokları da hayal kırıklığı içinde geri dönmüştü.

 

Hızır AYDIN beyefendinin yönettiği konserin birkaç parçasını eşimle birlikte izleme olanağımız oldu. Tamamını izlemeyi de isterdik ama kendimize ancak kapı eşiğinde, ayakta izleyebilecek kadarcık bir yer bulabildik. İzlediğimiz kadarıyla konser çok başarılıydı, tamamını izleme olanağı bulan şanslı tanıdıklarımızdan da büyük övgü işitttik.

 

Bu hizmeti bize sunan sayın Başkan Necattin DEMİRTAŞ’a ve işin mutfağında çalışan müzik emekçilerine şükranlarımızı ve alkışlarımızı sunuyoruz...

 

Yeri gelmişken küçücük bir yapıcı eleştiri de yapalım: Bu tür konserleri ücretsiz bile olsa, koltuk numaralı davetiyelerle yapmak lazım. Yoksa protokol diye iki sıra ayırdıktan sonra “gerisi ne olursa olsun” demek, memnun ayrılanlar kadar izleyemedikleri için hoşnutsuz olan kitlelere sebep oluyor.

 

Bizden hatırlatması...

 

MÜBADİLLERİN DRAMASI VARSA...

 

Dikkatli okuyucularımız hatırlayacaklardır: Geçen haftaki yazımızda, Samsunlu mübadillerin kent ekonomisinde, bürokrasisinde ve siyasetinde hak ettikleri yeri alamadıklarına değinmiş, bunun nedeninin en başta mübadelenin yarattığı toplumsal travmanın hala devam etmesi olduğunu ifade etmeye çalışmıştım.

 

Meğer bu konuda söyleyecek sözü olan ne kadar çok kızancık varmış! Telefon açanlar, mail atanlar, yolda çevirip iki kelam edenler...

 

En ilginç yorumu, şarkıcı Ümit BESEN’li bisküvi reklamından fazla etkilenen Karadenizli bir arkadaşım yaptı. Ataları Yunanistan’daki Drama kentinin bir köyünden göç etmiş olan bir başka arkadaşımla bu toplumsal travma meselesi hakkında muhabbet ederken, “Boşverin yahu!” dedi bize... Sonra da ellerini sallayarak ekledi:

 

“Mübadillerin Draması varsa bizimkilerin de kreması var!”

 

Güler misin, ağlar mısın?

 

SELANİKLİ BİR MÜZİK YILDIZI: BARIŞ MANÇO

 

1 Şubat tarihi, bizim kültürümüzden yetişip milli kültürümüze değer katmış en önemli sanatçılardan birisi olan Sevgili Barış Manço’nun ölümünün on birinci yıl dönümüydü.

 

Rumeli ve müzik temalı bir köşe yazısını hele bir de şubat ayında yazıyorsanız, ondan bahsetmemek ayıp olur!

 

Rahmetli Barış Abi, Selanikli bir ailenin evladı olarak 1943’te İstanbul’da doğmuştu. Aile kökleri, Konyarlar’ın Mançozade sülalesine kadar ilen Barış Manço’nun babası 1. Dünya savaşı yıllarında Selanik’ten İstanbul’a göç etmiş.

 

Aldığı Rumeli kültürünün etkisiyle olsa gerek, sürekli memleket temalı, sevda kokan ve milli değerleri öne çıkaran şarkılara imza attı Barış Manço...

 

Türk kültürünün çağdaş çizgilerle barışık biçimde yorumlanabileceğine dair çok değerli eserler ortaya koydu. İlk seslendirdiği parçalardan birisi de ünlü Rumeli türküsü “Kızılcıklar oldu mu?” idi.

 

Yediden yetmiş yediye herkesin sevgilisi olarak hala gönüllerde yaşayan Barış Manço’yu vefatının yıldönümünde bir Rumeli türküsü ile anmak herhalde yanlış olmaz, değil mi?

 

Aşık Kerem Düş Eylemiş Daylere,

Kuş kondurmaz konduğu dallare,

Vermem seni yaban illere...

Gece Geçtim şu daylere, kar idi.

Bir ah çektim, ateşlendi eridi.

Benim yarim şu dünyada idi.

Aman dayler, han aslımı gördün mü?

Yar elinden dolu bade içtin mi?

 

 

 

Benzer Videolar