Rumelililerden birlik ve beraberlik çağrısı

Avrupa’nın beş büyük yarımadasından biri olan Balkan Yarımadası’nın, Orta Avrupa ve Akdeniz’e uzanan jeostratejik konumu son iki yüzyıldır  bölge insanını, göç, asimilasyon ve katliamların  hedefi haline getirmiştir.

Rumeli-Balkan Türkleri olarak 12 Haziran 2010 tarihinde yapılan etkinliğin   “BİRLİK ve BERABERLİK” adıyla ifade edilmesinin  sebebi, geçmişte yaşanan sorunların, çalkantıların ve çatışmaların  hedefi olunması nedeniyle;  aynı acıların tekerrür etmemesi için  her türlü ayrımcılığa, bölücülüğe, kırgınlığa, dargınlığa, çatışmaya, kavgaya,  kan ve gözyaşına karşı olunmasıdır.

AB vatandaşı olmuş  5 milyon 187 bin  Türk’e ilave olarak Bulgaristan, Batı Trakya, Makedonya, Kosova, Romanya, Gagavuzya’da yaşayan  Türkler ile Arnavutluk ve  Bosna’da yaşayan akrabalarımız dahil edildiğinde 10 milyona yakın bir nüfusun çok uluslu Avrupa  kıtasının  vatandaşı olarak hayatını sürdürdüğünü görmekteyiz.

Bölgemizin  enerji  kaynaklarına yakınlığı, üretilen enerjinin uluslararası pazarlara nakil yolları üzerinde oluşu, iki büyük dinin kesişme hattında oluşu, ve 3 semavi  dinin ve  11 ayrı ırka mensup insanın  yaşadığı  bölge, bugün dahi tahriklere açıktır. Sağduyulu davranılmadığı  takdirde yine eski defterler yarım kalan hesabı görmek için açılabilir.

Her şartta hayat devam etmekte  olduğundan geleceği inşa ederken geçmişin kanlı sayfalarında çözüm aramamak  gerektiğini düşünüyorsam da halen Balkanlarda  yaşayan  veya Türkiye’ye göç etmiş  kardeşlerimizin çözüm beklediği bazı sorunları vardır. Özellikle kişi hak ve özgürlüklerine karşı yapılan baskılar ve haksız uygulamalar sonucu ;

- Oturma ve çalışma izinleri sorunları (Özellikle Bulgaristan göçmenlerinin ikamet tezkereleri sorunu)

- Türk kimliğinin inkarı ve sosyal örgütlenmelerinde Türk kelimesinin kullandırılmaması , Türk düşmanlığı sorunu

- Sosyal güvenlik sorunları,

- Vize sorunları

- Eğitim sorunları

- Konut sorunu

- Seçilmiş müftülerin tanınmaması

- Türkçe eğitim sorunu

- Balkan ülkelerinden alınmış diplomaların denklik sorunları

- Balkan ülkelerinin tarih ve ders kitaplarında tarihimizi karalamak, Türkiye ile ilgili çarpıtılmış bilgiler verme

- Türkiye hakkında düşmanlık hisleri yaratmak

- Eskimiş Türkçe ders kitaplarının yenilenmemesi

- Osmanlı-Türk  kültür mirası ve vakıflar sorunu    gibi konular  çözüm   beklemektedir.

 

Bu nedenle biz;  Mevlana’nın,

Sevgiden acılar tatlılaşır,

Sevgiden bakır altın kesilir,

Sevgiden ölüler dirilir,

Sevgiden padişahlar kul olur

 

Sözünden ilham alarak,

 

Düşmalığın     değil       dostluğun

Nefretin          değil       sevginin,

Dışlamanın     değil       kucaklamanın

Ayrılığın           değil      kavuşmanın,

Kavganın ve  Savaşın değil   barışın

Bölünmenin   değil  birleşmenin, temsilcileri olma kararlılığındayız

 

Sonuç olarak ;

Örgütlü yapımızın dışında  kalan derneklerimizi de mevcut  Federasyon ve Konfederasyon çatısı altında toplanmaya davet ediyoruz.

Türk kimliğinin onuruyla yaşadığımız ülkemizde, Rumeli-Balkan-Trakya insanı olarak siyasette ve  bürokraside hak ettiğimiz oranda temsil edilmek  kararlılığındayız. Atatürk’ün  “Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı  ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır”  sözü ve  “Ne Mutlu Türküm Diyene” anlayışıyla “Türkiye’nin ülkesi ve milletiyle bölünmezliğini” gelecek nesillere aktarmak ve tüm kesimlerle kucaklaşıp kaynaşmak arzusundayız. Türkiye’nin çimentosu olduğumuz  inancıyla her türlü bölücülüğe ve ayrımcılığa karşıyız.

Çevremizde yaşanan sıkıntılara rağmen Balkanlar-Kafkaslar ve Ortadoğu üçgeninin merkezinde yer alan güzel vatanımızda  huzur ve güven içinde  yaşamanın mutluluğu ile Büyük Türk milletine ve devletine sonsuz  teşekkürlerimizi  bir kez daha ifade etmekten gurur duyuyorum.

 

Benzer Videolar