Sanki işgaldeyiz
Uzun yıllardır belirtilerini her ortamda gördüğümüz ülkemiz üzerindeki psikolojik harekat son dönemde iyice dikkati çekecek derecede yoğunluk kazandı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ dahi bir konuşmasında , “TSK’yı yıpratmak için medya üzerinden örgütlü , asimetrik psikolojik savaş veriliyor” demişti.
Küresel kapitalizmin hedefi haline gelen ulus devlet yapıları AB ve ABD fonlarından beslenen yerli işbirlikçilerin de desteği ile her istediklerini yapabileceklerini düşünmeye başladılar. Hatta bunların bazıları kendilerinden okadar emin ki icraatlarını fütursuzca yapıyorlar. Biliyorsunuz yabancı ülke büyükelçileri Anadolu’da cirit atıyor.Kimisi Karadeniz’i adım adım karışlarken , kimisinin ilgi alanı Doğu ve Güneydoğu bölgesi ile kiliseler.(1)
Gittikleri her yerde göstermelik bir valilik ziyareti ardından sözde sivil toplum kuruluşlarıyla temas kuran elçilerin ana uğrak yerleri DTP teşkilatları oluyor.(2)
Bunların kimisi , “Ermenistan sınırının koşulsuz açılmasını ; PKK terörüne karşı siyasi , kültürel eylemler gerektiğini” söyler. Kürt sorunu konusunda halkla görüşmeler yapar. Kimisi , “Türkiye’nin PKK’ya karşı Irak’a yaptığı Güneş Harekatını bitirmesini” ister.Siyasi parti kapatma davasında karar öncesi yargıyı etki altına almak amacıyla beyanatlar verir. Genelde AB’den gelen yetkililer Diyarbakır’a uğramadan edemezler.
Yıllardır bu ülkede misyonerlik faaliyetleri serbestçe yapılıyor.Üniversitelerimizde yabancılar tarafından çeşitli Hristiyan mezhep ve inançlarının propogandası yapılır ve incil dağıtılır. Halkımızın üzerinde dini-mezhebi ve etnik ayrışmaları teşvik eden ve destekliyen faaliyetler sürüp gitmektedir.
Bunlar yetmezmiş gibi şerefsiz bir İngiliz’in Marmaris’te Atatürk heykeline karşı uygunsuz hareketler yaptığı münferit görünümlü hadiseler de batılıların genel bakışını yansıtmaktadır.
Türkiye’de cemaatleri kalmıyan ücra köşelerdeki kliselerin dahi onarılmakta olmasına rağmen bazı yabancılar tatmin olmamaktadırlar.Başta Fener Rum papazı olmak üzere birileri cemaati olmıyan kiliselere yurtdışından insan taşıyarak ayinler yapmaktadırlar.
Trabzon Sümela’da son yaşanan olayda ziyaretçi gibi gelen grubun içindeki Rus milletvekili İvan Savvidi , “bu kiliseler bizim atalarımızdan kalan kiliselerdir.Türk hükümetinin kiliseleri değildir” demiş üstüne bir de “bu olayın ne kadar önemli bir olay olduğunu tüm dünyaya göstereceğim” diyerek tehdit etmiştir. Olayı hatırlıyacak olursak ; Selanik Valisi Panayotis Psomyadis ile Rus milletvekilki İvan Savvidi’nin de aralarında bulunduğu Yunanistan’dan ve Rusya’dan gelen bir grup Trabzon’un Maçka ilçesinde bulunan Sümela’da ibadete kapalı olmasına ve yetkililerin uyarılarına rağmen zorla ayin yapmak istemişlerdi.Buna engel olmak istiyen Trabzon Müzeler Müdürü Sn.Nilgün Yılmazer’in müdahelesi nedeniyle bir tartışma yaşanmış ve Rus vekil İvan , Nilgün hanıma fiziki saldırıda bulunmaya teşebbüs etmişti. Türk Devletinin kanunlarını tanımazlığın ve içlerindeki sömürgeci bakış açısının yansımalarını televizyonda görmüş ve üzülmüştüm. Herhangi bir yabancı ülkede sen böyle bir şey yapsan başına neler gelir düşünebiliyormusun.
Bir kaç gündür gezetelerde okuyoruz.Belçika’da hapishanede gardiyanlar Mikail Tekin isimli bir vatandaşımızı işkenceyle öldürdüler.Konu bizden birileri oldumu son derece kuralcı ve acımasız ve hatta gaddarca uygulanalar , sizin kural ve kanunlarınız söz konusu olduğunda demokrasi karşıtlığı , insan hakları ihlali , AB’ye uyumsuzluk , barbarlık , gelişmemişlik vs. gibi onlarca suçlamaya dönüşmektedir.
Hatırlıyacak olursanız Avrupa Parlamentosu üyesi Andrew Duff isimli milletvekili de “Kıbrıs’taki Türk askeri varlığına karşı adaya Avrupa askerinin gönderilmesini ,Araziye çizilmiş olan Türk bayrağının boyanmamasını, parasının Güneydeki Rumlara gönderilmesini” , “Diyarbakır’da bölgesel otonomiye varacak şekilde merkeziyetçi yapının değişmesini”, “Türkiye’nin Avrupa’nın partneri olabilmesi için klasik milliyetçi Kemalizm’le mücadele etmesinin gerektiğini” söyliyebilecek derecede ileri gitmişti.(3)
Hiçbir milletin yabancıların telkin ve tavsiyeleriyle yaşamasının mümkün olmadığını söylemişti ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk…