Seçiimlerden sonra Ekonomimizin durumu ne olacak ?
Türk halkı yüzde 50’lik bir oranla 3. defa AKP’yi iktidara getirdi. Avrupa’nın hiçbir ülkesinde, bir parti üç kere üstüste iktidara gelmedi. Dünyada da bunun örnekleri sayılacak kadar azdır. Bu başarının sırrının başında AKP’nin ekonomideki izlediği politika geliyor.
- AKP Hükümeti 2002’de Türk parasında büyük bir reform yaparak Türk parasından altı sıfır attı. Ve o günden itibaren, Türk parasının ciddi bir şekilde istikrar sağladığını görüyoruz.
- TOKİ deneyimi ile devletin arazileri değerlendirilirken 2 buçuk milyon kişilik bir kitleye ev olanakları sunuldu ve birçok müteahhite de iş olanağı yaratıldı.
- SGK’yı bugün Avrupa ile karşılaştırdığınız zaman büyük ölçüde başarı ile çalışıyor. Artık en fakir kitlenin insanı da çocuğunu alıp bir hastaneye gidebiliyor.
- Avrupa’nın pek çok ülkesinde sosyal yardım belediyeler üzerinden yapılır. Türkiye’de de büyük ölçüde sosyal yardımlar belediyeden yürüyor. Burada tabii ki hükümet, kendine yakın belediyelere daha fazla fon ayırma şansına sahip oluyor.
- KOBİ’lere verilen yardımlarla Türkiye’de ciddi bir şekilde TÜSİAD grubuna alternatif orta sermaye oluşturuldu. Bugün İstanbul’da bu sermayenin her geçen gün daha da geliştiğini görüyoruz. Aynı şekilde orta ölçekteki kuruluşlar yavaş yavaş Denizli, Kayseri, Çorum Gaziantep gibi yerlerde büyük sermaye olma durumuna gelmeye başladı.
- Afrika’ya açılım: Türkiye’nin yaptığı en akıllıca olaylardan biri Türk dış ticaretinde Afrika’ya açılmak oldu. AB’ye yaptığımız ihracat 2005–2006 yılına kadar Türk ihracatının yüzde 65’ini oluştururken; bugünlerde bu yüzde 43’e düşmüştür. AKP, özellikle belirli bir esnaf ve belirli bir iş grubunu hareketlendirerek bunların Afrika’da iş yapmasına olanak verdi. Daha sonra da Afrika’da okullar kuruldu, THY ciddi yeni bağlantıları oluşturdu. Böylece baktığımızda ihracatımızın yüzde 24’ü Afrika ülkelerine yöneliyor. Bundan evvel fakir diye ihmal ettiğimiz Afrika ülkeleri, şu anda Türk mallarını en fazla alan grup haline geldi.
Bugün politik sorunlara değinmeyip, ekonomik sorunlara göz atarsak, ekonomimizdeki en büyük üç sorun; işsizlik, gelir dağılımı dengesizliği, vergi politikası olacaktır. Türkiye hala işsizlik yüzde 20’lere varmış durumda, bugün inşaat ve otomotiv sektörü dışında, yeni işyerleri açacak yatırımların olmadığını görüyoruz. Bu açıdan işsizliğin çözümü AKP’nin üçüncü dönem hükümeti sürecinde de önemli olacak. İkinci sorun gelir dağılımında görülüyor. Son yapılan araştırmalara göre Türk halkının yüzde 30’u ulusal gelirin yüzde 40’ını alıyor. Yüzde 99,7’si de ulusal gelirin yüzde 60’ını paylaşıyor. Böyle bir konum yalnızca Hindistan ve Mısır’da görülüyor. Üçüncü önemli gelişme, 51 milyon seçmenin oy kullandığı Türkiye’de yalnız 7 buçuk milyon vergi mükellefine sahibiz. Bu konuda ciddi politikalar oluşturulmazsa, Türkiye; vergisini halktan yalnızca ÖTV ve KDV yoluyla alacak. Tüm bu gelişmelerin ışığında önümüzdeki günlerde yabancı sermayenin Türkiye’ye daha fazla akacağını 16 milyonluk bir kitleyi oluşturan zengin Türk grubuna mal satmak isteyenlerin sayısal olarak gelişeceğini ve Teknosa, Metro, Satürn gibi kuruluşların Türk halkının satın alma gücünü değerlendirerek burada kendi ülkelerinde sağlayamadıkları kârları sağlayacağından hareket edebiliriz.