Selanik
Bu gün sizlere Osmanlı İmparatorluğunun Payitahtı İstanbul'dan sonra ikinci büyük şehri olan, Makedonya vilayetinin başşehri ve Balkanların incisi, göz bebeği, Şardağı'nın eteklerinden, Gostivar Şehri’nin Vrutok Köyü’nde
kaynaktan çıkarak 301kilometresi ile tüm Makedonya'yı sulayan,
87 kilometresi ile Yunanistan'ı sulayan Vardar Nehri'nin, Ege Denizi’ne kavuştuğu yerde kurulu, Kordonu ile Güzel İzmir'imizi andıran, 1922 yılında başlayan Mübadele Göçünün merkezi Selanik ...
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün
1881 yılında doğup büyüdüğü baba ocağı Selanik ... Kısaca bazı tarihi bilgileri arz edeyim. Selanik, 1430 yılında Padişah II. Murad tarafından fethedildi.
15. yy. boyunca kentte Anadolu'dan getirilen çok sayıda Türk yerleştirildi.
Küçük bir örnek; 1890 yıllında Toplam Nüfusu: 118 bin kişi.
Türkler; 26 bin kişi, Yahudiler; 55 bin kişi, Yunanlılar; 16 bin kişi,
Bulgarlar; 10 bin kişi, Romanlar ve diğerleri ise; 8 bin 500 kişi.
Bu yıllarda Selanik'te toplam 43 tane Türk Mahallesi bulunuyormuş.
Balkan Savaşları sırasında 9 Kasım 1912'de, merkezden destek alamayan ve panik içinde dağılan Osmanlı Ordusu’nun direnişinin mümkün olmadığını düşünen Garnizon Komutanı Tahsin Paşa, Yunan Ordusu’nu hiç bir direniş göstermeden ve tek bir kurşun dahi atmadan Selanik şehrini teslim etmiştir. Ne kadar acı ve utanç verici değil mi? Selanik, gözyaşlarının sel olup aktığı, göç yollarında salgın hastalıklardan ölenlerin ardından yakılan ağıtlarda ve Türkülerde lanetlenen Selanik ...! Bir yanda davullar çalar, öte yanda mezar kazılır mı hiç .? Hangi şehrin, hangi yörenin töresinde böyle bir şey var .?
Böyle bir yöreye halk '' Viran olasın, ıssız kalasın'' demez mi hiç .?
Der elbette...
RENDALI RÜSTEM AĞA
Sevgili okurlarım; Selanik'te, Şadırvan Mahallesi’nde tekstil işi üzerine bir mağaza sahibi olan ''Rendalı Rüstem Ağa'nın 4 kız çocuğunun en küçüğü olan güzeller güzeli kızı Fitnat ile Selanik yakınlarında ki Mazgallı Köyü’nün Mehmet'in aşklarını ve neden kavuşamadıklarını bilseydiniz, sizlerde Selanik'e viran olsun derdiniz. Düğün hazırlıkları yapan Fitnat ile Mehmet, düğüne 3 gün kala Fitnat, Kolera salgınına yakalanır ve ölür. Hortacı Camisi’nde salası okunurken, 3 gün sonraki düğüne izin vermeyen ölüme beddua eden Mehmet, Cami'nin bir kenarına çekilmiş hüngür hüngür ağlarken, kına yakılmamış güzel Fitnat'ını alan ölüme ve Selanik Şehri’ne lanet ediyordu.
Çalın davullarım çaydan aşağı,
Mezarımı kazın bre dostlar belden aşağı.
Suyumu da dökün boydan aşağı,
Aman ölüm zalim ölüm üç gün ara ver.
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver.!
Selanik içinde selam okunur,
Selamın sedası bre dostlar cana dokunur.
Gümüş kazma ile mezarım kazılır,
Aman ölüm zalim ölüm, üç gün ara ver,
Al başımdan bu sevdayı, götür yare ver .!
Selanik, Selanik ıssız kalasın,
Taşına, toprağına bre dostlar diken dolansın.
Sen de benim gibi yarsız kalasın.
Aman ölüm zalim ölüm, üç gün ara ver,
Al başımdan bu sevdayı götür yare ver...!
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK
Selanik'in o lanetli yıllarını bizzat yaşadı. Çocuk yaşında İstanbul'a geldi.
Asker oldu, Paşa oldu, nice savaşlara katıldı. Kurtuluş Savaşı’nı kazandı, 1923 yılında Cumhurbaşkanı oldu. Fakat ölümüne kadar bir daha Selanik'e hiç gitmedi. Hasretini yüreğinde taşıdı. Kendisi bu dram yüklü Türküyü çok severdi ve bizzat okurdu. Atamızın ölümünden sonra da bu Türküyü bizler Millet olarak ve de Muhacir çocukları olarak çok sevdik. Göç yollarında çekilen acıları unutmamak için dilimizden düşürmedik. Bizlere bu Türküyü, Atamız'dan derleyen değerli hocamız Mustafa Sarısözen, daha sonraları da modern formatta;
kaynak kişi olarak; Hüseyin Yaltırak ve derleyen kişi olarak da; Nihat Kaya
Türkiye Radyoları Repertuarı’na kazandırmışlardır.