Sevr Kopyalı Annan Planı’ndan , Ban Planına mı ?
Akritas (Soykırım) menşeli 21 Aralık 1963 olaylarından 50 yıl geçti. Kıbrıs müzakerelerinin başlangıç tarihi 1968’den de 45 yıl geçti. Bu müzakerelerde en çok rol alan, hatta müzakerelere damgasını vuran rahmetli Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş olmuştur. 1963’den bu yana değişen ve Kıbrıs sorununa bulaşan Uthant’dan, Ban Ki Moon’a kadar BM Genel Sekreteri sayısı 7’dir. BM gözetiminde hazırlanan antlaşma planı sayısı 3’tür.
1- 1986 – Cuellar planı.
2- 1992 – Gali Fikirler Dizisi planı.
3- 2004 – Annan planı.
Bu BM menşeli antlaşma planlarının tümü de Rumlar tarafından red edilmişlerdir. 1963’den bugüne dek BM’de 129, BM-GK’de 7 karar kabul edilmiştir. 1963’den bugüne kadar Kıbrıs Türk Halkı liderliğinde bulunanların sayısı 4’tür.
1- Dr. Fazıl Küçük
2- Rauf Denktaş.
3- Mehmet Ali Talat.
4- Dr. Derviş Eroğlu.
Şu anda Kıbrıs Müzakerelerine başkanlık eden 3. Cumhurbaşkanımız Sn. Derviş Eroğlu, halkın güven ve itimadını sağlayaraktan görüşmeleri sürdürmektedir.
1963’den bugüne kadar GKR Yönetimindeki Liderler sırası ile aşağıdaki gibidir.
1- Makarios.
2- Kleridis.
3- Kiprianou.
4- Vasiliu.
5- Papadapulos
6- Hiristofyas.
7- Anastasiadis.
Rahmetli Denktaş ile yaptığımız bir görüşmede kendisine, Rumların neden bir türlü antlaşmaya gelmediklerini, her şeyi red ettiklerini sorduğumuzda aynen şunları söylemişti,
“Rumların önüne hangi antlaşma planını koyarsanız koyun, koyacağınız plan Enosise kapalı ise, Rumlar hiçbir zaman, hiçbir antlaşmayı imzalamazlar kabul etmezler, çünkü kafalarındaki plan halen Akritas ve İphestos’dur. Yani Kıbrısı Girit yapmaktır.’’ Bunu hiçbir zaman unutmamamızı vasiyet etti. 50 yıldır gasp ettikleri Kıbrıs Cumhuriyeti’nin arkasına sığınıp, sanki Kıbrıs’ın tek Meşru Devleti ve Hükümeti kendilerininmişcesine BM’den, AB’den ve işbirlikci ülkelerden muamele gören Rumlar, tabii ki antlaşmaya gelmez. Bu durum değişmedikçe, Rumlar çaldıkları Kıbrıs Türk Halkı’nın haklarını asla geri vermek niyetinde değildirler. Yeni müzakere arifesinde GKR Yönetimi ve onun şımarık Başkanı Anastasiyadis her Allah’ın günü, müzakere başlangıcı için drahoma istercesine, Maraş’ı, Güzelyurdu ve daha birçok isteklerde bulunmaktadırlar. Rumların bu istekleri karşısında Cumhurbaşkanımız Sayın
Derviş Eroğlu’nun sabrının biteceği günü dört gözle beklemekteyiz.
MASKARALIKLARA NOKTA KOYMAK
Cumhurbaşkanımızın artık karşı tarafın bu maskaralıklarına noktayı koyup, herkes yoluna demesini bekliyoruz. 2004’den, Sevr kopyalı Annan Planı’ndan bu yana çok şeyler değişti. Annan planı Kıbrıs Türkleri için, intihar planından başka bir şey değildi. Onun yerine getirilmek istenen “BAN” planı, Annan planını mı baz alacaktır??? Güney Kıbrıs, oluşacak olan müzakerelerde (eğer olursa!!!) Avrupa Birliği’nin de Müdahil olmasını istemektedir! Bu konuda uzun bir süreden beri AB, Kıbrıs Rum tarafı yetkilileri ve Anastasiyadis’le dirsek teması içinde idiler. Geçtiğimiz günlerde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiyadis Avrupa’da, Almanya başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande ile bu konuyu görüşüp destek aldığını açıklamıştı. KKTC ve Türkiye’nin üyesi olmadığı AB’nin, Kıbrıs Müzakereleri’nde işi ne? AB, müktesebatının KKTC’de geçmediğini bilmiyor mu? KKTC yol geçen hanı değildir ki her isteyen Kıbrıs müzakerelerine müdahil olabilsin. Geçmişte 1960 Londra-Zurih antlaşmalarına göre İngiltere garantör idi. Ancak gerek 1963’de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Rumlar tarafından
gasp edilmesinde, gerekse 2004’de Güney Kıbrıs’ın AB’ye üye yapılmasında, İngiltere’nin vebali çok büyüktür. İngiltere’nin, Güney Kıbrıs’ın AB’ye girmesine izin (onay) vermesi, 1960 Londra-Zurih antlaşmalarının tümden fesih edilmesi demektir. Buna göre Yunanistan ve İngiltere’nin Kıbrıs üzerindeki gaantörlük ve müdahillik hakları da bitmiştir. O halde denilebilir ki Türkiye’nin garantörlük hakkı ne olacak? Türkiye’nin Kıbrıs üzerinde, tarihten ve
coğrafyadan gelen haklarından dolayı ‘’Doğal Garantördür’’ Bunu hiçbir kuvvet değiştiremez ve unutulmaması gereken diğer bir husus ise, Kuzey’de Egemen KKTC’nin var olmasıdır. Geçtiğimiz günlerde Lefkoşa Eoka evinde bir etkinlikte konuşan Nikos Anastasiyadis “Türk Askeri’nin Kıbrıs’ta yeri yoktur’’ dedi. Yukarda da belirttiğimiz gibi Türkiye Kıbrıs’ın ve Kıbrıs Türk Halkının doğal garantörüdür. Aslına bakılırsa, Kıbrıs’ta ne İngiltere’nin ne de Yunanistan’ın yeri vardır. Anastasiyadis ileri geri konuşmayı artık bırakmalıdır. KKTC kendi toprakları içerisinde ne yapacağı, neye karar vereceğini bilen EGEMEN bir devlettir. Hududun ötesinden ‘’Türk Askerinin Kıbrıs’ta yeri yok’’ demesi çok kolaydır. Buna cevap olarak ‘’Cesur isen gel de at’’ diyoruz’’. 1974 Öncesi de Anastasiyadis’in bu söylemlerine benzer sözleri, adanın her tarafındaki Rum-Yunan askeri kışla duvarlarında görmek mümkündü.
Bunlardan bazıları ‘’Bekledim de gelmedin’’, ‘’Cesur isen gel de al’’. Rumların bu sözlerine karşı, çok bekledik ama Türk ordusu Kıbrıs’a geldi. Kıbrıs Türk Halkını mutlak bir katliamdan kurtardı. Türk Ordusu cesurdu geldi ve aldı. Bunları Nikos Anastasiyadis’e bir hatırlatma olsun diye yazıyoruz çünkü son günlerde Türk Ordusunu ağzına sakız etti. Yine geçtiğimiz günlerde Nikos Anastasiyadis Başpiskopos Hirisostomos ile bir yemek sırasında KKTC Cümhurbaşkanı’mız Derviş Eroğlu’nu ‘’Küstahlıkla’’ suçladı. Anastasi-
yadisin Sn. Cumhurbaşkanımıza yönelttiği bu çirkin sözü, aynen kendisine iade ederiz. Kıbrıs sorununu çözecek olan kişinin muhatabına söylediği söze bakılırsa bu söz Kıbrıs Türk Halkı’na söylenmiştir. Anastasiyadis derhal KKTC Cumhurbaşkanı ve Kıbrıs Türk Halkı’ndan özür dilemelidir. Böyle bir cüreti nereden bulabiliyorsun bay Anastasiyadis??? Eskiden biz çocuk iken, köylerde huylu merkeplere durması için ‘’İŞOOO YERİMO’’ derlerdi. Bunun manasını
Bay Anastasiyadis çok iyi anlayacaktır, çünkü bu söz Rumca’dan gelmektedir.
Netice olarak 1878’den beri verilen mücadeleden hele,hele son 50 yıldaki gelişmelerden sonra, Anastasiyadis hala Kıbrıs Türk Halkı’nı bir azınlık, bir yama mı sanıyor??? Bu müzakereler olsa başlasa bile, bizlerin bir sonuç alınabileceğine dair hiçbir inancımız yoktur. Ancak olaki bir antlaşma olacaksa aşağıdakileri, Anastasiyadis kulaklarına iyice küpe etmelidir. Aşağıdakiler olmazsa olmazlarımız, kırmızı çizgilerimizdir, bu böyle biline.
1- KKTC’nin Devleti’nin Bekası.
2- Kayıtsız Şartsız EGEMENLİĞİMİZ.
3- 2 Ayrı Bölgelilik (Şimdiki Gibi).
4- Türkiyenin Etkin Garantisi.
5- Maraş, Vakıf ve Sultan mallarının, vakıflar idaresi ve hak sahiplerine iadesiyle.