Sıfır problem, maksimum entegrasyon
İşte dış, siyasi, ekonomik, askeri politikamızın yeni düsturu. Neden bu başlığı koydum. Doktoram bittikten sonra hocam Sayın Profesör Haluk Cillar’a sormuştum. Beni çeşitli sivil toplum örgütlerinden, çeşitli siyasi partilerden ve çeşitli kurumlardan davet ediyorlar bu toplantıların hangisine katılayım demiştim. Değerli hocam, tüm davetlere icabet et, otur, konuş, bilgi alışverişinde bulun analiz et, tercihini sonra yaparsın demişti. Nitekim 1975’lerden 2010’lara geldiğimiz bu zamanda Türkiye Batı-Doğu ve Kuzey-Güney ekseninde hiçbir kayma olmaksızın tüm dünya ülkeleriyle çok yönlü bir entegrasyon içinde olmuştur. Türkiye, jeopolitik, jeostratejik ve Jeoekonomik olarak Kissinger’in dediği gibi dünyanın merkezindedir. Jeopolitikçilerin de dünya adası adını verdikleri büyük kara kütlesinin merkezinde Türkiye yer almaktadır. Ayrıca Türkiye ‘Dörtlü Mücadele Yolu Kavşağı’ndadır. (Avrupa, Ortadoğu, BDT (Rusya), ABD)
16 TİCARET 13 ENERJİ KORİDORU
Diğer taraftan Türkiye yeni kitabımda da belirttiğim gibi bir Balkan ülkesi, bir Ortadoğu ülkesi, bir Asya ülkesi, bir Akdeniz ülkesi, bir Karadeniz ülkesidir. Yine bugün 16 ticaret 13 enerji koridorunu kontrol eden ABD’nin en önemli, stratejik müttefikidir. Yukarıda belirttiğim gibi; Türkiye OECD, KEİB, ECO, AB, İSEDAK, AGİK, UNESCO, UNICEF, WHO, NATO gibi burada saymakla bitiremeyeceğimiz uluslar arası siyasi, ekonomik, askeri, ticari, mali, tarımsal, teknik, sosyal, ilmi vb. kuruluşların üyesi olup, ortak çalışmalar yapmaktadır. Ayrıca birçoğunun başkanlığını yürütmektedir.
İşte Türkiye’nin bu büyük potansiyeli, gücü, lokomotif oluşu, yıllardır özlenen ‘Dış Türkler Başkanlığı’ kanununun meclise gelişi ile tek noktadan koordinasyon sağlanacağı ve orta vadede de ‘Dış Türkler Bakanlığı’na doğru gidişi gerçekleşecektir.
DIŞ TÜRKLER BAKANLIĞI’NA DOĞRU
27 Şubat 2010 Türk, Soydaş ve Akraba Toplulukları ile ortak buluşma ve çalışma toplantısı İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Dünyadaki tüm Türk soydaş ve akrabalar korkunç büyük bir katılımla Türkiye’nin bu konudaki kararlılığını, başarılarını ve lider oluşunu benimsemiş, kabul etmiş, tüm ülkelerden gelen bakan, milletvekili ve sivil toplum örgütleri başkan ve üyeleri, belediye başkanları binlerce defa Sayın Başbakanımıza ve ülkemize teşekkürler etmişlerdir. Bu aile buluşmasının tarihi ve coğrafi temelleri vardır ve bu temel içindeki en önemli yapıştırıcı (harç) Türkiye’dir. Günümüzde de Türkiye tek taraflı bir dış politika ile yoluna devam etmeyip, çok yönlü bir dış politika izlemektedir. Eksenimiz ise gönül birliğidir, tüm ülkelerle kucaklaşmaktır.
Türkiye’nin bu başarılarında başta başbakanlık ve dışişleri bakanlığı olmak üzere, diğer bakanlıklar, TİKA, Yunus Emre Kültür Enstitüsü, tüm bürakratlar, sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve Edirne’de kurulan Balkan Araştırma Enstitüsü taşın altına ellerini sokmuşlardır. Hepsine teşekkürü bir borç biliriz.
Sonuç olarak makalemizin başlığı, ‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ten başka bir şey değildir. ‘Sıfır Problem, Maksimum Entegrasyon’ sayın Başbakanımızın ifadesi de aynı paraleldedir. 27 şubat 2010 Zirvesi anlatılmaz ancak yaşanırdı. Dünyadaki tüm Türkler sağlıcakla kalınız. Allah’a emanet olunuz.