Son Kıyım ve Son Utanç

  1. 1. BÖLÜM

 

15. Yılında srebrenitsa soykırımı dünyadan bir çok devlet ve hükümet adamıyla birlikte Türkiyeden Sayın başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ve Dışişleri bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun katılımlarıyla binlerce Boşnak kardeşimizin ve hatta Sırbistan Cumhurbaşkanının göz yaşları arasında anıldı. Ancak ben bugün köşemde siz değerli okurlarıma on beş yıl önce yaşananları biraz olsun anlayabilmemiz için hemşehrim Sayın Murat Tuzunoğlu’nun bundan beş yıl önce yayınladığı bir makalesinden bazı bölümleri aktaracağım...

...

Bosna Hersek’in doğusunda, Sırbistan sınırına 10 km. Uzaklıktaki Boşnak kenti Srebrenica... Gümüş anlamına gelen Srebrenica Savaş öncesinde 36 bin müslüman Boşnak’ın yaşadığı mutevazı bir şehirdi. Yakın tarihimizin en utanc verici savaşı olarak kabul edilen Bosna hersek savaşında sırpların kuşatmaya aldığı 6 şehirden biriydi Srebrenica, Her taraftan kuşatılan ve şehre yiyecek yardımının bile girişine sırplar müsaade etmezken ellerindeki derme çatma silahlarla birbuçuk yıl direnmeyi başarmıştı bu şirin şehrin yiğit insanları. Katliamın bu kadar büyük olmasının sebeplerinde biri de, Sırp güçlerin Başkomutanı olarak bilinen General Ratko mladiç’in komutasında defalarca saldırıldığı halde şehrin alınamaması ve büyük kayıplar verilmesi olmasıdır. Evet mert ve cesurdu Srebrenicalılar. Ancak kuşatmanın yarılması mümkün olamazdı çünkü dışarı ile bir bağlantı kurulamadığı gibi Şehre insani yardım bile sokulamıyordu. Zepa, Bihac, Gorajde ve Saraybosna gibi Srebrenica’nında dayanmaya gücü kalmamıştı. İşte bu esnada Uluslararsı kuruluşların çağrıları ses getirdi ve BM Güvenlik Konseyi, Bosna-Hersek'te, Saraybosna, Zepa, Tuzla, Gorazde ve Bihaç'ı "güvenli bölge" ilan eden 824 sayılı kararı oybirliğiyle kabul etti. Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nin Bosna'da güvenli bölgeler oluşturulması kararının, askeri güç kullanılarak uygulamaya geçirilmesine karar verilmesi halinde katkıda bulunmaya hazır olduğunu açıkladı. Hem BM Güvenlik Konseyinin kararı hem de Türkiye’nin açıklaması Bosna’da ve bilhassa kuşatma altındaki Zepa, Gorajde, Saraybaosna, Tuzla, Bihac ve Srebrenica’da bayram havası yaşanmasına sebep olmuştu. Çünkü onlar BM’ye ve aldıkları kararlara inanmışlardı. Kararın alındığı ilk aylarda Sırp çentikler geriye çekilmiş ve Srebrenica, Tuzla, Bihac, Zepa ve Sarayevo rahat nefes almaya başlamıştı. Çok az miktarda da olsa bu şehirlere insani yardımda ulaşmaya başlamıştı. Sırp lider Karadziç ve komutanı Mladiç her fırsatta “Biz İslam'ın Balkanlar üzerinden tekrar Avrupa’ya yayılmasını, saldırıya geçmesini önleyen Avrupa’nın ve Batı medeniyetinin öncü gücüyüz. Bize engel olmanız Hıristiyan medeniyetine, kültür değerlerine ihanettir” diyerek Güvenli bölgelerden duyulan rahatsızlıklarını dile getiriyor diğer yandan da tarihi bir kini kusuyorlardı. Evet, onlar bunu yaparken Batı dünyasında tek dinli, tek kültürlü Avrupa isteyen, siyasiler onlara desteklerini yaşananlara müdahale yerine sessiz kalarak veriyorlardı. Çentikler gün geçtikçe Batı dünyasının siyasilerinden aldıkları sinyallerle her gecen gün cesaretlenip şımarıyorlardı. Kural tanımaz savaş uygulamalarının yanında kitlesel imha hareketlerini de korkmadan sürdürüyorlardı. BM tarafından ‘Güvenli Bölgeler’ ilan edilen şehirlerin güvenliğinden sorumlu Barış gücü UNPROFOR ‘a bağlı askerler ile tepeden tırnağa silahlı sırp çentikleri arasındaki dostluk, kuşatma altındaki Müslümanları korkutmaya başlamıştı. Birlikte oturup içki alemleri yapılıyordu. Zaman zaman Sırpların Müslümanlara yönelik saldırıları bir pazarlığın sonucu olduğu anlaşılıyordu. Müslümanlar BM barış gücüne bağlı askerlere olan güveni yavaş yavaş yok olmuş ve korkulu bekleyiş başlamıştı. Ancak yapabilecekleri çok şeyde yoktu, çünkü güvenli bölge ilan edilir edilmez Barış gücü tarafındanSizin güvenliğinizi biz sağlayacağız. Güvendesiniz ve bu silahlara ihtiyacınız yokdiyerek ellerinden silahları alınmıştı. Evet, tüm bunların tuzak ve oyun olduğu çok geçmeden anlaşılmıştı.

 

DEVAM EDECEK...

 

 

 

 

 

 

 

 


Benzer Videolar