Şoven milliyetçilik tuzağına düşmeden
Mustafa İmamović’in ‘Boşnakların Tarihi’ kitabı bir Boşnak tarafından bilimsel tarafsızlıkla kaleme alınmış, Boşnak tarihinin önemli tüm dönemlerini anlatan temel bir eser olma özelliğini taşıyor.
Bosna Türkiye için farklı bir anlam taşır. Osmanlı tarihinin bir parçasıdır; Osmanlı bakiyesi ya da evladı fatihan olarak ele alınır. Bosna 19 ve 20. yüzyılın farklı dönemlerinde Anadolu’ya doğru göçün yaşandığı topraklardır. 1990’lı yıllarda ise Boşnaklar, Bosna savaşında büyük katliama maruz kalmışlardır. Türkiye’nin Bosna’ya ilgisine paralel olarak pek zengin bir Bosna külliyatı yoktur. Özellikle Bosna ve Boşnakların tarihi ilgili yazılan kitaplarda ağır bir retorikle, kimin nedenden baktığına bağlı olarak sübjektivizm söz konusudur. Yani herkes ‘görmek istediği’ Bosna’yı yazmıştır.
Öte yandan Bosna ve Boşnakların tarihi üzerine bugüne kadar yazılanların önemli bölümü Sırp ve Hırvat tarihçiler tarafından ve çoğunlukla gerçekler tahrif edilerek yazılmıştır. İki yüz yıldan beri Bosna ve Boşnakları yok sayan veya kendilerine ait ilan eden milliyetçi Sırp ve Hırvat Bosna tarihlerinin aksine, Mustafa İmamović’in ‘Boşnakların Tarihi’ kitabı bilinen en eski kaynaklara atıf yaparak, Boşnakların en az birlikte yaşadığı kavimler, milletler ya da halklar kadar eski ve köklü bir geçmişe sahip olduğunu şoven milliyetçilik tuzağına düşmeden anlatıyor.
Mustafa İmamović’in ‘Boşnakların Tarihi’ kitabı bir Boşnak tarafından bilimsel tarafsızlıkla kaleme alınmış, Boşnak tarihinin önemli tüm dönemlerini anlatan temel bir eser olma özelliğini taşıyor. Bosna ve Boşnakların tarihi hakkındaki bu derinlikli araştırma, sadece içeriğinde yer alan bilgilerle değil, yazıldığı koşullar (1992-1995) dikkate alındığında, ‘kanlı Bosna’ anlatısı veya Batı’nın sıklıkla tarif etmeyi sevdiği ‘Egzotik Doğu’ tanımlaması düşünüldüğünde, içinde yer almayanları ile daha da önemlidir. Kitap ‘milliyetçi nefret’ veya ‘etnik temizlik’ programı söylemlerini ya da Bosna Hersek’in halklarından birinin ülkenin geleceğinde yer alma hakkına karşı bir girişimi içermemesiyle benzerlerinden ayrışıyor.
Kitap, Bosna Hersek’in, komşularının dış saldırısına uğradığı 1992-1995 yılları arasında, kuşatma altındaki Saraybosna’da, en temel gıdaya bile ulaşmanın ayrıcalık sayıldığı, yıllarca suların akmadığı, elektriğin doğalgazın olmadığı Orta Çağ koşullarında, mum ışığı altında kurşun kalem ve silgi ile yazılmış. Bu kitabın yazımına Boşnak halkının en trajik anlarında başlayan İmamović kitabı Bosna’ya ve Boşnak halkına bir borç olarak gördüğünü söylüyor. Onun ifadesiyle kitap, İngiliz düşünür Edmund Burke’nin dediği gibi, “Ölüler, yaşayanlar ve henüz doğmamış olanların birliği” olmayı arzu etmektedir.
İmamović, bu kitapta, Boşnakların tarihini üç tarihsel dönem; Feodal Bosna Devleti, Osmanlı İmparatorluğu Hakimiyeti ve 1878’deki Avusturya-Macaristan işgali ile başlayıp bugüne dek süren Modern Dönem içinde tanımlayıp anlatmaktadır. Bu üç dönem içinde sayısız ara dönemler de bulunur. Kitap, Boşnak halkının tüm bu dönemler boyunca yaşadığı toplumsal yenilenmenin yanı sıra, Viyana Kuşatması’ndan (1683-1699) başlayarak bugüne dek süren varoluş ve öz kültürel kimliğini koruma mücadelesini romantik milliyetçilik hamasetine kapılmadan akademik bir soğukkanlılıkla anlatıyor.
‘Boşnakların Tarihi’ kitabı yalnızca Türkiye’deki Boşnaklar için değil, Balkanlar, Bosna ve Boşnakların tarihine ilgi duyan akademik çevrelerin, tarih okuyucularının, kısaca bu konuya meraklı herkesin ilgisini çekmeye aday. Kitabın çevirisi Cenita Özgüner’in desteği ile Hüseyin Gül tarafından büyük bir titizlikle yapılmış. Bosna Sancak Akademik Kültür ve Tarih Vakfı’nın İmamović’in bu önemli kitabını yayınlanmasında katkılarını da unutmamak gerek.
kaynak: hurriyet