Bosna Hersek’te iç savaş sırasında soykırım ve insanlığa karşı suç işleyen eski Bosnalı Sırp lider Radovan Karaciç, eski Yugoslavya için kurulan BM savaş suçları mahkemesinde yapılan duruşmasına katıldı. Cani Karaciç, mahkemede başlanan davasının ilk 3 gününü boykot ederek, 14 aydır tutuklu olmasına rağmen “savunmasını hazırlayacak yeterli zamanı olmadığını” ileri sürmüştür. Hakimler de boykotunu sürdürmesi halinde mecburi olarak bir savunma avukatı atayacaklarını ancak cani Karaciç’in, savunmasını kendisi yapacağını belirtti.
Mahkemenin savcıları, Karaciç hakkında hazırlanan iddianame metnini kısaltarak 69 sayfaya düşürmüştü. Bu iddianamede, Karaciç’e atfedilen iki soykırım suçlamasının ayrıntıları yer alıyor. İddianamede, cani Karaciç’in tüm savaş boyunca, 2006’da yargılanması sürerken ölen eski Yugoslavya Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç ve hala kaçak olan Bosnalı Sırpların eski komutanı Ratko Mladiç ile birlikte çalıştığının altı çiziliyor.
Savcı Alan Tieger iddianameyi okurken, Srebnenica’da Temmuz 1995’te yapılan katliamı “insanlığın en karanlık olaylarından biri” olarak tanımlamakla ve cani Karaciç, hala yakalanmayan yoldaşı Ratko Mladiç ile birlikte, 1992-1995 arasındaki savaşta Saraybosna’da 14 bin insanın vahşice katli ve Srebrenica’da, 20 bin Boşnak Müslüman erkeğinin soykırımından baş sorumlu olduklarını belirtti.
Tieger mahkemede, Srebreniça katliamı sırasında komuta zincirinin kusursuz işlediğini belirterek, böylece Bosna’da işlenen hiçbir suçun onun bilgisi dışında olmadığını anlatmaya çalışmıştır. Srebreniça yakınlarındaki toplu mezarlardan çıkarılan, birinin gözleri… diğerinin elleri arkadan bağlı erkeklerin fotoğraflarıyla… kurşunlarla delik deşik olmuş bir deponun duvarına dizilmiş cesetlerin… videosu gösterildi. Fakat tüm dünyanın bilgisi dahilinde olmasına rağmen Karaciç suçsuz olduğunu iddia etmekte ısrarlı. Srebrenica Katliamı 11 Temmuz 1995 tarihinde Srebrenica’yı koruyan Hollandalı BM askerlerinin, Bosnalı Sırpların kasabayı ele geçirmesine isteyerek izin vermelerinin ardından (pazarlık sonucu olduğu da iddialar arasında) bir hafta süren katliamda, kasabada çocukların da bulunduğu 8 bin kadar Müslüman Boşnak erkek öldürülmüştü.
Bu soykırımın mimarlarından cani Karaciç uzun yıllar “Dragan Dabiç” takma adıyla 15 sene sefa yaparken 21 Temmuz 2008’de Belgrad’da güya bir otobüste (!) yakalanarak, savaş suçları mahkemesine götürülmüştü. Katliamın diğer sorumlusu Ratko Mladiç ise hala kaçak (!) durumda. Uluslararası Adalet Divanı, 2007’de Srebrenica Katliamı’nı, soykırım olarak nitelendirmişti. Ancak Hollandalı askerlerine kendi devletleri madalya verince Srebrenica Kurbanları’nın hala hayatta olan yakınlarını bir daha yıkmıştır. Bosna ve Kosova katliamlarına bizzat şahit olan biri olarak ben gördüklerimi anlatmayayım, mahkemenin caniye verecek cezayı görmek isteyen Bosnalı annelerden Esma Sulejmanoviç’in feryadına ses verelim; “Yapılan soykırımda iki oğlumu ve eşimi kaybettim. Bu Katliam ve Soykırım değil de nedir? Lahey Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ne soruyorum. Soykırım olması için daha neler olması gerek? Bir halkın hepsini yok edilmesi mi gerekir? Bosna’da bunlar oldu. Daha ne bekleniliyor. Caniye en ağır ceza verilsin.” Bir diğer Bosnalı ise; “İçimiz kan ağlıyor. Çocuklarımız, eşlerimiz göz göre göre öldürüldü. Bir umut için buraya geldik. Şimdi adil bir karar bekliyoruz” diye belirtiyor. Aslında en ağır ceza bile hafif kalır o cani için.
Ancak Lahey’de Mahkemesi ve ADİL ve DEĞERLER BİRLİĞİ AVRUPA, halen Ratko Mladiç ile Hırvat savaş suçu işleyen Goran Haciç’in yakalanıp yargı önüne çıkarılmasını sağlayamadı. Bosna ve Kosova’da yapılan soykırımlarının baş sorumlusu olan cani Slobodan Miloşeviç, Lahey’de Mart 2006’da cezası belli olmadan cezaevi hücresinde ölü bulunmuştu!.. Soykırıma göz yumman askerlere madalya veren AVRUPA, Balkan Müslümanları senden daha adil olunmanı istiyor. Ey AVRUPA rica ediyoruz; Çamerya Soykırımı, Bosna, Kosova, Makedonya… soykırımları artık yeter. Soykırımcıyı mükafatlandırırsan bizi üzersin ki bunu yaptın bir asırdır. Artık yeter. Adalet ile katledilmeden bu kıtada yaşama hakkımız var bizim. Biz Avrupalıyız ve Avrupa’da bu canilerden önce varız ve otoktonuz.